Hangi Bedel Boşa Gitmiş Ki...
Günün birinde kendimi dedem gibi hissedeceğimi söyleseler, inanmazdım. Ama bu yılki halim bu. Neredeyse 50 yaşındayım ve gördüklerime sürekli şaşırır haldeyim. Sanırım bir miktar arada kalmışız. Kalmışız derken çoğul konuştum, bizim kuşaktan bahsediyorum. ben ve benim gibilerden bahsediyorum. Öyle ya bu dünyada olup biteni ya da olmayıp bitmeyeni bir tek ben görüyor olamam herhalde değil mi?
Hakikaten dedeme benzetiyorum kendimi. Şaşırıyorum mesela bazı şeylere. Bazı şeyler de beni güldürüyor. Gördüğümüz şaşırdığımız şeyler farklı olsa da tepkilerimizi benzetiyorum. Hayatında ilk kez vatkalı bluz giymiş bir kadın gördüğünde çok şaşırmış ve gülmüştü. İnsanların giyim tarzlarının bu derece değişmesi ve bunun göz açıp kapama hızında olması onu hayrete düşürmüştü. Oysa Ankara’da öğretmen, İstanbul’da da subay olarak görev yapmış yine de bir şeylerin nasıl bu kadar hızla değiştiğini anlayamamıştı.
İnsanın farklı dönemleri, farklı yaşları vardır.
Ben de o derece olmasa bile bu evreye girmiş durumdayım. O derece dememin sebebi, bizim dönemimizde sosyal medya olması. Yani hayatı belli mekanlarda yaşamıyoruz. Tüm mekanlara yayılmış durumdayız. O yüzden biraz daha kısıtlı hayrete düşmelerim.
Kılık kıyafet falan değil de, bazı sosyal davranışlar beni daha çok etkiliyor. Mesela pandemi sonrası, işe giderken toplu taşıma kullanıyorum. Metro, otobüs, minibüs hepsini kullanıyorum. Yaşlıya, hamileye, kadına yer vermek bir kültürdü ve önemliydi benim gençliğimde. Ama şu anda bu kültür çok az yaşatılıyor. İşin bu kısmına takılmıyorum. Beni şaşırtan şey başka.
Toplu taşıma kullanırken, kişi ineceği durağa yaklaştığında kapıya doğru yönelme kültürü vardı. Bu da kalmamış şu anda. Eskiden ineceğimiz durağa yaklaşınca, yaşımız kaç olursa olsun oturduğumuz koltuğu bırakırdık, yaslandığımız demiri bırakırdık, her birini bir başkasına devreder biz kapıya yönelirdik. Ve artık bir başkasının bizim yaşadığımız konforu yaşamasını isterdik. Rahatımızı bozardık yani.
Peki diyorum kendime, ben ne yapmalıyım? Sonuna kadar aktarmalıyım. Doğru bildiğimi değil, hakikaten doğru olanı aktarmalıyım. Kimse bana bakmasa da o otobüste, yaptıklarımı gören var. Kimse izlemese de bir seyreden var. Ve ben tanıyorum hayatı, ben burada uğraştıkça bir karşılığı var. Hangi bedel boşa gitmiş ki bu gitsin...
Kalk diyorum kendime, ineceğin duraktan önce kalk. Sana dinlen diye bir süreliğine ikram edilen koltuğu başkasına devret. Tutunduğun demiri bırak biraz da başkaları tutsun. Tebessümle yap, teşekkürle yap. Seni oraya getiren şoföre hayır dile.
Kimse örnek almasa ne olur?
Sen insanlara örnek olmak için çabala.
Gönlün huzurla dolsun...
İnsanlarla mücadele etme...
Senin Tüm derdin iyilik insanların azı arasında olmak olsun…
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
“Kim Kimdir”,” İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
"Hayatta hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…"
Yahya Hamurcu
Yorumlar
O yüzden herkes DTÖ seminerlerini almalı:)
Elinize sağlık
insanın kendinden başkasını düşünebilmesi ne kadar da güzel,
çok güzel anlatmışsınız, kaleminize sağlık
teşekkürler
Kıymetli olan şeyler artık ne kadar da zor...
İnsanları mutlu et ve geç... Hayat bunun karşılığını elbet verecek...
:)