BEN
ÇOCUK DEĞİLİM!
“Ben
çocuk değilim! Benim fikirlerime karışmayın!” diye düne kadar yakınan yavrum,
“Ben
yetişkin değilim! Bunu nereden bilebilirdim?” diye çıkıştı bugün.
Ergenlik
böyle bir şey işte. Ne çocuksun ne yetişkin Ne eskisi kadar hata yapabilirsin
ne de bir yetişkin kadar sorumluluk alabilirsin.
Duyguların da bu ikilem gibi medcezir halinde. Bir anda gülersin kısa bir süre
sonra ağlamaya başlarsın. Ergensin işte.
Hem oyun oynamak istersin hem de ayrı eve çıkmak. Annen başını okşasın istersin
ama hiç ilgiye ihtiyacın yokmuş gibi odana kapanırsın. Varoluşsal sancılarının
dinmediği, bir miktar da kafa karışıklığının olduğu bir dönem.
Kıyafetlerine
bile; “Garson boy” derler. Çocuk
reyonundan giyinemezsin, yetişkin kıyafetleri de büyük gelir. Erkeksen,
ayakkabını kadın numarasında bulursun. ‘38-39’ numara ayakkabı, ne çocuk bölümünde
vardır ne de erkek. Sanki aslında yokmuşsun gibi. Bazen bir sürü iş verirler, yaparsın.
Önemli bir şey konuşulurken de odadan çıkmanı isterler. Ne olduğunu
anlayamazsın. Neyi yapmak için büyük, neyi yapmak için küçük olduğunu sürekli irdelemen
gerekir.
Babanın
tıraş aletleriyle denemeler yaparsın
ya da annenin makyaj malzemelerini kullanırsın. Sonra bakarsın ki hiçbiri
olmamış aslında. Çünkü hala biraz çocuksundur. Hiç durmadan vücudun, duygu
durumun değişir, alışmaya çalışırsın. Seni tam olarak kimsenin anlamadığını
düşünürsün. Derin bir yalnızlık duygusunun içini kapladığı zamanlar olur. Hormonlar, istekler, sorumluluklar
hepsi iç içe girmiştir. Daha önce yaşamadığın onlarca şey bir aradadır. Karakterin
yavaş yavaş şekillenmeye başlar. Sürekli hatalar yaparsın. Bazen söylememen
gereken şeyleri söyler, ailenden uyarı alırsın. Bazen de gereksiz yere sessiz
kalır, başka bir problem çıkmasına
sebep olursun. Arkadaşlıkların olur. Bazılarını çok önemsersin. Bu da kimi
zaman depresyona girmene sebebiyet
verir. Bir meslek seçmen gerekir ama hiçbir fikrin yoktur.
Hayatı
algılamaya çalışırken başına
gelmeyen kalmaz. Arada kalmışlığın verdiği buhranla, içindeki isyan bayrakları
hafiften dalgalanmaya başlar. Ailene bağlı yaşamak zorunda olduğun için bu duyguları kontrol altına almak zorunda
kalırsın. Aksi halde bitmeyen sorunlar
hayatını çepeçevre sarmaya başlar.
Böyle
bakınca yalnızca acılarla dolu, sıkıntılı bir dönemmiş gibi gelir insana. Haksız
da sayılmaz, birçok zorluk bir aradadır. Bununla birlikte birçok ilk de bu
dönemlerde yaşanır. Zorluklarla beraber farklı bir tat vardır ve hepsi birlikte
unutulmaz anılar haline gelir. İlk bisiklete binme çabaları, ilk arkadaşlıklar,
talihsiz tüm ilk denemeler bu günlerde yaşanır. Acısıyla beraber anlaşılamayan keyfi
de olur. Hatırladıkça tebessüm edilen.
Çıraklık dönemi
böyledir işte. Ne yaparsan olmaz ve ne yapacağını şaşırırsın. Ergenlikte
hayatın çırağıdır insan. Hayatın içinde de
birçok konunun çırağı olur. Neye başlarsak başlayalım her başlangıçta bir
zorluk süreci vardır. Çoğumuzun pek hoşlanmadığı, bir an evvel kurtulmak
istediği bir evredir. Halbuki acı çekilmesinin sebebi, yaşadıklarına derin
anlamlar yükleyen kişinin kendisidir aslında. Baştan kabullendiğimizde ve
kendimize gülebilmeyi başardığımızda
çok da keyifli bir hale gelir. Hata yapma lüksümüzün olduğunu ve doğal sürecin
bu olduğunu anlamak gerekir. İşte o zaman bize acı gelen tüm anların başka bir
şekle büründüğünü fark edebiliriz. Çünkü aslında olaylar nötrdür ve tüm mesele
bakış açımızla ilgilidir.
İnsanın
öğrenme serüveni, o bir miktar acının içinde gizlidir. Ondan keyif almayı
öğrendiği an hayat başka pencereler açmaya başlar. Bir sonraki evreler, onun
için konforlu hale gelir. Öğrenme hızımız ve yaşam kalitemiz artar.
Karşılaştığımız problemleri çok da dert etmemeye başlarız. Çıraklık güzeldir
aslında. Başarıya giden yolda en önemli sırlardan biridir.
Deneyimsel Öğreti der ki; “Her işin başı zordur. Başarılı olmak isteyen
kişinin, başlangıçtaki zor süreci kabullenmesi gerekir.”
Peki,
yaşın kaç olursa olsun, şimdi sen hayatının hangi çıraklığına başlayabilirsin?
Deneyimsel
Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi
tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
“Kim Kimdir”,”
İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle
mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve
hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
"Hayatta
hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…"
Yahya Hamurcu
Yorumlar
İnsan yaşayacakları hakkında öngörü sahibi olsa, ne güzel yönetir...
çıraklıklarla gelişiyoruz. Anneyim ama otoritem yokmuş dedik hemen otorite olma yolunda çıraklık
başlatmamız gerekiyor. Hem çocuğumuzun ihtiyacı için hemde kendi mutluluğumuz için. Başı zor ama
sonu tatlımı talı bir yolculuk hali
Ergenlik, kişinin kendini tanımayla başlandığı bocalamalarla yanlışla iyiyle geçirdiği süreç.
Hayatımızın bazı alanları ergenlik sürecimiz gibi ; yeni bir işe koyulduğumuzda, ilk deneyimlerimizde, hayatımızda ilk kez yaşayacağımız şeylerde bu bocalamayı yaşarız aslında. Hem keyifli hem zor.
Çıraklık da hem çok keyifli hem de çok zor.
Nerden baktığımız önemli…
Ama bakış açın güzelse o süreç bittiğinde aradan ne kadar zaman geçerse geçsin anlattığında yüzünde o tebessüm oluşuyorsa hala o keyfi hissetmişsen zorluğa göğüs germişsin demektir…
“Her işin başı zordur. Başarılı olmak isteyen kişinin, başlangıçtaki zor süreci kabullenmesi gerekir.”
Hayırlı başlangıçlar yapmak dileğiyle..