Şikayetler ve Çözümler
Ezgi elinde telefonu ile dünyadan kopmuşçasına zaman geçiriyordu, kardeşinin seslenmesi ile kendine geldi.
“Ablaaaaa hadi az kaldı akşama, anneee ablam çantasını yapmamış!”
Ezgi kardeşine sinirlendi “Sanki gideceği yer ilk defa göreceği bir yer. Neye bu kadar seviniyorsun?”
Ezgi oturduğu yerden kalktı, annesinin yanına gitti.
“Anne ben sizinle gelmek istemiyorum, arkadaşlarım plan yapmış onlarla gitmek istiyorum “dedi. Annesi şaşırdı, Ezgi sen ne diyorsun diyemeden, Ezgi “Arkadaşlarım çok güzel bir program yaptı bir haftalık. Ben de gezmek istiyorum, yeni yerler görmek istiyorum, hem ben sıkılıyorum sizinle her sene aynı yer, her sene aynı deniz …” dedi
“Anne ne olur sen istersen babamı ikna edersin, sen tamam dersen babam izin verir. Arkadaşlarımın ailesi her şeye izin veriyor annee…”
Akşam Ezgi'nin annesi babasına durumu anlattı; “Genç kız oldu artık, e seneye de okul için şehir dışına gitmesi gerekirse göndermeyecek miyiz?” dedi. Babanın zihnini okurcasına soracağı şeyleri sormasına fırsat vermeden cevaplayarak önünü kesiyordu.
Ezgi bu durumdan çok memnundu, arkadaşlarına haberi çoktan vermişti.
Ezgi yine annesinin yanına gitti, “Annee babama söyler misin bana kredi kartı versin, beni arkadaşlarımın yanında küçük düşürmeyin.” dedi. Annesi henüz bir olayı yeni çözmüşken başka bir istekle karşı karşıya kaldı. Bu durum gün geçtikçe can sıkıcı bir hâl almaya başlamıştı.
Sebebi Neydi?
Peki Ezgi‘nin bu kadar rahat bir çok şeyi istemesinin sebebi neydi? İstediğine ulaşamama düşüncesi onu neden bu kadar sinirlendiriyordu?
Dilinden kolayca dökülen onlarca talebi karşısında annesinin en ufak yüzü düşse hemen surat asar, koşarak odasına kapanır veya işi uzattıysa birkaç gün odasından çıkmaz, kendince ebeveynlerine ders vermeye çalışırdı.
Çok değil daha birkaç ay önce, bir isteği reddedilmişti. Bir hafta reddedilmiş olmanın verdiği kızgınlık ve utancın yanına bir de uçuk acısı eklenmişti.
“Neden bana karşı hep böyleler ki!” der dururdu, sanki tüm dünya onun taleplerine onay vermek üzere yaratılmıştı ve lügatında “hayır” kelimesi yoktu. Ne yapar ne eder, bir yolunu bulur istediğimi yaptırırım.” diye düşünürdü.
“Ne yapar ne eder, o tatile giderim”
“Hatta çok canımı sıkarlarsa dünyanın öbür ucuna okumaya giderim.”
Peki böyle mi olmalıydı?
Çok uzaklara gitmeye gerek yok bu sorunun cevabını bulmak için. Biraz öncemize baksak deneyim transferi almak için yeterli bir mesafedeyiz.
Deneyim Transferi ne mi?
Günümüzde birçok insanın yapmadığı, aksine "geçmişin masalları" diyerek kulak arkası ettiği bir durum. İnsanın geçmişindeki olaylardan çıkardığı dersleri bugüne katmasıdır oysa. Tekrar aynı hataları yapmaması, hayatını kolaylaştırması, doğrularına kalite katması için gerekli olan bir yöntem.
Ancak insan duyguları aktifleştiğinde deneyim çıkarması ve bunu geleceğine katması çok zordur.
İnsan haklı çıkmak ister. Ve bu istekle yanlışlar yapabilir. Kendisine fayda verecek olan, ihtiyacı olan şey ne? Bu soruyu düşünmeden haklı çıkmak için isteklerine esir olabilir.
Ezgi de kendisini haklı görüyordu. “Sonuçta biricik kızlarıyım, dünyaya getirdilerse isteklerimi karşılamak zorundalar" diye geçiriyordu içinden…
O sırada annesi, eşinden gelen soru karşısında ne cevap vereceğini bilemedi; “Ezgi’nin isteklerini karşıladıkça bitmek bilmeyen şikâyeti ve memnuniyetsizliği neden olabilir sence? “Diye sordu.
İnsan neden şikâyet eder?
Yaptıklarımızdan dolayı mı? Yapmadıklarımızdan dolayı mı?
Aslında hep yaptıklarımızdan hem de yapmadıklarımızdan dolayıdır. Yanlış yerde yanlış ödediğimiz bedellerden dolayı. İnsan birine bedel ödedikçe düşkünlüğü artar. Karşıdakinin de bir o kadar zalimliği.
İnsan hayatında zora gelmedikçe, hep kolaya kaçtıkça, dünya kendi etrafında dönsün istedikçe, isteklerini birileri yerine getirdikçe her şey yoluna girecek ve mutlu olacak zanneder. Oysa hayatımızdaki isteklerin artması problemimizin de artacağı anlamına gelir.
Çünkü her istek bir problemdir aslında.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; İnsan isteklerini yönetemedikçe problemlerini de yönetemez.
Bir de çözümü başkasından bekleyince problem çözme marifeti de azalır. Her çoğalan istek, kişinin stresini arttırır. Neden mi? Kendi çözemedikçe etrafını suçlayıp şikâyet ettikçe ve etrafındakileri kontrol edemedikçe stres olur.
Biz stresle baş etmek için bir sürü yöntem okuyoruz. Ama asıl mesele kendi isteklerimizi düzene sokmak. Hedefe yönelik hareket edip, enerjimizi doğru yerde harcamak.
Ezgi’nin davranışı, çoğumuzun etrafımızda çokça şahit olduğu davranışlardan. Annesinin tepkisi, çoğumuzun doğru olduğunu düşündüğü tepki. Ama belki de normallerimiz doğru olan değildir. İsteklerin çok olması iyi bir şey değildir. Stres denilen şeyi kontrol etme yöntemi her istediğimizin yerine getirilmesi değildir. Kim bilir?
Belki de en yakınımıza konulmuş yöntemler var ama bunları görmekte zorlanıyor ya da görmek istemiyoruz. İnsan kendi zannını doğru kabul ettiği sürece etrafında da aynı kendi gibi davranan kişileri görmek ister. Zıddı olanı düşünmez, görmez bile…
Peki, doğada bu nasıl? Hayvanların da anne ve yavru ilişkileri var. Anne yavrusunu doğurduğu andan itibaren kendi ayaklarının üzerinde durması için geri çekilip ona bir zaman veriyor. O minik yavru nasıl da kalkarken zorlanıyor, sonra tekrar düşüyor ve tekrar kalkmak için çaba harcıyor. Ta ki annesinin kokusu ve besin alacağı bölgeye ulaşıncaya kadar bu mücadeleyi bırakmıyor. Annesi de hemen yakınında sabırla onun bu debelenmesini izleyip kim bilir belki içinden “hadi yavrum az kaldı, evet başaracaksın! Ben yakınındayım ve seni bekliyorum” diyordur...
Yavru sonunda annesine ulaştığında aslında bir problemini çözmüş oluyor. Hedefi ayağa kalkmak ve besine ulaşmaktı. Sonrasında da annesini izlemek ve onu modellemek. Anne nereye gidiyorsa yavru yakınında ve annesinin ne yaptığını, nasıl avlandığını gözlemliyor. Annesi de bunun böyle olması gerektiğini biliyor. Ve ona avı alıp önüne koymak yerine nasıl avlanması gerektiğini gösteriyor.
Tıpkı insanların hayatlarında olduğu gibi hayvanların da hayatlarında yaşamak için dolu dolu mücadele örnekleri var. Bizler için kendi hayatlarımız dışında doğadan da alacağımız nice deneyim transferleri var aslında…
Yeter ki bakmak ve gerçekleri görmek isteyelim.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
“Kim Kimdir”,” İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
"Hayatta hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…"
Yahya Hamurcu
Yorumlar
Teşekkürler
HY
Yazı için teşekkürler