Kaçanı Kovalamak...
İnsan severek isteyerek birisini hayatına
sokar. O ne isterse yapmaya çalışır, gözünün içine bakar. "Acaba
yaptığımı sevdi mi, bakalım bunu beğenecek mi, bu fikrimi ona da anlatayım,
acaba o ne diyecek?" diye hareket eder. O sırada fark etmeye başlar ki
karşısındaki o kadar da onaylamaz onu. Destek vermez ona. En önemlisi gözünün
içine bakmaz, kendisinin onun gözüne baktığı gibi.
İnsan yine de pes etmez. Bu zamana kadar yaptıkları hissettikleri boşuna olamaz çünkü. Orada bir yerde kaynağı, yaptığı bunca şeyin ana sebebi var! Kimse göremez belki ama insan içinde bir yerlerde hisseder. Orada o kişiye ait gibi ama bir o kadar da insanın kendisine ait bir his. Emek sarf edilen, merak edilen. Tüm emeklere, meraklara değen bir şey var.
"O da görecek bunu, bunca his
boşuna olamaz. Neredeyse bu bağı, gözümle göreceğim. Bu basit bir
bağ değil.” der ve devam eder. Sormaya, aramaya, fikir danışmaya,
merak etmeye...
Başlar "Acaba ne der? Ne
düşünür?" demeye. Hep içeride bir ümit. "O da işin içinde, ben
yalnız değilim, bu tek taraflı bir şey değil. Bu bir bağ
sonuçta!" Bir bağdan bahsedeceksek eğer iki ucu olmalı diye
düşünür insan.
Sonra…
Bir de bakar ki o bağın
diğer tarafı başka yerlerde, başka algılarda, başka emekler verirken,
başkasının gözünün içine bakarken bulur onu. Meğer merak etme marifeti varmış,
meğer düşünebiliyormuş ince ince, meğer isteyince çok kibar anlayışlı
olabiliyormuş. O marifet onda varmış. Ama bu bağda
kullanamamış...
Neden?
Neden seven sevilmez?
Neden onu reddedene gider
insan?
Bilerek mi yapar bunu? Yoksa sonra
dönüp "ben çok çektim" demek havalı geldiğinden mi böyle yapar?
Peki ne zaman iyiliğe iyilikle karşılık verecek?
İyilikten anlayan olana kadar
reddedenin peşinden ne zamana kadar gidecek?
Denge
Bütün bu olanlar kaliteli bir ilişkide olur mu diye irdelemeli insan.
Ne kadar da normalleştirir oysa
olan biteni.
Neden bu duruma gelindi? Sonucu
anlayabilmesi için başa bakması gerek insanın.
Ve yeniden dengeye
nasıl gelinmeliydi insan?
Ama önce bilincini açıp normalleştirdiği yanlışlarını görebilmeliydi insan...
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
“Kim Kimdir”,” İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
"Hayatta hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…"
Yahya Hamurcu
Yorumlar
Kaleminize sağlık...