Şehrin Öbür Ucundan Koşarak Gelen Adam

Ne için koşar insan?

Gün içinde ne çok yapılması gereken var. Çocuğun işleri, okul alışverişleri, evin eksikleri… Aldın mı, verdin mi? Bir de ertelenenler olur, onların da peşinden ayrıca koşulur. 

''Bir kahve içiverdim canım sadece, onu da mı yapmayayım'' denir. Üflenir, püflenir. Hep koşuyorum ama ''Gerçekten ne için koşuyorum?'' diye düşünülmez.

''Akşam olsun da, dizinin keyfini çıkarayım'' diye koşan,

İndirim haberini alır almaz, hemen alışveriş merkezine koşan,

''Hafta sonu olsun da, sabah 10’a kadar uyuyayım'' diye koşan,

''Tatil vakti gelsin de deniz güneş yapalım'' diye koşan,

''Emeklilik bir olsun da yaşayayım artık'' diye koşan,

Koşan koşana... 

Sokaklarda herkes birbirine omuz atıyor. Sonrasında ters bir bakış... 

Ama bir baksa, insan neye doğru koşuyor, ne için koşuşturuyor? Nefes nefese…

Ne o dizi, 

Ne o kıyafet, 

Ne o uyku, 

Ne o tatil, 

Ne de o yaşam keyif veriyor. 

Çünkü orada da koşuyor, koşuşturuyor.

''Çık bir spor yap!'' desen; 

''Olmazzz vaktim yok'' denir. 

Ama aslında hep nefes nefese. Sanki arkasından atlılar koşuşturuyormuş da o da kaçıyormuş gibi. Nefes nefese…

Halbuki ömürde, onca yapılacak şey varken; hep aynı şeylerle uğraşıyor insan. Hatalarını ortadan kaldırmak için koştuğunu bir fark edebilse… Oyalandığını bir görebilse... Keşke.

Bazıları da var, şehrin öbür ucundan gelebiliyor 

Koşarak hem de... Ne için koştuğunu bilerek hem de... Hz. İbrahim’e su taşıyan karınca misali; kendini aşmış, cesaret kalkanını kuşanmış, koşa koşa geliyor. 

''Aman canım, ne olacak ki'' demeden, ''bana ne bütün bunlardan'' demeden geliyor. O da nefes nefese. Şehrin öbür ucundan gelen adam ile, bugünün insanının arasındaki fark nedir?

  • O ne duydu da biz duyamadık. Ya da duyduk ama anlamadık?
  • O ne gördü de biz göremedik. Ya da gördük ama idrak edemedik?
  • Onun kalbi ne hissetti ama biz hissedemedik?
  • Ona kim: ''koş çabuk koş'' dedi ama biz o çağrıya kulak veremedik.

O adam, kendi hayatında da koşturan mıdır? 

Ne için koşacağını seçebilen bir insan mıdır? 

İnsan ki, seçebilen canlı,

İnsan ki, seçtiğinin sonucunu yaşayan.

Gece uykusundan ne için vazgeçtiğini bilen midir?

Sabahın en derin uykusundan kalkıp, günü karşılayan mıdır?

Yapması gerekeni sıraya koyan mıdır?

Yoksa öylesine yaşayan mıdır?

Yönün Neresi? 

Peki yönü olmadan, nereye koşacağı nasıl bilebilir insan?

Geminin dümeni varsa bir yere varır,

Yoksa okyanusta oradan oraya savrulur gider.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki, “Bir yönü olmalı insanın”

Onu hedeflerine ulaştıran bir yönü olmalı.

Hedefleriyle amacına varabilmeli.

Yoksa hayatın içinde kaybolup giden olur.

Peki yönün nereye doğru?

  • Gerçeğe mi?
  • Sahteye mi?

İnsanoğlu aslında gerçeği bilir, gerçeği de çok merak eder. Ama hayatını, gerçeğe yaklaştırmak, gerçeğe uyumlu hale getirmek olduğunda, bundan koşa koşa kaçar. İşte bu yüzden, koşa koşa yaşamak zorunda kalan olur. Koşar ama gerçeklerden uzaklaşır çoğu zaman. Yücelmek ister, hayatta iyi bir yerlere gelmek ister. Ama nasıl yüceleceğini bilemez.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki: “Gerçek insanı yüceltir.”

Ama insanın yönü gerçeğe doğru değilse nasıl yücelebilir?

Hedefi yoksa nasıl yücelebilir?

Bir hedefi yoksa erteleyenlerden olur.

''Aman canım ne olacak ki, herkes uyuyor o saatte. Ne olacak ki yapmasam?  Nasıl olsa birileri yapıyordur'' der. 

''Bir işi bitirir bitirmez, bir başkasına koyul'' diyeni dinlemek yerine; 

''Sonra bakarsın, sonra...'' diyeni dinleyen olur. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki: “Ertelenen şey büyür.”

İnsan seçim yapar, 

Yapması gerekeni, gerektiği gibi yapanlar arasında olmak için. 

Ama bunu yaşamının her anında, her saniyesinde yapar. 

Çoğunlukla da bir seçim yaptığını unutmuş olarak...

Yani yaşamak gerektiği için yaşar, 

Ya da gerektiği gibi yaşar.  

Gerektiği gibi yaşamak nasıl olur?

İnsan bu dünyada, kendi imkanlarına güvenip, 

İmkanların ona verildiği gibi ondan alınacağını unutup,

Yaşaması gerektiğine inanır.

Gerektiği gibi yaşayan ise; verilenin emanet olduğunu fark eden olur.

Vaktini ne için harcadığını bilen; gönlünü ne ile doldurduğunu bilen olur.

Gözünden akan gözyaşı, yaptığı yanlışın pişmanlığı ile dolu olan olur.

Ömrünün her anını, beyazın cesaretini kuşanmak için yaşar.

Gerektiği gibi yaşayan, okuması gerektiğinde, neyi okuması gerektiğini fark eder.  

Yemesi gerektiğinde ne yemesi gerektiğini seçebilen olur. 

Çağrıldığında nereye gitmesi gerektiğini bilen olur.

Kahve içmek için koşmaz ama ikram edilebilecek tek şey bir kahve olan yerde de, 

Kahveyi geri çevirmeyip içen olur.

Tüm gün ''Akşam ne yemek yesek?'' diye düşünmez ama ''Eve helalinden ne götürsek?'' diye düşünen olur.

''Acaba benimkilere daha ne alsam?'' diye değil, ''başkaları da doydu mu?'' diye tasalanan olur.

Düşünen, idrak etmek için çabalayan, ''bunun gerçeği nedir?'' diye merak eden olur.

Öğrendiği şeyler dizi kahramanları ya da akrabaların dedikoduları değil; gerçekler olmaya başlar. 

Merakı fayda verene doğru yöneldikçe aktardığı da fayda veren olur. 

Faydalı olanı bir de güzel yapabildiğinde işte gerektiği gibi yaşayanlardan, şehrin öbür ucundan koşan adam gibi olur.

 


Faydalılık İlkesiyle İlgili Diğer Yazılarımız;

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Ne iyi bir yazı kaleminize sağlık 🌸 Ne Çin koştuğunu bilebilenlerden oluruz umarım...
Sevgi dedi ki…
Ne için koşuyoruz gerçekten ve nereye yönümüz neresi düşündürdü tekrar hatırlattı çok güzel kaleminize sağlık...
Ayşe Kartal dedi ki…
Yönünü gerçeğe dönüp koşabilenlerden olabilmek,
Şehrin obur ucundan koşup gelebilenlerden olabilmek...
Ne guzel ifade etmissiniz, emeginize sağlık 🌸
GNS dedi ki…
selam olsun şehrin öbür ucundan koşarak gelene

Selam olsun aynı yoldan gidene...

Çok güzeldi. Kaleminize sağlık
Adsız dedi ki…
Kaleminize sağlık. RABbim gerçek için koşanlardan eylesin.
Adsız dedi ki…
Hayatın içinde bu kadar koşuştururken, durup düşünebilmeyi hatırlamak nasip olsun insanoğluna.
Adsız dedi ki…
Çok etkileyici bir yazı. Çok güzel. Bir derdi olan yazılar, bir derdi olan insanlar kadar değerliler.
Adsız dedi ki…
Çok güzel bir yazıydı. Umarım her daim hedefimiz gerçeğe yönelmek olur.
Adsız dedi ki…
O kadar güzel bir yazı olmuş o kadar güzel anlatılmış ki, hayranlıkla okudum. İçime sindire sindire okudum ve çok etkilendim. Yüreğinize sağlık.
MC dedi ki…
Keşke bilselerdi... Bu anlamlı yazı için teşekkürler:)
Adsız dedi ki…
Gerçeğin peşinden koşan olabilmek ümidiyle.Kaleminize sağlık..
Elif dedi ki…
''Bir işi bitirir bitirmez, bir başkasına koyul'' bu emre itaat etsek dengeyi yakalarız...
Kadriye dedi ki…
Hayatımızı toparlamak adina cok güzel faydali binyazi olmus yureginize sağlık
Beyzanur A. dedi ki…
Kaleminize sağlık.Herkes bu hayatta bir şeyler için koşturup bedel öder. Ama kimisi hatalarını düzeltmek için koşturur, kimisi güncel hayatta odaklanıp hayatın koşturmacasında kaybolur. Çok azı ise hayatını bir amaca ve o amaç doğrultusunda oluştturduğu hedefler için koşturup, bedel öder. Hayırda, yönümüzü beyazda tutacak koşturmacalara bedellere sahip olanlardan olmak ümidi ile🌺☺️
Adsız dedi ki…
Faydalı olanı bir de güzel yapabildiğinde işte gerektiği gibi yaşayanlardan, şehrin öbür ucundan koşan adam gibi olur. Ne kadar güzel bir bağlantı. Emeklerinize sağlık. Çok güzel bir yazı.
Betül dedi ki…
Ne için yaşıyoruz, nedir yönümüz? Yaşıyormuyuz oyalanıyormuyuz? Çok düşündürücü bir yazı..Düşündükçe düşünesi geliyor insanın, teşekkürler
İsmail dedi ki…
Kendimizi anlamadan, niçin yaşadığımızı bilmeden, sorgulamadan, doğru mu yanlış mı demeden, bilincimiz kapalı şekilde yaşıyoruz. Üzerimizde tembellik, miskinlik, zoru görünce kaçan, gerçeklerden kaçan, duygusuz insan haline gelmiş şekilde yaşıyoruz. Hiç muhakeme etmeden birşeyler yapmaya çalışıyoruz. Hep insanlardan bizim için yapmasını bekliyoruz. Hiç düşünmüyoruz niye yapmıyorum diye
Adsız dedi ki…
Ne güzel ve anlaşılır bir yazı, bazi yazılar, açaba ne demek istedi? Şimdi nereye bağlayacak konuyu? Ay çok karışık deriz ya, bu yazı ile anlamamız gerekenin
Ne güzel vermişsiniz.
Doğru yöne kosabilmek önemli
Sağolun
Q dedi ki…
Bazıları da var, şehrin öbür ucundan gelebiliyor 

Koşarak hem de... Ne için koştuğunu bilerek hem de... Hz. İbrahim’e su taşıyan karınca misali; kendini aşmış, cesaret
''Aman canım, ne olacak ki'' demeden, ''bana ne bütün bunlardan'' demeden geliyor. O da nefes nefese. Şehrin öbür ucundan gelen adam ile, bugünün insanının arasındaki fark nedir?
Hergun düşünülesi sözler...
Samet dedi ki…
Ne güzel bir yazdı olmuş , teşekkürler. Gerçekten koşarken ne için koştuğunu unutuyor insan. Durup düşünmek ve koştuğu yöne tekrar bakmak gerekiyor bu yol beni nereye çıkaracak diye.
Adsız dedi ki…
Hayatın kosusturmacasinda hep amacımız mutlu olmak ama sonucumuz mutluluk mu? 2 adım geri çekilerek olaylara geniş perspektiften bakmak lazım. ne yaptığımızı,neden yaptığımızı muhasebe etmek gerekmez mi? O gün gelip catmadan!
Aslı dedi ki…
İnsanlar koştururlar. Ama nereye?
Bazıları faydaya, bazıları zarara
Bazıları doğruya, bazıları yanlışa
Bazıları beyaza, bazıları siyaha
Her seçim bir vazgeçiştir…