Düştün Diye Kalkmayacak mısın?
İnsan
her an bir şeyler öğreniyor.
Alt
tarafı küçük bir konuda kararsızdım.
Aslında
canım kolayı seçmek istiyordu ama vicdanım el vermiyordu.
Gözümün
önünde bir sisle dolaşırken yolum onun önüne düştü.
Stil danışmanım.
Yine sabırla bekliyordu.
Oturuyordu,
eski bir deri sandalyede,
Ve
gülümsüyordu, duyacağından emin bir şekilde.
Suratımdan
mı anladı kalbimden geçenleri mi bilmem,
Ama gerçeği duymak istemedim içimden.
Sol eli
cebindeydi biraz.
Gümüş
alyansı cebinin kenarlarını aşındırmıştı.
Demek ki
dedim, alışverişi vardı sıklıkla,
Diğer
elini az sokuyordu belli ki cebine,
Sağ
taraf daha yeni duruyordu.
Öyle
değil miydi her şey,
Hep bir
yanı daha kırık,
Diğer yanına kıyasla.
Konuyu
ben açmadım korkudan.
Biliyordum
içten içe hatalı olacağımı,
Henüz
yapmasam bile yapınca hata yapacağımı.
O da
bekledi sabırla.
Sonra
döndü bana,
"Ne o" dedi,’’ hasta oldun diye işe gelmeyecek misin?’’
Kolay,
sıradan bir cümleydi.
Oflamak
istemedim zannımca
Düşünmek
istedim anlamını bakınca…
Alt
tarafı bir cümle
Hem de sıradan
Öyle mi?
Ama bir şamar oldu o gün yanaklarıma…
Sustum
epeyce,
Belki
bin yıl,
Belki
bir gün,
Ya da
bir günden az.
Ne zaman
arada kalsam böyle cümleler kurardı.
‘’Düştün
diye kalkmayacak mısın?’’
‘’Hata
yaptın diye düzeltmeyecek misin?’’
‘’Üzüldün diye gülmeyecek misin?’’
Hep bir
seçeneksizlik…
Hep
ümitvarilik.
Hep
hareket üzerine,
Hep
doğru yere bedele varan bir stil.
Bir
erdemlilik…
Ve başka
bir sürü kavramı barındıran…
Sabır,
Azim,
Sebat,
Netlik,
Güç,
Merhamet…
Bir
erdem başka erdemler doğuruyordu sanki,
Yeni
doğmuş bir stil.
Bu
stille yaşayan bir insanı yıkmak ne kadar zordu kim bilir?
Doğruyu yapmaktan başka seçeneğin yoktu Ebu Bekir.
Daha
önce de onlarca kez duymuştum bu cümleleri,
Ama hiç
dinlememiştim.
Şimdi
bir anda fark ettim.
Deyim
yerinde mi bilmem,
Sanki
bir saksı düştü başıma,
Başka
seçeneğim yoktu doğruyu yapmaktan başka…
Ne
benim,
Ne
bizim,
Eğer
hayrı istiyorsak sonsuza,
İyiyi seçmekten başka yolumuz yoktu aslında…
Deneyimsel Tasarım Öğretisi Hakkında
Yorumlar
Yoksa: kahır...