EL ÖVÜNMEZ ENDAZE ÖVÜNÜR
-
“Kızıım kapıyı aaç, ellerim yemektee!”
Meryem koşarak kapıyı açtı. gelen teyzesiydi. Birlikte mutfağa doğru ilerlediler. Büşra ablasını görünce:
-
“Oo kolay gelsin, akşama dolma mı var?”
-
Evet, dolma yapıyordum. Kusura bakma, kapıyı
açamadım.
-
Estağfurullah… Sorun değil ablacığım, emeğine
sağlık. Kimse senin gibi lezzetli yapamıyor bu yemeği. Hele o patlıcanları
nasıl ince oyarsın, içli köftelerin gibi.
-
Ay, teşekkür ederim!.. Ben de bir şeyler yapmaya
çalışıyorum işte.
Hayat Ellerimizin
İçindeymiş Oysa!
Hatice Hanım çok becerikli bir hanımdı. Suyu kaynatsa
aş olurdu. Yaptığı yenilesi, diktiği giyilesi bir hatundu. Gaziantep’in bütün
yöresel yemeklerini bir sanat gibi işlerdi mutfağında. Ellerindeki mahareti
bilen kardeşi söze şöyle devam etti:
-
Ablacım, biliyor musun geçen gün ne okudum? İnsanoğlunu
diğer canlılardan ayıran en önemli özelliklerinden biri neymiş?
-
Neymiş?
-
Elleri! Yani ellerini kullanarak alet
üretebilmesi ve bu aletleri kullanabilmesi. İnsanı diğer canlılardan üstün yapan şeymiş.
-
Aa, ne güzel bir bilgi! Hakikaten ellerimiz
sayesinde yemek yapıyoruz, alet kullanıyoruz, temizlik yapıyoruz, bitki
yetiştiriyoruz, dağlara tırmanıyoruz. Üretiyoruz da, tüketiyoruz da…
Meryem sohbete katılarak:
-
Uçurtma uçuruyoruz, pamuk şekeri tutuyoruz,
evcilik oynuyoruz. Ellerimiz ne çok işe yarıyormuş meğer!
Ya
Kuş Olsaydık?
-
Hep kuşlar gibi özgür olup uçmayı hayal eder
insan. Ya kuşlar gibi kanatlarımız olsaydı da ellerimiz olmasaydı? Yemek yemek
için sürekli yere eğilip kalkmak zorunda kalsaydık?
Meryem kıkır kıkır gülerek:
- Aa, hiç böyle düşünmemiştim! Öyleyse insan
olmak en güzeli… Kaşık, çatal kullanamasaydık nasıl yemek yiyecektik?
-
Rahmetli annem boşuna demezdi: “El övünmez
endaze (alet) övünür.” İnsanın mahareti, bilgilerini yaşam alanında kullanmasında
gizli.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der
ki; “İnsanoğlu bu hayatta öğrenebilmesiyle diğer canlılardan ayrılır."
Kuş gibi uçamaz. Ama onu modelleyerek
kuşlardan daha hızlı uçabilecek uçaklar üretir. Balık gibi denizin içinde
yüzemez. Ama deniz altılar üretebilir. Tüm bunlar için ellerine ihtiyaç duyar.
Ne denli ihtiyaç gördüğünü düşünmediği ellerine...
İnsan, sahip olduğunu zannettiği her imkânı normalleştirmeye eğilimli bir canlı. Zaten güneş doğmak zorunda, zaten nefes aldığı hava olmak zorunda, zaten içtiği su akmak zorundaymış gibi bakar hayata. Beklentileri bitmediği gibi nankörleşme hızı da çok yüksektir. Basit görünen imkânlarla aslında ne imkânlar doğurabilmiştir kendisine. Sadece elleriyle ne mucitlikler yapmış, ne icatların çıkmasına vesile olmuştur. Basit düşünüp basit yaşadıkça insan farkına varır imkânlarının ve onları nasıl değerlendirmesi gerektiğinin…
Tırnakları uzayıp parmakları uzamayan
insan, düşünse keşke!
Hatice Hanım, dolmaları bitirmiş ve güzel bir keyif kahvesi pişirmeye
başlamıştı bile. Bir yandan da “Eller, eller eller…” şarkısını söylüyordu. Aah
ah! Vakti zamanında ne çok söylerdik bu şarkıyı. El sallayıp sevdiklerimizi
yolcular, mendil sallayıp eğlenirdik. Ellerimiz ne çok şey ifade ediyormuş
meğer…
Meryem yeni bir şey bulmuş gibi söze atladı:
-
Anne! Ellerimiz olmasaydı nasıl yazı yazardık? Tam
da yeni okuma yazma öğrenmişken. ‘’Canım ellerim!‘’ diye sevinmeye başladı.
-
Evet! Bir de elimizde parmaklarımız, parmak
üstlerinde tüylerimiz var. Bu tüyler uzamıyor ama saçlarımız uzuyor. İlginç
değil mi? Ellerimizin üzerindeki tüylerin de sürekli uzadığını düşünsene! Nasıl
köfte yoğururduk?
Büşra bir anda gülmeye başladı:
-
Hahaha! Ne komiksin ablacığım! Konu köfte olunca
akan sular durmalı! Tırnaklarımız uzuyor; vücudumuzdaki toksinleri, atıkları bu
şekilde atıyoruz. Ya parmaklarımız da uzuyor olsaydı? Ayrıca her bir parmağın kendi
için üç ayrı boğumu var. Böylece eklemler sayesinde rahat rahat hareket
edebiliyor, parmaklarımızı eğip bükebiliyoruz.
-
Hakikaten el deyip geçiyoruz, ne kıymetli
organlarmış meğer!
Öyleyse ben de getirdiğim çiçekleri
ellerimle sana vermek isterim. Tıpkı senin ellerinle yapıp bize sunduğun leziz
yemeklerin gibi.
Meryem de altta kalmak istemedi ve:
-
Annecim, ben de senin ellerinden öperim… dedi.
Deneyimsel
Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi
tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
“Kim Kimdir”,”
İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle
mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve
hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
"Hayatta
hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…"
Yahya Hamurcu
Yorumlar
Her verilen imkana bilinç verip şükrümüzü attırmak dileği ile…
Kaleminize sağlık…
Algalamak isteyene parmak şahit el şahit, ispat her yerde yeterki irdele yeterki ders al ...
Allah her şeyi bir düzende ve ölçüde yaratmıştır. Hem güzellik hem de fayda katmıştır . Çok şükür algılayıp fark edip şükür edene !