İnsanı Kuyudan Çıkaran Nedir?

Neden acele ederiz?

İnsan acele eder, çok acelecidir.
Karnı acıkır acıkmaz yemek ister,
Uykusu gelir gelmez uyumak,
Birini sever sevmez ona kavuşmak ister.

İnsan ne ister?

Dersini çalışır çalışmaz puanı yükselsin,
Ticaretinde bir yola girer girmez kazansın ister.
O yüzden iyilik yapar yapmaz hemen: “Bir teşekkürü hak ettim” der.
İnsanın meyillerinden biridir aceleci olmak...
Sabırsızdır çünkü bedel ödemek istemez…
Peki!
Tohumu atar atmaz toprağa, döner mi hemen elmaya?
Güneş çıkmaya başladığı an, birden bire ısınır mı dünya?
Bulutlar çıkıverince, hemen yağar mı yağmur?
Önce demlenir her şey, başlangıçta hamdır,
Sonra kendi içinde olgunlaşır,
Ondan sonra da olgunlaşan meyve alınır.
Bulutlar iyice yoğunlaşmadan yağmaz yağmur, yağmaz bereket…
Güneş iyice yükselmeden ısınmaz dünya, ısınmaz kalpler…
Tohumun toprağa düşmesiyle çıkıvermez elma, çıkıvermez rızık…
Tohum önce filizlenir,
Toprağı yararak olgunluğa erişir.
Toprağın üstünü görmek, yeryüzüne çıkmak ister ama hırs yapmaz,
Hakkı olana kadar sabırla bekler yerin altında.
İnsan acıkınca yemeyi hakkı zanneder.
Uykusu gelince uyumayı,
Sevince kavuşmayı,
Az bir çalışmayla başarılı olmayı, hakkı zanneder.
Oysa insan bir şeyi isteyerek hak etmiş olmaz. 
Ne kadar istediğine bakarak da vermez hayat.
Zaten insanın hak ettiği ne varsa, bedelleri ona mutlaka hak olur.

İnsan hak ettiğinden fazlasını alamaz…

Deneyimsel Tasarım Öğretisi derki: İnsan hak ettiğinden fazlasını alamaz.
Alamaz çünkü: Bedeli yoktur. 
Bedelsiz gelen ne varsa, geldiği yere temas etmez.
İnsan nasıl bir şeyi hak eder hale gelir?
  •        Karnı acıkmasına rağmen, yemek için bedel ödemeye devam ettiğinde,
  •        Uykusu gelmesine rağmen, hedefi için didinmeye devam ettiğinde,
  •        Sevmesine rağmen, sevilecek bir insana dönüşmeye çaba gösterdiğinde…
Yani kısaca,
Bir tohum gibi ısrar ettiğinde,
Güneş gibi sabırla devam ettiğinde,
Bulut gibi görevinin arkasında net durduğunda...
Hakkı olur o zaman, istediği ne var ne yoksa!

Hak edene hakkı verilir…

Ve hiç kimse hakkından kaçamaz.
İyilikte de... Kötülükte de... Hak eden hakkını mutlaka alır.
Ama anlamaz insanoğlu,
Daha doğrusu anlamak istemez.
Araya biraz zaman girince haksızlığa uğradığını zanneder.
Telaşa kapılır, panikler, duyguları yükselir…
O zaman da savunmaya başlar kendini,
Çünkü…
Savunmaya geçince, hemen elde edeceğini zanneder.
Oysa…
Anlatarak kimi ikna edebildik ki bu zamana kadar?
“Hakkımız bu!” diye bağırsak da,
“Benim hakkımı yiyorlar, vermiyorlar”
“Sonuna kadar hakkımı arıycam, bunu bilin!”
“Hakkımı size yedirmem!”  desek de,
Kime sözümüz geçiyor sizce?
Hangi sonucu değiştirebildik ya da?

İnsanoğlu sonuçlarda çok aceleci; sebeplerde çok atıl davranır.

Kuyudan çıkmaya çalışıp, oradan çıkamayan bir insan gibi,
Sürekli debelenir durur,
Beklediği sonuç uğruna…
Ama yöntemi yanlış olunca, yorulduğuyla kalır çoğu zaman...
Kuyunun dibinde bir başkası da,
Toprağı eşeliyor, çabalıyordur,
Ümidi çok, beklentisi O’ndandır…
Ama bilir,
Onu çok hızlı yüzeye çıkarmayacağını, bu çabanın…
Çıkmak için, çıkmanın sebeplerine odaklanması gerektiğini…
Bir tohumun hızlı çiçek açmadığını...
Hedefine ve amacına yönelik, doğru basamaklardan çıkmaya gayret eder.
 
İnsanın iletişimin de, ilişkisin de hakkını arttıracak sebepleri olmalıdır.

Peki, hangi insan hayalini kurduğu değeri ve kıymeti görmeyi hak eder? 
Hedefleri olan mı?
Arzuları olan mı?

Yada hangi insan düştüğü kuyudan daha az hasarla çıkabilir?
Azimli olan mı?
Hırslı olan mı?

Hangi insan yaşamı boyunca tebessümlü olur?
Mutlu olan mı?
Zevkleri olan mı?

O zaman, hangi insan iki dünyasını da kazanır?
Sabreden mi? 
Aceleci olan mı? 


Gerçekleri Konuşalım mı? Gerçeklikle İlgili Diğer Yazılarımız;




Yorumlar

GNS dedi ki…
Ellerinize sağlık. Kaleminize saglik
Adsız dedi ki…
Elinize sağlık nefis bir yazı olmuş, devaminı bekliyoruz. İnşaALLAH sabredenlerden olabiliriz 💞
Adsız dedi ki…
İnsan olarak isteklerimiz attıkça sorunlarınızda artıyor. Öncelikle istemektense hak etmek lazım. Bunu da ne güzel anlatmışsınız.
Unknown dedi ki…
O kadar anlamlı ve güzel bir yazı olmuşki. Rabbim anladığımızı uygulamayı nasip eylesin. Ellerinize sağlık
Şükran dedi ki…
Kuyudan çıkacak stratejileri hatırlamak ve akılda tutmak mümkün olsun inşaAllah
Tugba dedi ki…
İnsan içinde bulunduğu yolculuğun manasını anlayabilse.. emeğinize sağlık
Adsız dedi ki…
Çok iyi anlatılmış.. İyilikte de kötülük de herkes hakkını alır.. Çok doğru..
Meliha Ozdamar dedi ki…
Merhaba, zihin kıyasla çok hızlı öğrendiği için çok etkili bir yazı olmuş.Teşekkür ederiz
Sevgiler
Beyzanur A. dedi ki…
Kaleminize sağlık🌺☺️İnsan toprağın altındaki tohum olduğu zamanda,kuyuya düştüğü zamanda Yaradıcının hükmünün gerçekleşeceğini bilerek sabretmesi ve sebeplerini dizayn etmesi gerek ve elbette acele etmemesi…Ama doğrusu insanoğlu çok aceleci :)
Adsız dedi ki…
Azim ve hırs birbirine karıştırılan iki kavram ama çok açık anlatılmış teşekkürler
Selda Taş dedi ki…
Emeğinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş.
Mk dedi ki…
Sabredenlerden olabilmek ümidiyle .. Elinize sağlık
Unknown dedi ki…
İnsanoğlu sürekli sonucu düşündüğü için sebeplere odaklanamiyor buna da hırs deniliyor sebeplere odaklanmak ise azim. Kavramların gerçek anlamlarını bilmek insanın zihnini bu kadar mı rahatlatir. Emeğinize sağlık
EMEL dedi ki…
Ellerinize, emeğinize sağlık. Güzel bir yazı olmuş...
Hazal dedi ki…
Çok kıymetli bir yazı olmuş. Neyin sebebini oluşturuyorsak onun sonucunu yaşarız.
emeğinize sağlık hocam.
Adsız dedi ki…
Kaleminize yüreğinize sağlık!
Işıl dedi ki…

Hayırda aceleci olup, kalanın da sabredebilmek nasip olsun dilerim...
Stratejileri ögrenip uygulayabilmek ne kadar degerli...
tesekkurler degerli yazınız için...

Aysu dedi ki…
Elinize sağlık çok güzel bir yazı
Adsız dedi ki…
Elinize sağlık 🌸
sevda dedi ki…
Hak eden hakkını mutlaka alır,,,