Herkes Acısını Yaşar,
Çocuk bile olsa, kendi tarzı, kendi stili ile.
Bazen kayıplarını
yok sayıyor gibi görünebilir, konuyu hiç açmıyordur.
Bazen de
sebepsiz bağırma ve ağlamalar.
Depremi
yaşayan veya televizyon, instagramda izleyip etkilenen çocuklarımızın, yeni
duygu, durumları ile eşleşmeli, onlara zaman vermeliyiz.
Çocukların bu gibi durumlarda tepkisellikleri fazla olur ama etkilenmeleri büyüklerinki gibi
olmaz.
Yanında
acısını beslemezsen yeni hayatına, yeni düzene alışması ve uyumlanması
beklenenden daha kolay olur. Çünkü çocuklar modelleyerek öğrenir. Seni izler,
sana bakar. Senin gibi yapar.
Çocuklarımızı yaşına göre hedefte ve bedelde tutmak, üretimlerini arttırmak, meşguliyet vermek gerekir. Bu şekilde onların iç dünyalarına dalıp, olumsuz duygulara
kapılmalarını engelleriz.
“Kayıp
ve acılı durumlarda büyüklerin tepkisellikleri az ama etkilenmeleri çok
olur” der Deneyimsel Tasarım Öğretisi.
Daha
sessiz, sükûnetlidir. Ama içten içe etkilenmesi daha fazla olup, acısını bir
ömre de taşıyabilir.
Oysa İnsan,
Üzülmeli, ağlamalı ama tekrar hayata devam etmeli. Yas da geçer, acı da… Bir gün arabada
giderken bir müzik çalar, biri bir espiri yapar, hiç gülmeyeceğim bir daha sanırken
yüzünde istemsiz bir gülümseme belirir. Yeter ki umutlu ol… Rabbin yanında
olsun, onun izniyle her acı geçer.
Bu
büyükler, hiç tepkisel olmayacak anlamına da gelmiyor. Acılı bir kişinin anlık
tepkiselliği, ani çıkışları yakın zaman ki kaybından, hassasiyetinden veya zafiyetlerinden
olabilir.
İnsan
tepkiselleştikce güç kaybeder.
Daha
anlayışlı, hoşgörülü, sabırlı olma
zamanlarındayız. Öğretmen öğrencisine, işveren çalışanının lehine olmalıdır.
Herkesin
elini taşının altına koyması gereken zamanlar…
Ancak fedakarlıkla
geçilebilecek sınavlar…
Anlamayı, idare etmeyi, alttan almayı sonuç olarak sabırlı olmayı öğrenmek zorunda
olduğumuz zamanlar…
Biraz
zaman alabilir. Dalgınlıktan yapılan hatalar, unutulan işler, sakarlıklar
yaşanacaktır.
Küçüklerde
ağlamalar, içine kapanmalar, bazen altına ıslatmalar, ani çıkışların dönemsel
normal olduğu unutulmamalıdır. Önemli olan yanında ona bakan ne tepki verecek?
Nasıl etkilenecek?
Her
vücut başka tepki verecek. Herkes farklı bir şeyle, yanında ki ile sınanacak.
Ama
hepsi geçecek... Her şey geçer...Acılar, hüzünler, ayrılıklar…
Sevinçler
de geçer, kıtlık gelir gider bolluk gelir o da geçer…
Bir
olaya bilinç açıklığı ile çok yönlü bakabildiğimizde adaletli bir algımız olur.
Düşünceler aktifleştikçe tepkisellikten kurtuluruz.
Olayı,
baskıyı, kaybı yaşayan; olayı uzaktan izleyenden daha sakin kalabildiği de
oluyor.
Evini, eşyasını,
birikimini kaybetmiş teyze diyor ki, ben çok zenginim evladım. Evlatlarım
yanımda, Rabbim yanımda... Başka ne isterim? Benden zengin kim olabilir ki?
Bir
giydiğini bir daha giymeyen genç kızımız diyor ki, üstümdeki bir kat elbise
yetiyormuş yaşamaya.
Fazlası fazlaymış zaten.
Allah,
kulunun lehinedir. Şimdi bize yeni bir saha, yeni sınavlar, ikram var.
Büyük sarp
yokuş sahası...
En çok
puanın olduğu yerler.
Sen de
yokken verebilecek misin? Moralin yok moral…
Paranı, sevgini, hoşgörünü, en çok da sabrını ve ilmini…
Sen o sarp yokuşun ne olduğunu
bilir misin?
Açlık gününde yakını olan bir
yetimi veya aç bir yoksulu doyurmaktır.
Yahut kıtlık gününde yemek
yedirmektir:
Yakınlığı olan bir yetime
Veya toza toprağa bulanmış
yoksula.
Sonra da, o sarp yokuşu geçerken,
îman edenlerden, birbirlerine sabrı tavsiye edenlerden olmaktır.
Deneyimsel
Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi
tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
“Kim Kimdir”,”
İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle
mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve
hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
"Hayatta
hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…"
Yahya Hamurcu
Yorumlar
Ne güzel yazmışsınız
Ellerinize sağlık
Kaleminize sağlık 🌸