Ne Olacak Bu Memleketin Hali?

Bugünlerde insanların ortak bir gündemi var. Mesela kiminle konuşsak, hangi ortama girsek, konu dönüp dolaşıp “hayat pahalılığına” geliyor.



  •         Ne olacak bu ekonominin hali?
  •         Benzin de aldı başını gitti.
  •         Kiralar ve ev fiyatları çok arttı.
  •         Dün aldığım bir şeyi, bugün aynı fiyata alamıyorum.

Bu durum herkeste az ya da çok bir kaygıya yol açıyor. Geçimle ilgili kaygılandığında da doğal olarak, şimdiye kadar aklına getirmediği harcamalarını tekrar gözden geçiriyor. İnsanlar artık eline geçeni market arabasına atmıyor. Bütçesini düşünerek, marketler arası fiyat kıyaslaması yaparak alışveriş yapmaya başlıyor.

İnsan dününe göre hep daha mutlu olmak isteyen, bunu amaç edinen bir canlı.

Tüm iletişim ve ilişkilerini de bu amaç üzere kurmaya çalışır. Davranışları ve seçimleri hep bu yöndedir.  Farkında olarak ya da olmayarak…

İnsan bazen “Ne güzel karar vermişim, buradaki tepkim çok doğruymuş” der. Bazen “Keşke yapmasaydım, öyle demeseydim” der. Doğru da yanlış da olsa, bu sonuçlar kendine aittir.

Peki, hayatın bize kontrolümüzün dışında verdiği,

Oluşmasının da çözülmesinin de bizimle ilgili olmadığı,

Bizi direkt etkileyen sorunlarda ne yapacağız?

Öyle ya altının ya da petrolün fiyatının yükselmesini biz engelleyemeyiz. Ev fiyatları artarken, kimse bizim fikrimizi sormaz ki... Enflasyon bizim kontrolümüzde de değil.

O zaman…

Bu tür durumlarda bizim verebileceğimiz doğru tepki nasıl olmalı?

Uyumlanma kabullenmedir…

Bunun yolu hem somutta hem de soyutta probleme uyumlanmaktan geçiyor. Yani davranışsal ve zihinsel uyumlanma.

Uyum insanın doğal reaksiyonudur aslında. İnsanın fıtratında yazılımında var. Kışın soğuk havaya uyumlanırız. Kalın giyinir, vücudu ısıtacak yiyecekleri tercih ederiz. Yazın ince ve pamuklu giysiler giyeriz. Hafif yiyecekler tüketiriz. Bizi serinleten içecekleri tercih ederiz.

Girdiğimiz ortama da uyumlanırız aslında. Neşeli bir ortamda neşelenir, rahatlar;  üzgün, matemli ortamlarda hareketimiz yavaşlar, mimiğimiz azalır. Az konuşuruz, sesimiz de az çıkar.

Uyumlanma kabullenmedir aslında. İnsan kabul edemediği bir sürece takılır kalır. Hayat akıp giderken o ilerleyemez. Bu onu gergin ve stresli yapar. İnsan bir süreci kabullenmeden bu stresinden ve gerginliğinden kurtulamaz.

Çünkü o problemin oluşması bana bağlı değil. Ama kendimle ilgili bölümdeki çözüm bana ait. İşte insanın uyumlanması gereken nokta burası.

Dış dünyayı insan suçlayarak, uyumlanmayı reddedebilir.

“Şu an piyasalarda yaşanan genel bir sıkıntı var”

“Bu sorun sadece benimle alakalı değil ki”

“Pandemi yüzünden işler durdu”

“Maaşım daha fazla olsaydı böyle sıkışmazdım” gibi…

 


İnsan uyumlanmadığı hiçbir süreci de yönetemez…

Hayatımızın içerisindeki zihinsel kabullenmeler, bizim bu sürece uyumlandığımızı da gösterir.

İnsan yine doğal reaksiyon olarak kaynağını yani gelirini arttırarak, hayat pahalılığına çözüm bulabileceğini düşünür.

  •        İşyeri değişikliği mi yapsam?
  •        Kredi çekip işimi mi büyütsem?
  •        Ek iş mi yapsam?
  •        Önceki birikimlerimi mi harcasam?

Çözüm gelirin artmasında değil, giderin kontrol altına alınmasıdır aslında. Bir havuza akan su miktarını ne kadar arttırırsan arttır, su giderini kapatmadıkça o havuzda su birikmez.

Giren şeyin miktarından daha çok, çıkan şeyin miktarına dikkat etmemiz gerekir. Kıtlık döneminde ne yapılır? Tüketimlerimiz ihtiyaç seviyesinde tutulur, böylece kontrol dışı sürece uyumlanmış olunur aslında.

Bolluk ve kıtlık dönemi

Dünyanın büyük çoğunluğu, uzun süredir öyle bir bolluk yaşadı ki; tüketimlerde o kadar aşırıya gitti ki… Acaba ihtiyaç ne demek, ihtiyaç sınırında tüketmek ne demek, bilen var mıydı?

Günümüzde 5-6 yıllık arabamı sıfır araba ile değiştirmek, on birinci çantayı almak, beşinci çift marka spor ayakkabıyı satın almak, ihtiyaç olarak görülebiliyor.

3+1 daireye sığamayan dört kişilik aile, bu durumda dubleks bir ev almasın mı yani!

Tüketimi bu kadar arttırmış ve normalleştirmişken, her istediğimizi ihtiyaç haline getirip almayı bu kadar kendimize hak görürken, zıttı bize ceza gibi geliyor.

Tabi ki ticaretimizi kar etme ve daha büyüme adına yapacağız. Tabi ki daha iyi şartlarda bir iş bulduğumuzda orada çalışabiliriz. Giyeceğiz, tatil yapacağız…

Ama şunu unutmayalım ki;

Asıl olan geliri arttırmaktan ziyade, gideri kontrol altında tutabilecek bir zihin yapısına sahip olmak…

Bolluğa hiç zorlanmadan nasıl uyumlandıysak, kıtlığa da şimdiden uyumlanmak…

Hem davranışsal, hem zihinsel, hem somutta, hem de soyutta…


Üretim ve Tüketim İle İlgili Diğer Yazılarımız;

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Ne kadar doğru... Önemli olan uyumlanıp, doğru olanı yapmaya gayret etmek... Kaleminize sağlık!
Adsız dedi ki…
"Asıl olan geliri arttırmaktan ziyade, gideri kontrol altında tutabilecek bir zihin yapısına sahip olmak" çoğumuzun yapmadığı kilit bir yöntem verilmiş teşekkürler 😊
Adsız dedi ki…
Böyle bir dönemde Uyumlanmanın kabullenme olduğunu hatırlattığınız için teşekkürler..
Betül dedi ki…
Değiştirememek, yine de uğraşmak...
Kaleminize sağlık
Adsız dedi ki…
Kontrolümüzde değilse bize düşen çözüme odaklanırken, sürece uyumlanmak kabullenmek…
Kıtlığı atlatabilmek için önce isteklerimizi ihtiyaçlarımızdan ayırabilmeliyiz..
Kaleminize sağlık …
Adsız dedi ki…
Ne kadar doğru , çok şey anlatan çok şey öğreten bir yazı olmuş. Ellerinize sağlık
Allahverdiyeva Xumar dedi ki…
Başımıza gelen kontrol dışı her şeyi önce kabullenmenin ne kadar büyük bir konfor olduğunu
sayenizde anladım.
Uyum sağlama ve kabullenmeni hayatıma geçirdikçe eskisi gibi stresli olmuyorum.
Çox teşekkür ederim.☺️
Adsız dedi ki…
Uyumlanmak kabul edince daha kolay gerçekten
Adsız dedi ki…
Yazı harika olmuş, ama maalesef yaşadığımız coğrafyada uyumlanamıyoruz hep bana hep daha fazlası der olduk o yüzden gelişmekten ve üretmekten çok şikayet eder olduk herşeyi… hala şikayet ediyoruz..:)
Beytullah G dedi ki…
İhtiyaç ve istek bu 2 kavramı anladığımızda problemleri çözmüş oluyoruz.. anlatabilmek nasip olsun dilerim inşALLAH
Adsız dedi ki…
Kıtlık için doğru strateji olmuş. Kaleminize sağlık…
Unknown dedi ki…
Dış dünyayı ve hayat şartlarını suçlayıp bir yere varamayacagimiz aşikar,her insanın kaderi kendi çabasına bağlıdır; üzerimize düşeni yapıp uyumlanacagiz ,havuzun vanasını kapatma önerisi muhteşem ��
Işıl dedi ki…
Uyumlanan hayatta kalıyorsa..
uyumsuz olan düsüncelerimizi törpüleyebilmek, kabulümüzü artırmak nasip olsun dilerim...
Teşekkürler...
Adsız dedi ki…
Üzerine düşeni yap, geri kalanında uyumlan… tuttum ben bu işi 🧡
Eda dedi ki…
Keşke bu yazıyı okumayan kalmasa keşke herkes uyumlanmanın ne kadar önemli olduğunu bilse…
Unknown dedi ki…
Uyumlanma , kabul ediliş ve çözüm üretme 👏👏👏
Adsız dedi ki…
Gerçekten hayat pahalı, gerçekten bugün aldığımızı yarın alamaz duruma geliyoruz. Bununla birlikte şikayet ederek bir varamadığımız da bir gerçek. Elimizde olmayan şeyleri değiştirmeye çalışmakla uygulanabilir değişiklikler yapmak arasındaki farkı hatırlatan güzel bir yazı, teşekkürler.
Mno dedi ki…
Dünyayı bekleyen kıtlık dönemi ve kıtlığa uyumlanmak, isteklerimizi ihtiyaçlardan ayırabilmek işte tüm mesele bu….
Betül dedi ki…
Kaleminize sağlık olsun :)
Tüketmeye o kadar alıştık ki yaptığımız tüketimlerin çoğunu ihtiyaç gibi algılıyoruz. Tüketimlerimize yeniden bilinç vermemiz gerekiyor. Önemli bir noktaya dikkat çekmişsiniz. Kaleminize sağlık
Ayşe Kartal dedi ki…
Tam da su an ihtiyaç olan stratejileri vermiş olmanız ne güzel.olmus. Teşekkür ederiz. Emeğinize sağlık
İpek dedi ki…
Uyum sağlamayan ister bir oyun olsun, ister bir sehpa, ister bir küpe, ister çalışan, ister sevgili eş … dışarı atılır, kullanılmaz, vazgeçilen olur, toplamda kaybeden olur.
Gülşen G.G. dedi ki…
Kabullenmek ve uyumlanmaktan geçiyor demek ki, hayatta mutlu ve başarılı olmanın, hayatı konforlu yaşamanın sırlarından birini daha öğrenmiş olmanın mutluluğunu yaşıyorum... çok teşekkür ederim..
Bu bilgilerin kıymetini bilmek gerekir diye düşünüyorum.
Bu bilgilerin devamını da Deneyimsel Tasarım öğretisi egitimlerinde duyabileceğimizi de bilmek en güzel tarafı değil mi? İyi ki varsınız..
Reyhan gündüz dedi ki…
Uyumlanma kabullenmedir aslında. İnsan kabul edemediği bir sürece takılır kalır. Hayat akıp giderken....çok kıymetli sözler, emeğinize sağlık.
Adsız dedi ki…
Uyum sağlayabilmenin ne kadar lehimize olduğunu anlatan güzel bir yazı olmuş. Ellerinize sağlık...
Adsız dedi ki…
Bedava da olsa ihtiyacim olmayani almam, kafasina gelmek 😊🌺
Adsız dedi ki…
merhaba, kazancın, sevginin, değer verildiğinin miktarlar ile ölçüldüğü şu dönem için aydınlatıcı ve düşündürücü bir yazı olmuş, kaleminize sağlık.
Nmy dedi ki…
Keşke bunun ne demek olduğunu gerçekten idrak edebilsek… Herşey o kadar değişir ki uyguladığımızda…
Adsız dedi ki…
Çözüm gelirin artmasında değil, giderin kontrol altına alınmasıdır aslında. Bir havuza akan su miktarını ne kadar arttırırsan arttır, su giderini kapatmadıkça o havuzda su birikmez….
🧡🧡🧡