Kader Bizimle Oyun Oynar mı?

Kader Bizimle Oyun Oynar mı?

Hayatta bazen başımıza bir olay gelir. Bir anda, bizi hazırlıksız kıskıvrak yakalar. Ne olduğunu bilemeyiz, neden olduğunu anlayamayız. Aklımıza düşeni kondurmak istemeyiz. İçimizdeki ses bize bir şey fısıldar. Bazen üstüne gider düşünürüz. Bazen "Neden böyle oldu?" der derin derin düşünür; bazen de “Adam sende...” der, gerçekçi düşünmekten kaçarız.

Bazen de hep aynı olayın içinde, aynı insanla uğraşırız. Bir türlü dışarı çıkamaz, debelenir dururuz. 
“Bu benim kaderim, alın yazım...”

“Neden ben? Neden?”deriz.

Nedense etrafımızdaki insanların yaşantılarına bakıp, çok daha kolay anlar, çözeriz meseleyi. Yine de işin içinden çıkamayıp, anlam veremediğimiz yerde,

  • “Kadere bak!”
  • “Şansa bak!”
  • “Çok bahtsızmış!”
  • “Amma şanslıymış ha!”
  • “Yine dört ayağının üzerine düştü...” deriz.

Peki, ama bazılarımız bu hayatta gerçekten torpilli mi? 

Her başımıza gelen kaderin bir oyunu mu? Hayatımız bizim elimizde değil mi yoksa? Ama nasıl olur? Bu ne kadar adil? Elimizde olmayan şeylerden nasıl sorumlu tutuluruz? Yo yoo! Gözden kaçırdığımız, yanlış bildiğimiz bir şeyler olmalı.

O zaman soruyorum, kader nedir? Başıma her gelen kader midir?

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki: Soru varsa, cevap da var. Bu soruların cevapları var.

Bir insan, evine girdiğinde, kutu içinde altından bir kolye görse; o zinciri oraya koyanın kutu olduğunu düşünür mü? O zinciri size kutu vermiş olabilir mi? İçinizden; "Olur mu öyle şey?" dediğinizi duyar gibiyim.

Bunu böyle düşünüyor olmak bilgisizlik mi? Ama bilginin olduğu yerde, bir de aklını kullandığın, şüphelendiğin bir nokta olur. 

Yani "Bir kutu bana bu zinciri veremez. Çünkü yaradılışı, yapısı gereği bunu yapamaz" dediğin bir aklın var. O zaman kutuyu ve zinciri görünce şüphelenmemiz gerekir.

“Bu kutuyu bu odaya kim koydu?”

Peki,

  • Ağacın verdiği meyve,
  • Denizdeki balık,
  • Gökteki kuş,
  • Havadaki oksijen,
  • Yanında sana destek olan o arkadaşın,
  • Mahalledeki komşun,
  • Patronun,
  • Karşına çıkan eş… Peki, onları oraya kim koydu?

"Tesadüfen gelmiş" olmalarını düşünmek; zinciri kutunun verdiğini düşünmekle eş olmasın?

"İnsan elmayı, balığı, kuşu, oksijeni oraya koyan var" diye kabul ederken o kadar zorlanmıyor.

Ama gıcık olduğu patronu için, aynı şeyi neden düşünemiyor acaba? Belki o da bir sebepten oradadır? 

  • Belki senin o gıcıkla mücadele etmeyi öğrenmen gerekiyordur, 
  • O gıcık sana, göremediğin bir şeyi göstermeye çalışıyordur,
  • Veya seni bir şeye hazırlıyordur. 

An da kazanmak; toplamda kaybetmek...

Rahattayken insan, kendi kaşınıp, bir şeyi öğrenme ihtiyacı ne kadar duyar ki?

En kolayı; biz başkasında olan imkanlara bakarız. Sonra da kendimizdeki eksiklere bakıp değerlendirme yaparız. Onun işleri hep yolunda ama bende şu yok, bu yok...

Ama ona neden torpil geçsinler ki? Sen ondaki eksiği görmek istemiyor musun acaba? Ya da kendindeki fazlayı? 

Onda para var ama sağlık yok,

Sende tam tersi... Sağlık var ama para yok...

Onda son model araba var ama eve gidince,kapıda karşılayanı yok,

Sende ise özlemle bekleyen, seven biri var ama altında araba yok...

Onun "an da" başarılı bir hayatı var ama "toplam da" başarısı yok,

Sen de şükür var, azim var, "toplam da" başarı var ama "an da" başarı yok...

İyi bak göreceksin... 

Orada bir adalet, derinlik, bir sır var. O başına gelen olayın da bir sebebi var. 

Seni yaratan senden; 

O evladı, 

O eşi, 

O anneyi, 

O babayı aldı ise, yerine bir şey vereceği için... 

Onu almasının bir sebebi var, az bir bekle! Göreceksin. 

  • Yeter ki isyan etme, 
  • Yeter ki sabret, 
  • Yeter ki şikayet etme,
  • Yeter ki O'na güven.

Her insanın başına olumsuzluklar gelebilir...

Senin başına gelen başkalarının da başına geliyor.

  • O da haksızlığa uğruyor, 
  • Ona da kazık atıyorlar, 
  • O da hastalanıyor, 
  • Onun da en yakınları ölüyor. 

Sen şu ana bakıp diyorsun ki:

“Amma da şanslı...” 

Rahat ol, kimsenin yaptığı kimsenin yanına kâr kalmıyor.

Ama sen;

  • Kendi yoluna bak,  
  • Yanlış yola sapma, 
  • Zorlandığında çamur atma, 
  • Yalan söyleme, 
  • Şikayet etme.

Bir düşün, olan olaylara, karşılaştıklarına bak.

Kimse sana oyun oynamıyor...

Hiçbir şey sebepsiz değil.

Sen kendi tepkilerini kontrol et, 

Doğru olanı seçmeye odaklan.

Bu dünya başıboş yaratılmış olabilir mi?

Bir etrafına bak! Anlayacaksın, yeter ki iyi bak!

Kimse sana oyun oynamıyor?

Rahat ol...

  • Sen düşünmedikçe,
  • Gerçekleri göremedikçe,
  • Yanlış yola saptıkça,
  • Etrafınla ilgilenip kendine bakmadıkça,
  • Olaylardaki derinliği kavrayamadıkça kaybediyorsun.

Karşılaştığın öyküler oyuna dönüşüyor, işin içinden çıkamıyorsun.

Ama var o oyundan çıkmanın yolu...

Var çünkü; bu hayatta çözümü olmayan, hiç bir şey yok.



Amaç&Hedefle İlgili Diğer Yazılarımız ;






Yorumlar

Anonim dedi ki…
Kaleminize sağlık, ne güzel anlatılmış.
Sevgi dedi ki…
Başı bosluk yok bu hayatta ilginç olan şu ki insan başarilarinin tesadüf olduğu asla düşünmüyor ama başına gelen olumsuzlukların kendisiyle alakası olmadığını düşünebiliyor yada ona verilen imkanların tesadüf olduğu... Kaleminize sağlık
Esra Sipahioğlu dedi ki…
Kadere iman…
Düşündürten, derinleştiren bir yazı olmuş…Ellerinize sağlık 🌿
Adsız dedi ki…
Kaderine doğru tepki verenlerden olalım inş.Kaleminize sağlık.Su serpti..
Semra dedi ki…
Beni bana getiren miss gibi bilgiler bütünü💐şahane👏
Şebnem Yıldırım dedi ki…
Harika bir anlatım olmuş. Tam bir ders niteliğnde. Seminerim tekrar zihnimde csnlandı. Teşekkür ederim. Yüreğinize sağlık. Sevgiler
Mk dedi ki…
Güzel bir bakış açısı elinize sağlık
Mino dedi ki…
Herşeye kader deyip gerçeklerle yüzleşmek başbaşa kalmaktan kaçıyor insanoglu. Bilmiyorki "Yarının yaşanacaklarını bugün attığın adım belirliyor".
Betül uras dedi ki…
Neyin sebebini oluşturuyoruz ve karşımıza çikan sonuç ne? Problemin çözümü zittinda.sonucu begenmedin sebepleri değiştirmek yeterli...Kaleminize saglik
Adsız dedi ki…
Ne güzel çıkarımlar yapılmış 🌸