Esneklik gösterebilenler hedeflerine ulaşabilirler.
Ben Böyleyim!!!
-
Bıktım
artık! Değişirsin sanmıştım ama yanılmışım. Dayanamıyorum, inceldiği yerden
kopsun. Boşanacağım senden, istemiyorum artık bu evliliği. Sakın beni arama!
-
Nerede
kalacaksın? diyebildi Zeynep, akan gözyaşlarını
silmeye çalışırken.
-
İş yerinde
ya da arabada. Ne fark eder ki? Senden uzak olsun da…
Burak’ın son cümlesiyle, kapının
çarpma sesi birbirine karışmıştı. Zeynep öylece kalakalmıştı. Ne yapacağını
bilmiyordu.
Ne desin?
Kimi arasın?
Burak’a ne söylemeliydi?
Geri döner miydi?
Neden bu kadar sinirlenmişti ki?
Problem neydi?
Zeynep’i sevmiyor muydu artık?
Yoksa hayatında başka biri mi vardı?
Bitmek bilmeyen sorular kafasına sığmıyor gibiydi. Çaresizlik içinde kıvranıyordu. Yolun sonuna gelmek bu olmalıydı.
Ne desin?
Kimi arasın?
Burak’a ne söylemeliydi?
Geri döner miydi?
Neden bu kadar sinirlenmişti ki?
Problem neydi?
Zeynep’i sevmiyor muydu artık?
Yoksa hayatında başka biri mi vardı?
Bitmek bilmeyen sorular kafasına sığmıyor gibiydi. Çaresizlik içinde kıvranıyordu. Yolun sonuna gelmek bu olmalıydı.
On yıl önce kuzeni vasıtasıyla
tanışmışlardı Burak’la. Çok gençlerdi o zaman. Liseyi yeni bitirmişlerdi.
Sonradan ayrı üniversitelerde okusalar da, ilişkileri
hep devam etmişti. Altı yıl boyunca bir dargın, bir barışık devam etmişlerdi
görüşmeye. Burak çok kereler ayrılmak istemiş ama Zeynep bırakmak istememişti.
Burak, Zeynep’in ilk erkek arkadaşıydı. Zeynep normalde zor alışırdı insanlara.
Burak’a alışmıştı bir kere, ondan başkasıyla düşünemiyordu kendini. Zeynep’in
ısrarı ile evlenmişlerdi.
Burak çok neşeli, esprili, her şeyi kafasına takmayan, rahat birisiydi. Zeynep ise onun tam zıttında; tedbirli, yavaş, az gülen, az konuşan, basit şeyleri bile kafasına çok takabilen biriydi. Düşünürdü bazen Zeynep. Galiba onun bu kendine benzemeyen taraflarını sevmişti. O çok takıldığında onu rahatlatır: “Boş ver, hallederiz” der, sonra da alakasız konuları açar, esprili taraflarıyla konuyu anlatarak onu güldürürdü. Onun yanında kendini rahat ve iyi hissederdi Zeynep. “Burak’a kalsa evlenemezdik” diye düşünürdü. Birkaç kere ayrılmak istemişti Burak. Zeynep’in her şeye takılmasını, küçük şeyleri büyütmesini, gerginliğini, içine kapanık hallerini sık sık şikayet ederdi. Ama kıyamazdı da Zeynep’e. Altı yılın sonunda, Zeynep’in ısrarı ile evlenebilmişlerdi.
Şu anda içinde oldukları durumu
düşündü Zeynep. Dört yıldır evlilerdi. Zeynep’in hatırladığı ya da Burak’ın
hatırlattığı büyük problemler düğün hazırlıklarında başlamıştı. “Nuh diyor, peygamber demiyorsun” derdi
Burak. Zeynep çok inatçıydı. Onun kendi doğruları, yanlışları ve düşünceleri
vardı. Başkasının ne düşündüğü onu pek ilgilendirmezdi. Sırf düğünde birkaç
detay kendi istediği gibi olmadı diye düğün boyunca somurtmuştu. Burak çok
üzülmüştü. “Düğünümüzde bile yüzün
gülmedi” derdi her tartışmalarında.
Zeynep Burak’ın ailesi ile de sorunlar yaşar, onlarla iletişim kurmakta zorlanırdı. “Uyumsuzsun” derdi Burak. Kendisi öyle miydi? Zeynep’in ailesi ile çok iyi anlaşırdı. Onlara ilgisini belli ederdi hep. Zeynep’in haberi bile olmazdı. Tıpkı kendi ailesine yaptığı gibi, Zeynep’in ailesini de evlerine davet eder, onlarla sık sık programlar yapardı. Zeynep buna da çok bozulurdu. Saygısızlık olarak nitelendirirdi. “Bana sorman gerekmez miydi?” der, tartışmayı başlatırdı. Sonra tüm gün yine somurturdu.
Zeynep Burak’ın ailesi ile de sorunlar yaşar, onlarla iletişim kurmakta zorlanırdı. “Uyumsuzsun” derdi Burak. Kendisi öyle miydi? Zeynep’in ailesi ile çok iyi anlaşırdı. Onlara ilgisini belli ederdi hep. Zeynep’in haberi bile olmazdı. Tıpkı kendi ailesine yaptığı gibi, Zeynep’in ailesini de evlerine davet eder, onlarla sık sık programlar yapardı. Zeynep buna da çok bozulurdu. Saygısızlık olarak nitelendirirdi. “Bana sorman gerekmez miydi?” der, tartışmayı başlatırdı. Sonra tüm gün yine somurturdu.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki: “Esneyebilenler hedefine ulaşabilirler.”
“Çok katısın, esnek değilsin.” Derdi Burak sık sık. Haklıydı da. Zeynep’in tayini İstanbul’a çıkmıştı. Dört aylık evlilerdi o zaman. İkisi de Ankara’da doğmuş, büyümüştü. Aileleri de orada yaşıyordu. Zeynep şaşırıp kalmıştı. Yine çok mutsuzdu. Zaten yeni evlenmişti, çok zor geliyordu her şey. Nasıl gidecekti ki İstanbul’a? Kimseyi tanımaz, İstanbul’u da hiç bilmezdi! Burak onu yine rahatlatmıştı. Kolay çözüm bulurdu problemlere.
Su gibi akışkan olmak mı? Kar gibi katı olmak mı?
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki: “Su gibi esnek olmalısın, yoksa katılaşırsın.”
Hayat akıp giderken, bizim de bu akışın içinde bir hareketimizin olması lazım. Değişikliklere uyumlanmamız lazım.
Farklı davranamıyorum ki!
Ben tebessüm edemem!
Haklı olsa bile, “haklısın” diyemem!
Ben olduğum gibi davranıyorum.
Ne yani kendimden taviz mi vereyim!
Esneklik mi? Taviz mi?
Bir hedef belirlediğimizde, bir
karar aldığımızda, kontrolümüzün dışındaki süreçlerden muhakkak engellerle
karşılaşırız. Bu engeller bizim aşmakta zorladığımız yerlerdir de aynı zamanda.
Bizim bu engelde pes etmemiz demek, hedefimizden de vazgeçmemiz demektir.
Hedefinden vaz geçenler taviz vermiş olur. Yönteminden vazgeçenler değil.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki: “Hedefinden vazgeçme. Yöntemini çeşitlendir.”
Hedeflerinden vazgeçme. Evliliğinden, işinden, çocuğunu yetiştirmekten, iyi insan olmaktan… Aynı hedefe, çok farklı yollardan gidebilirsin. Yeter ki o yollar ve yöntemler beyazda olsun.
Esneyemezsen kırılırsın…
Hedeflerinden taviz verme,
hedefinden vazgeçme. “Yapamam” dediğin olumlu davranışları yapmak için çaba
sarfet. Mücadeleni burada yap. Gücünü burada kullan.
Bu öykü, “ben böyleyim”
diyenlerin değil, “değişmek istiyorum” diyenlerin öyküsü…
Bu öykü, hedefinden değil, yöntemlerinden vaz geçenlerin öyküsü…
Bu öykü, o amaca giderken, hedeflerine sarılanların, bırakmayanların öyküsü…
Bu öykü, amacına ulaşabilenlerin öyküsü…
Bu öykü, hedefinden değil, yöntemlerinden vaz geçenlerin öyküsü…
Bu öykü, o amaca giderken, hedeflerine sarılanların, bırakmayanların öyküsü…
Bu öykü, amacına ulaşabilenlerin öyküsü…
Yorumlar
Teşekkürler
Su gibi yolunu bulmak..
İyiye varanlardan, öykümüzü hedefe uygun yaşayanlardan olmak duasıyla
Kaleminize sağlık