Uyutmayan Neydi?
“Kaygılarım
mıydı beni uyutmayan, korkularım mı?” Kaç gündür kaliteli uyku uyuyamıyordu
Selvi.
İçinde
bir huzursuzluk, kalbinde bir sıkışma…
Bir
muhasebeye girişti kendisiyle; uyutmayan neydi?
Stres,
üzüntü hangisiydi?
"Evimi
kaybedebilirim. Olsun vazgeçebilirim." dedi.
Arabamdan
da vazgeçerim.
İşim
mi? O da vazgeçilebilir. Onlar tamamdı
da “Ya eşime, çocuklarıma bir şey olursa? Evet biliyorum, her şey geçici, hepimiz
bir gün öleceğiz…” diye mırıldandı kendi kendine.
Sabah
okula veya gezmeye çıkarken de aynı risk vardı.
Peki bu risk yönetilemez miydi? Değiştirilemez miydi?
Peki
ya engelli kalırsa ne olacaktı?
Eli
olmazsa işini nasıl yapacaktı?
Ayağı
olmasa işe nasıl gidecekti?
Engelli olup yaşamını güzelce sürdüren yok muydu? Sporunu yapan, çocuğuna bakan, işini sürdüren?
Elbette Vardı...
"Allah’ın
takdiri" dediğimiz olayların içinde, bizim yapmamız gereken ama yapmadıklarımız
sebepli karşılaştığımız vakalar yok muydu?
Beyninde
bir şimşek gibi çaktı, o kendine çok acı veren soru.
Peki
ya ben ölürsem çocuklarıma kim bakacaktı?
Anneleri
olmadan karnını doyuramayan, uyuyamayan çocuklar büyütmüştü.
“Çok
pişmanım.” dedi ve sessizce yatağının bir kenarına oturdu.
Şimdi
yeni bir problemi vardı. Nasıl düzelecekti bu durum?
Tüm
gün bu soru ile baş başa kalmıştı Selvi.
Kitaplığın rafında duran kitabın kenarındaki yazı gözüne çarptı.
Büyük harflerle TESLİM
OL yazıyordu.
Gerçeğe
teslim olmadan çözemeyecekti hiçbir şeyi. Evet hatalıydı. “Ne yapayım
kıyamıyorum.” derken, çocuklara iyilik değil, kötülük yapmıştı. Verdiği
imkanlarla onları şımartmıştı. Onları hayatta marifetsiz, güçsüz bırakmıştı.
Bu
hayatta kimse “Ben kötü bir ebeveynim.” demeyi kendisine yakıştırmaz. İnsanın
kendisinde hata araması sarp yokuştur.
Çocuğumuzun
yaratıcısı bizler değiliz. Her zaman da yanında olamayız. Onu gerçekten yaratan,
koruyan, gözeten, bizden daha çok seven Rabbimiz var.
Çocuğumuzu
kendimize kul yapıp, bizsiz yapamaz, yaşayamaz hale getirirsek; işte o zaman
onu hayatta süngüsüz, güçsüz ve aciz bırakmış oluruz.
Ne
zaman ki, aradaki sahte tanrı ve kullarını çıkarabilirsek; işte o zaman uykularımız
kaçtığı yerden geri gelebilir.
Kimi
zaman patronun, kimi zaman işin, kimi zaman malın, paran, eşin, çocuğun, bazen
de kendin, nefsin…
İnsanoğlu
akıl ve idrak ile irdelediğinde; bu hayatta sadece gerçeğin hakim olduğunu fark
eder.
Verilenlere
sahip olunamadığını, bir süreliğine emaneten kendisinde olduğunu bilir.
Sadece
fark etmek, bilmek değil, kalbi ile de teslim olduğunda, samimi olduğunda gerçek
çözümler akla düşmeye başlar.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi; "Güçlü, marifetli, kendine yeten, özgüvenli bir çocuk nasıl yetiştirilir?" konusundaki ölçüleri Bedel, Beklenti konularında anlatır.
Herkes çocuk büyütür, ama yetiştirmek için gerçek stratejilere ihtiyaç vardır.
Peki
sen evladına iyi anne olmak için bir süreliğine kötü anne olmaya hazır mısın?
Cevap
“Evet” ise; Müjde! Uykun çoktan ayaklandı, geri dönmeye hazır şimdi.
Deneyimsel
Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi
tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
“Kim Kimdir”,”
İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle
mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve
hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
"Hayatta
hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…"
Yahya Hamurcu
Yorumlar
Ne tatlı anlatmışsınız
Ellerinize sağlık
Güzel bir kapanış sorusu olmuş:)
Bu yazı vesilesiyle evladımı nasıl daha iyi yetiştireceğim kaygısı yaşayan tüm annelerimize selamlar.
Cevap “evet” ise; Müjde! Uykun çoktan ayaklandı, geri dönmeye hazır şimdi.
Kaleminize sağlık…
Kaleminize sağlık 🌸
kaleminize sağlık
Güçlü, marifetli, kendine yeten, özgüvenli çocuklar yetiştirebilme dileğiyle…
Teşekkürler Sevgili Yazar, emeklerinize sağlık. 🌷