Hayatımızın Anahtarları
Sabah yine birikmiş bulaşıklarla güne uyandı. Akşam çok geç yatmıştı. Hamileyken zorlandığında herkesin “Daha bunlar iyi günlerin.” dediğini hatırladı. O zaman söylenenlere anlam veremiyordu. Salona girdi, evi havalandırmak için camları açacaktı.
Yere düşmüş fıstık kabukları, tabağın içindeki elma çöpü ve kaymış koltuk örtüleri modunu biraz daha düşürdü. Birazdan oğlu uyanacaktı. Hangi işi yapsam hangisinden başlasam diye zihnindeki soruların ve bekleyen işlerin verdiği gerginlikle koltuğa oturdu. İçinden "Ne zaman bitecek bu süreç? Böyle hayat mı olur? Ben her gün evi temizleyip, yemek yapıp, çocukla ilgilenip, gömlek ütülemek zorunda mıyım?” dedi.
İki sene önce iyi bir işi, iyi bir geliri vardı. Ev işleriyle ilgili pek bir derdi yoktu. Ev o zaman da dağınıktı aslında ama çalışıyordu ya bahanesi vardı. Şimdi tüm gün evdeydi. Yine aynı hatta eskisinden daha dağınık bir ev vardı. Ama harekete geçip hızlanmak, bu sorunları çözmek yerine şikayet ediyordu.
Nergis
35 yaşındaydı. Son yıllarda gergin ve stresli biri olmuştu. Problemleri kabul
etmeyip sürekli şikayet ediyordu. İstediği sonuç olmayınca gerginliği daha çok
artar, sonuçlara teslim olamaz, olayları ve insanları kontrol etmek isterdi.
Eşi eve biraz geç gelecek olsa hemen şikayete başlardı. “Ben akşama kadar çocukla uğraşayım beyefendi eve geç gelsin sanki
sadece benim çocuğum.” Yakınlarına çok kolay küsmeye, karşılaştığı problemlerde başkalarını
suçlamaya meyli vardı. Bugünkü yaşadığı problemlerin ve mutsuzluğunun kaynağını
da evlilik ve çocuk zannediyordu.
"Neden hiçbir şey istediğim gibi olmuyor?” diyordu arkadaşı ile telefonda konuşurken.
"Sen nasıl bu kadar nasıl rahatsın bu kadar olay üzerine? O kadar emek vermene rağmen hayat sana beklediğinden daha farklı bir sonuç vermişken. O kadar iftiraya uğramışken...”
Arkadaşı
buna nasıl cevap vereceğini düşündü. Nasıl anlatsın? Anneannesinin söylediği o sözler gelmişti aklına: “Kızım sen doğru olanı yap ve sonuç için kendini yıpratma,
sabret. Her şey için Allah yeter. Arkanda kimin olduğunu biliyorsan kaybetme şansın
yok. Her şey
senin istediğin, beklediğin gibi gitmek zorunda değil ama bil ki her aldığın sonucun
sana hayrı var. Sen bilemezsin.”
Hayat
sonuçları değiştirmek için uğraştığında çok yorucu oluyordu. Nergis kendini son zamanlarda
huzursuz hissediyordu.
Huzur, eminlik hissi demektir. Oysa insan yapması gerekenleri yaptığında endişe etmiyorsa, sonucu her şeye hakim olana bırakıyorsa, kalbi rahatsa bu hayat çok huzurlu, konforlu oluyordu.
Gün her halükârda doğacak. Sen o güne güzel uyanmak için ne yaptın? Kaybettiğin zamanlar da olacak. Nasıl kaybettiğin önemli. Kaybedişinde hangi tepkileri verdin? Mesele bundan ibaretti sadece. Sonuca teslim olmak. Sana her şeyi verene teslim olmak….
Nergis’in aksine telefonda görüştüğü arkadaşı Meryem; sakin, tebessümlü, şükürlü biriydi. Bir sorunla karşılaştığında elinden geleni yapar, kontrolünde olmayan bir şey varsa da o konuda sakin kalmayı bilirdi. Meryem’in zalim davranışları çok olan bir patronu vardı. Patronu tarafından çok büyük bir haksızlığa uğramış ve bir sene önce işten atılmıştı. İş bulması da zorlaşmıştı. Herkes ona yıllarca okuduğu okul, çalıştığı emekler çöp oldu yazık diye bakıyordu. Telefonla arayıp halini hatrını sormaya bile çekiniyordu Nergis. O kesin çok mutsuzdur, ben ona ne sorsam yanlış anlaşılır diye düşünüyordu.
İşten atılma olayından bir yıl sonra görüştüler. Karşılaştığı manzaraya çok şaşırmıştı. Onu umutsuz, mutsuz göreceğini düşünürken hayatla ilgili çabası arttığını ama sonuçla ilgili beklentisinin minimum olduğunu görmüştü. Bu işten ayrılma sürecinde yaptığı işi tekrar değerlendirmiş ve farklı bir alanda ilerlemek istediğine karar vermişti. O kadar emek verdiği o mesleğine geri dönme beklentisi yoktu. Doğal kumaştan ev elbisesi yapan ve bunu keyifle yapan biri olmuştu. “Ben olsam yapamazdım.” demişti içinden Nergis.
Telefonu kapattıktan sonra bekleyen ev işlerinden kaçmak için yumuşak battaniyesinin altına girmeye karar verdi ve düşünmeye başladı. O günden sonra kendisine modelleyeceği bir davranış stili vardı artık.
Sahi neydi “Teslimiyet”?
Teslimiyet sebeplerine dört elle sarılmayı ancak sonuçla alakalı minimum beklentide olmayı, bulunduğun durumu kabullenişi gerektirir. Kabullenip uyumlanmayı gerektirir. İnsan sonuçları değiştirmeye odaklandığında hırs ve stres yaparak mutluluğu kaçırdığının farkında olmaz. Oysa insan hangi koşulda olursa olsun yaptıklarından mutlu olabilir.
- Savaşın içinde bir annenin çocuğunu banyo yaptırırken gülerek, o az imkânları oyuna çevirerek kendisinin de çocuğunun da keyif almasını sağlaması gibi.
- Elektrik faturasını ödeyememiş ancak her gün çabası devam eden bir babanın çocuklarıyla mum ışığında gölge oyunları yapması gibi.
- Evden çıkartılmış kiracının yeni geçtiği o ışık almayan rutubetli evde mis kokulu poğaça pişirirken mutlu olması gibi.
- Evlenip şehir değiştiren kızın ben memleketimi özledim diye kendini yıpratması yerine keyifle kayınvalidesiyle baklava açması, yeni komşularıyla çay içebilmesi gibi.
- Uzun süredir terfi bekleyen bir yöneticinin terfi alma hırsıyla çalışması değil ekibiyle başarılı, ortak bir hedefte ve mutlu çalışan bir takım olmaya gayret göstermesi gibi.
“Hiçbir şey için geç değil. Daha hikayenin sonuna gelmedik.” diyerek gülümsedi Nergis. “Şu anki sahnemde baş rolüm anne olmak. Yaşasın anne olmak.” dedi. Çünkü ne kadar erken teslimiyet o kadar yaşarken mutluluktu.
Bulunduğu durumu kabullenmeli insan. Anne olunca anneliğin hakkını teslim etmek, iş yerinde yönetici olunca yöneticiliğin hakkını teslim etmek lazım. Dönem neyi gerektiriyorsa onu yapmak, yaptıklarından da mutlu olabilmek bütün mesele. Bulunduğun yerde o yeri güzelleştirebiliyor musun? Sana baktığında herkes senin gibi bir evladı olsun ister mi? Bir patron seninle çalışmak ister mi? İnsan bir dost seçecek olsa o sen olur musun? Bu ancak kişinin yer aldığı her rolde mutlu, canlı ve teslimiyeti yüksek olması ile mümkün olabiliyor.
Zorlandığı yerlerde hatırlamalı insan… Ne için nelere teslim olmuştu bir zamanlar?
Sonucunda çıkarına uygun biçimde şekillenecek olan süreçler için anlık olan hazlardan vazgeçmeyi göze alır insan. En güzel şeyler için zorluklara, belki bazen yaşanacak olan sıkıntılara teslim olur.
- Zayıflamak için aç kalmaya
- Güzel ve sağlıklı bir beden için sporun acısına
- İyi bir kariyer için zor derslere, bazen hiç ona benzemeyen çalışma arkadaşlarına
- Bereket için sorunlu müşteriye sabretmeye
- Zorlandığın ama doğru olanı yaptığın şeyde insanların seninle alay etmesine
- Paranın az olmasına rağmen ihtiyaç sahibi birine yardım etmeye
- Herkesin gezip eğlendiği yerde hasta bir yakınına bakmaya
Kime,
neye teslim oluyoruz?
Teslim
olacağın doğru yeri bulabildiyse insanın yükleri ona ağır gelmeyecek.
Hani bir
ev sahibi olduğumuzda anahtarı teslim aldık deriz. Artık ev bizimdir ve o “Biz” kelimesinin içine kimler
dahilse o evin hükmü de onlardadır. İstediği gibi yerleşir, istediği gibi
kullanır, ister açar ister kapar, istediğini içeri alır, istemediğini dışarı
çıkarır. Anahtar kimdeyse hüküm ondadır. Anahtarları tutan el, kapıya sahiptir zaten. Kapıya sahip olan da eve hükmetme hakkına.
Kendi hayatının anahtarları da kişinin kendi elindedir aslında. Ya bu hayatı konforla, her ne sonuç alırsa alsın kabullenip hemen yoluna devam edebilir şekilde geçirir insan; ya da aldığı sonuçları kabul etmeyip hayatın kendisi ile savaşarak. Bir tanesi akıntıya uyumlu kürek çekmektir, bir tanesi akıntıya ters…
Peki bizim hayatımızın anahtarları kimde ve biz bu hayatı nasıl yaşıyoruz?
Deneyimsel
Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi
tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
“Kim Kimdir”,”
İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle
mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve
hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
"Hayatta
hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…"
Yahya Hamurcu
Yorumlar
Teslimiyet deyince İbrahim peygamber geliyor aklıma :)
Ateşe atıldığında bile Rabbine kusursuz bir şekilde teslim olması ve Evladını kurban ederkenki teslimiyeti…
O teslimiyeti, ateşi su buharı yaptı.
Ve bize kurban gibi güzel bir teslimiyet mirası bıraktı
Sebepleri işleyip sonuca teslim olanlardan olmak ümidiyle🌻
Elinize sağlık 💐