Üniversite Sınavını Kazanmak İçin 6 Strateji
Yeni okul dönemiyle birlikte 12.sınıflar, sınav
hazırlıklarına başladı. Bazıları mezuna bırakmıştı. Küçük bir ara verdiği çalışmalarına dönmeye çalışıyorlar. Hayatlarının dönüm
noktası olan bir sınava hazırlanıyorlar. Kimisi okula ek olarak dershaneye giderek, kimi özel
ders alarak...
Bu kadar önemli bir sınavı kazanmak isteyenler için, uygulanabilir stratejiler arayanlar için, bu yazı yazıldı.
Herkesin bildiği ama fark etmediği 6 strateji...
- Pes etmemek
Deneme sonuçları istediği gibi
yükselmediğinde, bir konuyu anlayamadığında, Matematik dersinin içinden çıkamadığında
yıkılmamak. Evet zor bir şey, olumsuz sonuç alınca devam etme motivasyonunu
korumak. İnsanın “ben bu işi yapamayacağım” dediği yerler elbette oluyor. Mesele
bu durumdan kendini kurtarabilmek. Bu sınav sürecini, pes etmemeyi öğrenmek
için bir fırsata dönüştürmek insanın elinde.
Ümidinin olması, pes etmemek için önemli noktalardan...
2. İhtiyaç gidermek
12.sınıf da olsa, mezuna bırakmış da olsa, çevresinde sınava hazırlananlarla beraber geçiyor günün büyük kısmı. Onlarla aynı şeyi dert edip, aynı şeyin stresini yaşayıp, bir yandan da rekabet ediyor. Ama beraber hazırlandıkları için, rekabet sanki diğer insanlarla aralarında, onlarla değil gibi geliyor. Onlar da kazansın istiyor, hayalleri var beraber. Aynı sınavda onlar da.
Sınav arkadaşlarının
ihtiyacını gidermek önemli o yüzden. Anlamadığı konuyu öğretmek ona, yapamadığı
sorusunu çözmek. "Ona vakit harcarsam benim kendi konularım yetişmez" diye
düşünebilir insan ama öyle olmadığını da görür. Aktardığı için daha iyi anlar o
konuyu. Onun da anlamadığı konuyu anlatacak biri çıkar, yapamadığı soruyu
çözecek biri... Kazandıklarında da beraber sevinirler, birbirlerine destek olarak
geçtikleri yol bittiğinde.
"Sınava hazırlanıyorum" deyip hayattan kenara çekilmemek. Hala sorumlulukları var insanın, bulaşık makinesini boşaltmak, annesine yardım etmek, kardeşinin ödevine yardım etmek…
Hayat bundan
sonra yoğun olacak zaten, "önemli bir işim var" deyip bir yıl kenara çekilmesine
izin vermiyor insanın. Hayattaki marifetini de arttırır bu.
3. Hedef
Bir hedef olmadan çalışmak uçsuz
bucaksız okyanusta nereye gittiğini bilmeden sürüklenmek gibidir. “Hele bir
puanı alayım da bakarız”, bu motivasyonla çok yol alamaz insan, kapasitesinden
çok daha aşağıda bir sonuçla karşılaşır. O yüzden hedefi olmalı ki hedefine göre
konumunun ne durumda olduğunu anlayabilsin. Varacağı yeri bildiğinde uzak mı,
yaklaşıyor mu, ters yöne mi gidiyor değerlendirebilir.
Hedef olduğunda motivasyon
toplamak da kolaylaşır. "Az kaldı" der, "ha gayret" der. Ama hedef yoksa her
başarısızlık onu daha da vazgeçmeye, kolayını seçmeye iter. Hedefi olduğunda
kendini zorlar, maksimumuna çıkma çabası olur.
4. Süreç odaklı olmak
Sınava hazırlanırken en büyük engellerden biri sürekli sonucu düşünmektir. Hedef sahibi olmakla karıştırmamak gerekir bunu. Sonucu düşünmek insanı strese sokar, hedef ise zihni rahatlatır.
Sürekli sınav anını, kaç net yapacağını, istediği bölümü istediği okulda
kazanıp kazanamayacağını düşünmek sonuç odaklı olduğu anlamına gelir. Sürekli
sonucun stresini yaşamak performansın düşmesine neden olur. Oysa sınav
hazırlığı bir süreç, bitirilecek konular, çözülecek soru bankaları, denemeler…
Önemli olan “bu hazırlığı ne kadar iyi geçiriyorum?” sorusu... Şu an sonuç yok,
süreç var.
5. Verimli olmak
- Kendi kendine uygulanamaz derecede bir plan yapıp işin içinde boğulmak,
- Sabaha kadar uyumayıp tek gözle deneme çözmeye çalışmak,
- Dün az çalışmanın vicdan azabıyla bugün bir güne sığmayacak hedefler belirlemek,
- Sürekli sadece sevdiği dersi çalışmak…
İnsan nasıl çalışılacağını bilmediğinde son derece verimsiz zaman harcayabiliyor. Mesela sadece çalışma süresi olarak değerlendiriyor bazıları.
Peki 15 saat masada oturmak verimli çalışmak mı?
Ya da soru sayısıyla değerlendiriyor bazıları.
Her gün 1000 Tarih sorusu çözmek sınavı kazandırır mı?
Eksiği olan konulara bakmak, zorlandığı yere çalışmak, dengeli soru dağılımı…
Kısacası önemli olan verimli olmak.
6. Fedakârlık
Bu iş zor. Bir yıl fedakârlık
yılı diyebiliriz.
Çünkü hedef bedel ister. Üretimdeyken tüketimlerden bir miktar uzaklaşmamız hayrımıza olur.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; "Üretirken tüketme, tüketirken de üretme." O zaman verimli iş çıkar.
Tüketimlerimiz nelerse;
- Uykudan,
- Sinemaya gitmekten,
- Dizi izlemekten,
- Gezmekten,
- Tatile gitmekten,
- Alışverişten biraz uzaklaşıyor olacağız. Bu liste uzar gider.
Baştan bunu kabul ederek sürece girmek, beklentiyi buna göre ayarlamak işleri kolaylaştırır.
Hiçbir büyük başarı, uğrunda bedel ödemeden gelmez.
Ama
başardıktan sonra da "iyi ki" dedirtir.
Yorumlar
Çok net güzel stratejiler kaleminize sağlık.