Eyvah! Şehirde kaybolduk, dolaş dur şimdi.
Çok değil, şurada yirmi otuz yıl önce, sora sora Bağdat bulunurdu. Şimdi Bağdat'ı sora sora bulursun ama Bağdat'ta kendini ya da aradığını bulur musun bilemiyorum?
Her şey hızla değişiyor şehirler, mekanlar, yollar.
İstanbul'u düşünelim, son beş yıldaki değişimi,
Gebze’den Tekirdağ'a kadar İstanbul.
Her gün yeni bölgeler katılıyor İstanbul'a ve
yeni yollar. Allah'tan tabelalar var en azından nereye doğru gittiğini
biliyorsunuz. Peki detayda nasıl olacak? Dün gittiğin yere aynı yoldan
gidemiyorsun çünkü bugün o yol tek yön olmuş.
Her yer hızla değişince imdadımıza teknoloji
yetişti ve navigasyon büyük bir ihtiyaca cevap verdi.
İyi ki var yoksa bir yerlere nasıl ulaşacaktık?
“Ben yine de sorarım” diyorsan o da biraz zor.
Adresi soracağın kişi de uzun yıllardır bu
muhitte oturmalı. Çevreyle çok ilgili olmalı ki, ne nereye yapıldı bilsin.
Hangi alışveriş merkezi var? Onların arasında, otuz kırk katlı siteler hangileri? Bu sorulara cevap verebilen, çevreyle ilgili birini, sokakta nereden bulacaksın?
Afrikalı... “Bu olmaz.”
Suriyeli... “Bu da bilmez.”
Özbek... “O nereden bilsin, daha dün geldi
buraya.”
Eyvah! Şehirde kaybolduk, dolaş dur şimdi.
Dolaşmana gerek yok aç navigasyonunu. Hemen
işaretlesin sana gideceğin yeri, hem de tüm seçeneklerle.
Hangi yol daha uzun, hangisi daha kısa,
hangisinde trafik var?
Hangisi paralı, ne kadar ödeyeceksin, kaç km
gideceksin, kaç dakikada gideceksin?
Yalnız onlar mı?
Tüm trafik kurallarının uyarılarını da görüyorsun orada, hız sınırı şu kadar. Sen hızlı gidiyorsan kırmızı ile işaretliyor. “Üç yüz metre sonra sağa döneceksin” diyor. “Rampaya doğru sağa dön, döner kavşaktan üçüncü çıkışa git.” Tüm detayları ile bütün yol koşullarını sana bildiriyor.
Buluşacağın kişiye: “on iki dakika gösteriyor” diyebiliyorsun.
İlk kullanmaya başladığımda hiç de bu kadar
kolay değildi anlamak. “Güney yönünde git” dediğinde az kavga etmedik onunla.
Bizde ona: “Güney nere? Güney neree? “, “üçüncü çıkış ne demek?” dedik.
Sonra ne oldu?
Yavaş yavaş alıştık, uyumlandık, ustalaştık şimdi yürürken
bile kullanıyoruz en yakındaki marketi bulmak için. Ne kadar kolaylaştırıyor
hayatımızı.
Boşuna yollarda dolaşıp durmuyoruz, yakıt bu
kadar pahalıyken.
Zamanımız, paramız, neşemiz bize kalıyor. Zira
trafikte kalmak neşemizi elimizden alabiliyor.
Hayat denen kalabalık trafik...
Hayatımız da bir yolculuk, doğumla başlayıp, ölümle son bulan…
Başka araçlarda var bizimle aynı yöne giden.
Başlangıçta anne babamız, kardeşlerimiz, sonra
nineler dedeler derken trafik baya sıkışıyor. İlerleyen yıllarda okula
başlıyoruz, arkadaşlarımız oluyor. Sonra evlilik, eşimizin ailesi, amcalar
dayılar, büyük halalar, kuzenler. Derken çocuklar da katılır konvoya.
Hızlı gitsen olmaz geride kalsan hiç olmaz.
Hep birileri ile ilişkili, iç içe hayatımız. Herkesin ihtiyaçları var istekleri
var. Çalışmalısın, ilgilenmelisin, sevmelisin, beslenmeli ve birilerini beslemelisin. Kimi
zaman bunu para kazanarak yaparsın kimi zamanda yemek yaparak. Nerede olursan ol,
kim olursan ol, iletişim ve ilişki kurarsın. "Dağ başında çoban olsan, kuzuların var,
kurttan koruman gereken" kısaca.
Şimdi gel de düzene koy, hayat denen bu
kalabalık trafiği?
İnsanoğlu bozulmaya meyillidir...
“Yüz verme arsız olur az verme hırsız olur” derler. Fazla ilgilenirsin, bir süre sonra önünü alamazsın, ona düşkün olur, sonra onu zalim edersin.
Hayatımız boyunca, çözemediğiniz problemler olur. Hep aynı deliler bizi bulur nedense. Titiz biriysek, üst kattaki nereye taşınırsak taşınalım, halı silkeler tepemize. Kısaca hangi konuda hassasız, oradan yeriz golü.
Ne olacak böyle? “Size verilen sürenin sonuna geldiniz” denmeden, ben neyi neden yaptığımı anlayamadan mı gideceğim bu dünyadan? Bir gün huzur bulmadan, bir tatlı tebessüm etmeden…Hayatımın trafiğinde hep yolumu, hedefimi kaybederek mi geçecek ömür dediğimiz bu geçici zaman?Hayatın kurallarını tam anlamadan. Ona buna çarpa çarpa, eşimin dostumun kalbini kırarak veya kırılarak...
Deneyimsel Tasarım Öğretisi
İşte burada hayatın kurallarını anlatan kılavuz giriyor devreye Deneyimsel Tasarım Öğretisi kısaca DTÖ.
Trafik kuralları kadar net olan, hayatın
kurallarını; detayları bile hafife almadan, en küçük ayrıntıyı atlamadan,
anlatıyor. Kimlere? "Dinlemeye ve uygulamaya niyeti olanlara."
Deneyimsel Tasarım Öğretisi bize iz ve işaret okumayı öğretiyor...
- Ebeveynlere diyor ki: “Dikkat! Tehlike geliyor. Çocuk arkadaşlarını değiştirdi. Yeni çevresi sigara içiyor. Yakında o da sigaraya başlayabilir” diyor.
- Soyut ve somut hayatın yasalarını hatırlatıyor aslında bilip de farkında olmadığımız.
- Bir bir açıklıyor, neyin miktarını artırırsak etkisinin nasıl azalacağını, ertelenen her şeyin nasıl büyüyeceğini.
- “Kırmızı yandı dur! Sağa dönülmez, ısrar etme! Burası çıkmaz sokak. Şimdi buradan geri çık! Sonra doğru kapıdan tekrar gir!” diyor.
- “Bu trafikte makas atarsan, sıkıntı yaşayacaksın yakında, halanın evini ipotek ettirerek çıkamazsın ticaretinde düze” diyor.
- “Olması gerekenden daha çabuk ulaşmaya çalışma, her nereye gidiyorsan. Niye o kadar hızlı zengin olmaya çalıştın ki? Bak ne oldu? Teker patladı, iflasın eşiğine geldin.” diyor.
Tüm uyarılar gelmesine rağmen, gerçekten mi isteğin zengin olmaktı?
Yoksa, gerçekten ihtiyacın olan şey, işine
gelmediği için mi sahte bir problem buldun kendine?
Bu navigasyon kişiye özel...
- Senin gerçeğini gösterir. Artık sahte ile oyalanmayı bırak diye.
- Her insanın nasıl mutlu ve başarılı olacağını anlatır.
Bizi bize anlatıyor...
- Sen kimsin mesela, neye göre ve nasıl seçim yapıyorsun? Araban kamyonet ama Ferrariyi geçmeye çalışıyorsun.
- Kararlarını nasıl alıyorsun? Net misin aldığın kararlarda? Yani aniden duramazsın, sağa yada sola dönmeden önceden sinyal vermelisin.
- Çevrendekilerle iyi bir iletişim kuramıyor musun? Onların ne istediğini ve ne istemediğini fark ettin mi? İhtiyaçları neler, tespit ettin mi? “Beni hiç anlamıyorlar, isteklerimi umursamıyorlar” diyorsun. Ya arabanın sinyal lambası arızalanmışsa? Lambanı kontrol ettin mi?
- İlişkilerini nasıl kuruyorsun? Denetlemeden hayatına bir insanı alıyor musun?
- Sınırların var mı? Herkesle samimi mi oluyorsun?
- Kendi şeridinden gitmelisin trafikte. Bir sağ şeritten, bir sol şeritten gitmek olmaz. Yolda kendi çizgisinde mi kalıyorsun yoksa yalpalayarak mı gidiyorsun?
- Yönün doğru mu yoksa bir yerlerde sapağı kaçırıp yanlış yollara mı girdin?
Deneyimsel Tasarım Öğretisi hayat trafiğimi, nasıl kaza yapmadan, sıkışmadan, hedefime en doğru ve sağlıklı gidebilmeyi öğreten bir rehberdir.
Hayatın kurallarını, yasalarını anlatır herkes anlasın diye kendi anlayabileceği dilde…
Yorumlar
Çok güzel anlatım kaleminize sağlık⚘
tesekkurler...
çıkmayacak sokaklara kafamızın dikine ya çıkarsa diye girip, deneyip yanılmalarla ömrümüzü, benzinimizi, hayat sermayemizi, tükettiğimizi hatırlatan,
deneyim almanın kıymetinin altını çizen keyifli bir yazı olmuş.
Kaleminize sağlık, Dtö ♡