Çok Gezen mi Bilir? Çok Okuyan mı?
Çok
tartışılmış, üzerine oyunlar yapılmış bir sorudur bu...
Bu
konuyla ilgili hemen hemen herkesin de mutlaka bir düşüncesi olmuştur.
Çok
gezen mi çok okuyan mı? Hangisi daha iyi bilir?
Ne çok
okuyan, ne de çok gezen…
En çok merak eden bilir.
Nedir
peki merak?
İnsandaki
öğrenme isteğine merak deniyormuş. Arapça "rikkat" kelimesi de aynı kökten
geliyor ve "incelik, naziklik" anlamında
kullanılıyor.
Merak o zaman; bir şeyi inceliğiyle öğrenme diyebiliriz...
Bizim
çokta yanlış anladığımız bir kelimedir merak…
Bir
şeyi anlamak istiyorsak ne olduğundan ziyade, ne olmadığına bakmamız gerekir. Çünkü bu hayatta Gizzıt vardır. Ve bir bilginin gerçekliğini ancak zıttı ile test edebiliriz.
Merak, ne
değildir o zaman?
“Olay!
Olayy! Olayy!” nidasından sonra; "acaba kim nerede, ne yapmış, ne yemiş,
kiminle berabermiş?" diye düşünülür.
İnceliğiyle
öğrenmek istediğimiz şeyler, bunlar olabilir mi gerçekten?
Neyi merak etmeliyiz?
Aslında
merakın kendisini, merak ettik mi hiç!
Bir
şeyi inceliğiyle öğrenmenin kendisi, merak edilebilir bir şey değil mi
gerçekten!
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki: “Merak neredeyse algı da oradadır.”
Bu hayatta en çok merak ettiklerimizi düşünelim mi?
- Komşunun kızı nasıl biriyle evlenmiş?
- İş yerinde kim kimin hakkında ne konuşuyor?
- Bizim mahalle de dün neler olmuş?
- Hangi sanatçı, hangi villayı almış?...
Neyi inceliğiyle öğrenmek istiyoruz ya da isteriz?
Başkalarının olayından ziyade, benim olayım ne?
Çoğu
zaman kendimizi, yaşadıklarımızı, başkasından daha çok merak etmiyoruz.
Bu olay, karşıma çıkan bu kişi, beni neden bu kadar keyiflendirebiliyor?
Ya da
neden bu kadar keyfimi kaçırabiliyor?
Beni olaya karşı, bu kadar etkilenebilir yapan şey ne olabilir?
Üstelik
ismi cismi değişse de, hayatımda sürekli yaşadığım tekrarlanan bir şey, farkına
varamadığım…
Burada
öğrenemediğim incelik ne olabilir?
İnsan
doğadan deneyim transferi yapabilir aslında.
Bir
kuştan,
Bir
karıncadan,
Bir
kediden,
Bir
çocuktan…
Gerçek
merak, gerçeğe uygun yaşayan bir çocuktan öğrenilebilir.
Küçük
çocuklar, büyüklerine soru sorarlar. Ama bitmeyen sorular...
Her çocuğun sorusudur: “Ama neden?”
İlk
soru cümlesine de girişleri şu kelimeyle olur genelde: “Neden?”
“Neden
ağaçlar sonbaharda yapraklarını döker?”
“Neden
çoğu bitkinin rengi yeşil?”
“Peki,
neden öyle oluyor?”
“Neden
yağmur yağar?”
“Bulutlar neden beyaz olur?”…
Bu
sorular karşısında sadece “çünkü” diye başlayan bir cevap verir insan…
“Başka da bir açıklama yapmasam” diye düşünür.
Sınav sorusundan daha da zordur
çocukların soruları. Cevabını verdikten sonra, yeni bir soru daha gelme
olasılığı çok yüksektir.
Bu
nedenle yetişkinler cevap vermekten kaçınırlar genellikle. Konuyu değiştirirler.
Merak soruları...
Çocuklar
merak sorularını doğal olarak yapıyorlar. Çünkü; gerçeği merak etme eğilimleri
var.
Merak
sorusu, neyi neden yaptığını bilmek, neyi neden olduğunu anlamaya çalışan için
iyi bir giriş kapısı aslında.
Merak
sorusuna, bir olayı inceliğiyle öğrenme çabasına giden yol da diyebiliriz.
Gerçekten
merak etmemiz gerekenler neler?
- Güzeli mi merak ediyoruz?
- Çirkini mi?
- Doğru davranışlara mı bakmak istiyoruz?
- Yanlışlara mı?
Biz faydalı
davranışları öğrenmeyi merak ediyor muyuz?
Ya da
neden öğrenmek istemiyoruz?
İnsan ne ister?
İnsan
öyle bir canlı ki;
Hiçbir
canlının ihtiyacı olmayan şey, onun ihtiyacı olabilir…
İnsan
ilgi ister,
Sevmek, sevilmek ister,
Mutlu olmak ister,
Başarılı olmak ister,
Merak
edileyim ister…
Ne
zaman merak ediliriz?
Neyi
neden yaptığımızı bilince,
Birilerinin
ihtiyacını giderdiğimizde,
Var
olmaya çalışmadıkça…
Yorumlar
Nereden aklına düşmüş çok merak ettim;)
Dikkat çekici bir yazı olmuş..Teşekkürler..