UYUM
Uyum ne güzel bir sözcük, ne sorunsuz ve ne dingin… Ne sakinleştirici, ne çok sorunun çözümü, ne çok kapının kilidi… Uyum, uymak yani, bir şeyin bir şeyle benzemesi ve birbirine benzemeyenlerin de birbiriyle olan ahengi. Tıpkı yapbozun girinti ve çıkıntılı parçalarının birbirini bulup iç içe geçmesi, uyumlanması gibi… Kafasında bu düşüncelerle yürüyordu Nazlı.
Uzun zamandır görmediği arkadaşıyla buluşacaktı, pek sevinçliydi. Nazlı Hülya’nın ilkokuldan beri arkadaşıydı. Onca zamana inat, hiç kopmamıştı arkadaşlıkları. Her fırsatta ya telefonla ya da yüz yüze görüşmüşlerdi. Yine ara tatilde Nazlı Ankara’ya gelince hemen Hülyayı aramış ve buluşma ayarlamışlardı. Bu sefer eşi de Nazlı’nın yanındaydı, selam verip ayrılacaktı yanlarından…
“Birbirinize ne kadar yakışıyorsunuz.” dedi Hülya, Nazlı ve eşi, gene onun iltifatlarından nasiplerini aldılar. Ama Nazlı bu ve benzer sözleri daha önceden de duymuştu. İlk görenlerin de, tanıdıkça yorum yapanların da ortak söylediği söz buydu, "Ne kadar uyumlusunuz... " Uyumlu olmak bir birliktelikte tabi ki önemli, uyumsuz olup bir arada olabilen bir şey var mı diye düşündü. Birden kışlık için hazırladığı konserve geldi aklına; domatesin biber ile uyumu… Domates dese biri, akla hemen biber gelir. Ya da peynir denildiğinde hemen ekmeğin kokusunu alır insan. Ya da misafire yemek yaparken hep uyumlu olanları bir araya getirmeye çalışmak. Dolmanın yanında yoğurt olur mesela… Kuru fasulye denilince yanına yakışan pirinç pilavı değil midir?
Doğaya, insana, hayvana, bitkiye baktığında gördüğü şey hep aynıydı. Bir arada olabilen yaşayabilenler hep uyumlu olanlardı. Balık suda uyumluydu ama kedi değildi. Bir şeyin iyi ya da kötü olması değil, uyumlu olması söz konusu idi. Kuşlar neden göç ediyor ki? Sonbaharda da kalsalar ya aynı yerde... Ama bu mümkün değil. Çünkü hayatını sürdürebilmesi için yaşadığı yerin iklimi uygun olmalı…
Bulut rüzgâra uyumluydu, estiğinde onu önüne katıp götürdüğünde “Yok ben şuradan şuraya gitmem, bırakamam buraları.” demiyordu. Ya da bir ağaç rüzgâra karşı direnmiyor ne tarafa eserse ayak uydurup o tarafa eğiliyordu ki kırılmasın…
Dansta bile bu geçerliydi. Çiftler aynı yöne, aynı zamanda hareket etmeliydi ki dans olabilsin… Şirkette çalışan biri de ancak oraya adapte olduğunda verimli oluyordu. Grup çalışmalarında çıkıntılık yapıp uyumsuz olan grubu hep geri düşürüyordu. Spor takımlarında da aynı şey geçerli diye düşündü... Hep duyardı haberler de "Yeni transfer edilen oyuncu, takıma hemen uyum sağladı." diye.
Çocuklar da öyle değil mi? Okula, arkadaşına, öğretmenine uyum sağlayan çocuk okulda performansını yükseltebiliyor. Öğrenmesi gelişmesi ilerlemesi buna bağlı olabiliyor.
Düğününden önce anneannesinin söyledikleri geldi aklına... "İki kişi bir araya gelip bir aile olacaksınız. Ancak birbirinize uyum sağladığınızda, birbirinize yakışabilirsiniz.” demişti...
Birine yakışmak, yakıştırılmak için uyumlu olmak gerekiyordu yani. Evliliğin iyi gitmesi bununla ilgili olabilir miydi? Bireysel farklılıkları bir kenara bırakıp birbirlerine ayak uydurmaya çalışmışlardı.
Eşi de kendisi gibi düşündüğü için zorluk yaşamamıştı. İki kişi bir araya gelir ve bir yuva kurar. Birleşen olabilmesi için de uyum gerekir. Tıpkı hamur olması için su ile unun bir araya gelip karışması gibi…
Bir yerde var olabilmek için, ya bulunduğu yere uyum sağlamak ya da uyumlu ortamda bulunmak gerekir. Yazık ki uyumlanmayan hiçbir şey varlığını orada devam ettiremez. Ama uyum sağlamaktan da daha önemli olan nerde ve neyle uyum sağladığındır. Evet, uyum sağlamak gerek ama bununla bitmiyor ki iş. Asıl neye uyumlandığın önemli? O zaman insanın uyumlanırken soracağı, “Neye yaklaşıp neyden uzaklaşmalı? Neyle uyum sağlayıp neyden uyumlanmamalı?” Mesele şu ki: Yaşamını daha iyi ve daha kaliteli hale getirmek isteyen insanın faydalı olana yaklaşıp uyumlanması ve zıttında zararlı olandan uzaklaşıp, onunla da uyumlanmaması gerekir. Hayat ancak buna dikkat edildiğinde daha kaliteli ve daha yaşanılası olur.
O zaman başarının, mutluluğun, huzurun başı doğru ve güzelle yani iyi olanla uyumsa; peki biz ne kadar da uyumluyuz çevremize, mahallemize, eşimize, ailemize, bize iyi gelen her şeye?
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
“Kim Kimdir”,” İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
"Hayatta hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…"
Yahya Hamurcu
Yorumlar
Neye uyumluyum?
Çok güzel anlatılmış,kaleminize sağlık,
Teşekkürler
HY
Ne güzel anlatmışsınız… ☺️
Ne güzel anlatılşmış
kaleminize sağlık...
İyiye uyumlananlardan olmak ümidiyle
Ne güzel ifadeler elinize sağlık 🌸