İyice Dedeme Benzedim

Hangi Bedel Boşa Gitmiş Ki...

Günün birinde kendimi dedem gibi hissedeceğimi söyleseler, inanmazdım. Ama bu yılki halim bu. Neredeyse 50 yaşındayım ve gördüklerime sürekli şaşırır haldeyim. Sanırım bir miktar arada kalmışız. Kalmışız derken çoğul konuştum, bizim kuşaktan bahsediyorum. ben ve benim gibilerden bahsediyorum. Öyle ya bu dünyada olup biteni ya da olmayıp bitmeyeni bir tek ben görüyor olamam herhalde değil mi?

Hakikaten dedeme benzetiyorum kendimi. Şaşırıyorum mesela bazı şeylere. Bazı şeyler de beni güldürüyor. Gördüğümüz şaşırdığımız şeyler farklı olsa da tepkilerimizi benzetiyorum. Hayatında ilk kez vatkalı bluz giymiş bir kadın gördüğünde çok şaşırmış ve gülmüştü. İnsanların giyim tarzlarının bu derece değişmesi ve bunun göz açıp kapama hızında olması onu hayrete düşürmüştü. Oysa Ankara’da öğretmen, İstanbul’da da subay olarak görev yapmış yine de bir şeylerin nasıl bu kadar hızla değiştiğini anlayamamıştı. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

İnsanın farklı dönemleri, farklı yaşları vardır. 

Hayatın içerisinde kendi telaşlarına kapılıp gittiği yaşlar. İş, ev, çocuk, eş, anne baba, kardeş, patron, müşteri her neyse kişilerin meşguliyetini oluşturan faktörler vardır. Yaşamın ortalarında bir yerde, insan başını onların oluşturduğu yoğunluğa gömer. Çevresinde kendisine benzeyenlerden bir mahalle kurar. Sonra yavaş yavaş, her yoğunluk bir emekliliğe döner.  Çocuklar büyür, anne babalıktan emekli olunur, işyerinde yıllar geçer emekli olunur, eşlerin beklentisi azalır emekli olunuyor. Bir şeyler aslında bizim için azalıyor. Azaldığını başımızı kaldırıp dünyaya baktığımızda aklımıza geliyor.
Mahallenin dışına çıkınca çok şeyin değiştiğini görüyoruz. Ekonomik algılar değişmiş, sosyal algılar değişmiş. Üç tanecik şey biliyorduk onlar da gitmiş yerine başka şeyler gelmiş.
İşte dedem de o zaman fark etti. Ekonomi değişti, emekli maaşları değişti, gençlerin kılık kıyafetleri değişti. Ve bu değişim onu yüksek bir şaşkınlıkla gülümsetti.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Ben de o derece olmasa bile bu evreye girmiş durumdayım. O derece dememin sebebi, bizim dönemimizde sosyal medya olması. Yani hayatı belli mekanlarda yaşamıyoruz. Tüm mekanlara yayılmış durumdayız. O yüzden biraz daha kısıtlı hayrete düşmelerim.

Kılık kıyafet falan değil de, bazı sosyal davranışlar beni daha çok etkiliyor. Mesela pandemi sonrası, işe giderken toplu taşıma kullanıyorum. Metro, otobüs, minibüs hepsini kullanıyorum. Yaşlıya, hamileye, kadına yer vermek bir kültürdü ve önemliydi benim gençliğimde. Ama şu anda bu kültür çok az yaşatılıyor. İşin bu kısmına takılmıyorum. Beni şaşırtan şey başka.

Toplu taşıma kullanırken, kişi ineceği durağa yaklaştığında kapıya doğru yönelme kültürü vardı. Bu da kalmamış şu anda. Eskiden ineceğimiz durağa yaklaşınca, yaşımız kaç olursa olsun oturduğumuz koltuğu bırakırdık, yaslandığımız demiri bırakırdık, her birini bir başkasına devreder biz kapıya yönelirdik. Ve artık bir başkasının bizim yaşadığımız konforu yaşamasını isterdik. Rahatımızı bozardık yani.

Oysa şimdi ne kadar da farklı. 

İnsanlar ineceği durağa gelip kapı açılmadan yerinden kalkmıyor. Kimse rahatını bozmak istemiyor. Herkes bulunduğu yeri kendisine ait zannediyor. Ama beni en çok düşündüren, neden bir başkası kendisi kadar rahat etsin istemiyor? Kendi rahatını bozup da bir başkası rahat etsin diye düşünmüyor. Ve en kötüsü bunu görmek bile istemiyor.

Bir otobüse ki koltuğu paylaşmak, biraz da başkası otursun deyip de o tatlı huzuru yaşamayı dilemek nerede kaldı? Kendisine ait olmayan bir şeyden bahsediyorum. Yaslandığı pencereyi, tutunduğu demiri bile bir başkası ile paylaşmıyor. Peki bu insanlar neyi paylaşıyor?

İnsanları seyretme gibi bir karakter gelişti bende. Sabah ve akşam seyrediyorum. Yok değil, tabi ki var. Çok azı da olsa çevresindekileri düşünenler var.  Bazıları boş koltuğu ikram edecek yaşlı ya da kadın arıyor. Bazılarının gözleri hep ihtiyaç sahibini arıyor. Onları görünce de gülümsüyorum içimden. Ve hakikaten seviniyorum kalbimden.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Peki diyorum kendime, ben ne yapmalıyım? Sonuna kadar aktarmalıyım. Doğru bildiğimi değil, hakikaten doğru olanı aktarmalıyım. Kimse bana bakmasa da o otobüste, yaptıklarımı gören var. Kimse izlemese de bir seyreden var. Ve ben tanıyorum hayatı, ben burada uğraştıkça bir karşılığı var. Hangi bedel boşa gitmiş ki bu gitsin...

Kalk diyorum kendime, ineceğin duraktan önce kalk. Sana dinlen diye bir süreliğine ikram edilen koltuğu başkasına devret. Tutunduğun demiri bırak biraz da başkaları tutsun. Tebessümle yap, teşekkürle yap. Seni oraya getiren şoföre hayır dile. 

Kimse örnek almasa ne olur?

Sen insanlara örnek olmak için çabala.

Gönlün huzurla dolsun...

İnsanlarla mücadele etme...

Senin Tüm derdin iyilik insanların azı arasında olmak olsun…

Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.

“Kim Kimdir”,” İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir. 

"Hayatta hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…"

Yahya Hamurcu



Yorumlar

Adsız dedi ki…
Hangi bedel insanın lehine olmamış ki? Hayatın içinden cevabı bulunamayan çok güzel bir konuya deginmişsiniz. Emeğinize sağlık.
Aysel Kaya dedi ki…
Çok güzell bir yazı elinize saglık yüreğinize saglık kaleminize saglık ❤️
Dilber Çakır dedi ki…
Gerçekten çok güzel bir yazı kaleminize sağlık
D.K. dedi ki…
Hakikaten.... Hangi bedel boşa gitmiş ki?
Adsız dedi ki…
"Doğru bildiğimi değil, hakikaten doğru olanı aktarmalıyım." Böyle bir dönemde bunu yapabilmek zor:(
O yüzden herkes DTÖ seminerlerini almalı:)
Elinize sağlık
Adsız dedi ki…
HY
insanın kendinden başkasını düşünebilmesi ne kadar da güzel,
çok güzel anlatmışsınız, kaleminize sağlık
teşekkürler
Duygu dedi ki…
Her çabanın mutlaka karşılığının alınacağını bilmek insanı çok rahatlatıyor
Yaren dedi ki…
Başkasının lehine olabilmek...
Kıymetli olan şeyler artık ne kadar da zor...
Adsız dedi ki…
Kimse görmese ne olur? Kimse örnek almasa ne olur?
İnsanları mutlu et ve geç... Hayat bunun karşılığını elbet verecek...
Beril dedi ki…
Bir nevi tarafını belli etmek...elinize sağlık.
Adsız dedi ki…
Çok güzel bir yazı kaleminize sağlık 🌷
Zerrin dedi ki…
'Sen insanlara örnek olmak için çabala"
:)
Emel dedi ki…
İnsanı hassasiyetleri kaybetmemek asıl mesele ve çocuklarımıza da bunu bırakabilmek...