Bir Yaprak, Bir Davet

Nedenlerimiz...

Yıllanmış ağaçların arasından geçerken, dalından ayrılma vakti gelmiş yaprak döne döne ayağının önüne düştü. Okulun bahçesi sonbahar mevsimini anlatan kartpostal gibiydi. Büyük ağaçlar arasında ince bir yol, yerde halı gibi serili sarı ve yeşil yapraklar, yolun bittiği yerde ihtişamlı taş bir bina… Bahçe o kadar sessizdi ki yaprakların üstünde yürürken çıkan hışırtı sesi sanki tüm bahçeye yayılıyordu. Günün ilk ışıklarında yağan yağmurun kokusu bu manzarayla birleşince ayrı bir tat oluyordu.

Eskiden olsa ne keyif verirdi bu manzara. Oysa şimdilerde keyfi kaçmıştı. Umduğu ile bulduğu arasında fark olduğundan hayal kırıklığı yaşıyordu. Bu bölüme ne hayaller ile girmişti.  Son 2 yıldır test kitaplarını devirirken yaşadığı can sıkıntısını, yolunun buraya çıkması ümidi ile bastırıyordu. Nihayet olmuştu, yolu istediği yere çıkmıştı. Ancak çözüm zannettiği şey şu an büyük bir problem olarak karşısındaydı. Dünün çözümleri bugünün problemleri oluvermişti…

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Fayda vermek, fayda görmek için çıktığı bu yolda içini sanki zarar ediyor hissi kaplamıştı. İçeriğini çok da anlamadan girdiğini fark ettiği bölümde karşısına çıkan şeyler hiç de zannettiği gibi değildi. Ezber yapmak zorunda kaldığı Latince isimlerle dolu kitaplar bir anda kâbusu gibi olmuştu. Olmuyordu işte! Bir cümleyi ezberlemek için defalarca defalarca yazması gerekiyordu. Hele bir de anlamadığı bir dil olunca film iyice kopmuştu.

Annesine dün akşam 2. kez aynı soruyu sordu “Anne geleyim mi?” 

Bırakıp geldiği annesini, babasını çok da özlerken, anlam veremediği şeyler ile uğraşmak daha ağır geliyordu. Şimdiye kadar yaralarına merhem olmuş annesi bu ciddi soruyu ciddiye almadan 2. kez geçiştirdi. “Gel gel, ben ip almaya gideyim beraber örgü öreriz”. “Aman anne ya” diyebildi. Kimseye anlatamadığı meselesiyle tekrar yoluna devam etti.

Ağaçların ve yaprakların kapladığı o bahçede yürürken annesinin sözünü hatırladı. Örgü örmek fena fikir de değildi. İstemediği bir şeyi zorla yapmaktan iyiydi. Ancak bu kadar emek harcadı, vazgeçmek de bir anda olmuyordu. Fena bir çatışma içindeydi, bir taraftan ümidi de hep vardı. Şu an göremediği, varlığından emin olduğu bir çözüm vardı. Zorluğun yanında gelecek kolaylığı beklemeye başladı.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Bir anda sanki başka bir evrenin içine düşmüş, farklı bir boyuta geçmişti. Gördüğü manzara karşısında adeta şok olmuştu. Hayranlık verici o gizli evrenin içinde neler vardı öyle! Çeşit çeşit yapılar, şekil şekil, renk renk… ne harika bir dizilimdi. Sanki uzay mekiğinde yıldızların arasında geziyor gibiydi. Yerde çok basit duran, bazen üstüne basıp geçtiği yaprağın içinde bir evren gizliydi. Görüntüyü biraz daha büyüttü, biraz daha büyüttü. Küp küp sıralanmış o harika dizilimin içinde sıvı deposu vardı. 7-8 tane yan yana, ağaç tomruğu gibi silindirlerde de başka bir sıvı depolanmıştı. Kim bilir hangi şifa için paketlenmişti. Hareket ettirdikçe yaprağı, yeni gördüğü şeyler hayranlığını arttırdı. Bitmesini istemediği bir filmi izler gibi bir histi.

3 yaprağın 3’ünü de incelemelere doyamadı. İşini bitirip raporu yazarken yüz mimiklerinde uzun zamandır olmadığı kadar bir rahatlama vardı. O küçük evrenler şefkatli bir el gibi içindeki sıkıntıları hafifletmişti.

‘Hayata tek dereceden bakmak hem zor hem de ne kadar sıkıcıymış meğer!’ diye düşündü. Yeni bir bakış açısı kazanmak düşüncelerini tazelemişti. O günden sonra annesine bir daha o soruyu sormadı. Çünkü artık devam etmesi için bir nedeni vardı. İnsan da ‘nedenleri’ kadar dayanıklı değil miydi hayatta? Nedeni az olanın dayanıklılığı da az olmuyor muydu? Hayatta, burnunun ucunda olan göremediği ama var olan nice çözümler saklıydı. Yaprağın içindeki manzara çok şey öğretmişti ona. Oralarda gizlenmiş nice şifalar saklıydı… Artık devam etmek için bir motivasyonu vardı.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

İnsan kavrayamadığı şeye nasıl sabredebilirdi?

Bu hayatta Anlayabildiğimiz kadar sabrederiz. Bir öğrenci sınav sürecinin ne olduğunu anladıysa gelen hazla dolu tekliflere sabredebilir. Bir anne adayı doğumun ne olduğunu ne kadar anladıysa sabrı o kadar artar. Bir eş evliliğin ne olduğunu anlayabildiğinde kapıyı kolay çarpıp gitmez. Anlayamadığımız her şey bir gerginlik verir. 

Anlamadığı bir şeyi anlayıp, fark etmenin motivasyonuyla okul bitti.

Artık hayatında yeni sayfalar açma zamanı gelmişti.

Yeni iş, yeni öyküler, yeni aile ortamı derken çoğu şey bir anda değişmeye başladı.

Kendini yine bir bilinmezliğin içinde hissetmeye başladı. Yeni tanıdığı insanlar aşina olduğu kişilere hiç benzemiyordu. Babası çok dakik, prosedür, az gülen, az konuşan bir adamdı. Eşi tam zıddında hareketli, herkesle muhabbet eden, esprili biriydi. Olumlu taraflarını çok sevmişti. Ancak aşina olmadığı halleri gördükçe de sabretmekte zorlanıyordu. ‘İnsan ekmek almayı unutur, aramayı unutur, hadi anladım da çocuğu markette nasıl unutur!’ diye bir türlü anlam veremiyordu.

İnsan tanımadığı kişiye nasıl sabredebilirdi?

Tanımayınca kendinden farklı olanı, sanki ona karşı gibi zannetmez mi?

Kendi çok hareketli, karşıdaki çok durağan olduğunda sanki onun inadına yapıyor diye düşünmez mi?

O konuşmak isteyip, karşıdaki susup yere bakarken sanki onu umursamıyor zannetmez mi?

Hayattaki en büyük yanılgı insanlardan kendine benzer tepki beklemek, aşina olmadığı davranışları görünce tehdit olarak algılamak. Anlayamayınca sabretmek zor.

Oysa tanıyınca çok şey değişir…

Bahçeden senelerdir yabani ot diye söküp attığı otun, sarı kantaron olduğunu ve herkesin bile isteye onu yetiştirdiğini anlayınca artık çöpe atmamak gibi…

İnsan etrafındakileri tanımayınca, iyi gelecek nice şifaları olduğunu anlayamayınca; ona hayatından söküp attığı sarı kantaron gibi davranabilir. Ama anlayınca? Çok şey değişir…

Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.

“Kim Kimdir”,” İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir. 

"Hayatta hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…"

Yahya Hamurcu


Yorumlar

Ferfeh dedi ki…
Sarı kantaron örneği ne tatlı olmuş elinize sağlık 🥰
GNS dedi ki…
AMA NE GÜZEL, NE İHTİYAÇ GİDEREN BİR YAZI OLMUŞ...

KAVRAYAMADIĞIMIZ , SABREDEMEDİĞİMİZ HAYATLARDAN DA ÖZÜR DİLERİZ..

ELLERİNİZE SAĞLIK.
Adsız dedi ki…
Elinize kaleminize yüreğinize sağlık. Çok güzel bir yazı olmuş.
Betül dedi ki…
Anlamak neleri değiştirir...
Anlamamız gerekenleri anlaşılır kılıp ne güzel anlamışsınız.
Yüreğinize sağlık 🥰
Beyza dedi ki…
Bazen önümüze düşen bir yaprak konuşmaz ama çok şeyler anlatır..
Adsız dedi ki…
Her şey bir tarafa önce kendini anlamak ne kadar önemli. Neyi severim, neye katlanamam? Yaşamadan bilemezse okulunu da evini de terkedebilir.
tarçınlıcevizli dedi ki…
Gerçekten de anlık sahte çözümler, bugünün problemi oluyor. Marifetlenmek lazım
Adsız dedi ki…
Huzur veren bir yazı olmuş tebrikler
Adsız dedi ki…
Elinize sağlık, teşekkürler