Her insan hayatın içerisinde seçimler yapar. Hayat bizlere soru sorar. “Şimdi hangi seçeneği istiyorsun?” der. Ve seçer birini, diğerini bırakarak.
Başlangıçta seçeneğin hangisinin seçileceği nettir. Hemen
tercihi yapar. Bütün sene Türkçe, Sosyal Bilgiler dersine çalışmış bir öğrenci;
sınavda Fen Bilgisi sorularını çözmeye çalışır mı? Neye meyli varsa, neye
hazırlandıysa onu cevaplar. Hayatın içinde, öykünün başında seçim kolaydır.
Vereceği cevabı bilir aslında insan. Bazen bir üst soruya geçer, netliğine göre
zorlanır. Ama yine de öykü hala öyküdür.
Bazen de işler oyuna döner. Sorular daha zor seçimlere bırakır
yerini. Ama insan sorunun aslını anlamaz.
Soru ne kadar kolay. Tatil mi? Bayram mı? Sadece iki seçenek. Birini seç. “ Bayram...”
Tatil mi? Bayram mı? Soru hala kolay, seç yine birini. “Tatil...”
Bayram tatili mi? Yaz tatili mi? Biraz zorlaşmış, biraz
tuzaklı artık soru. “ Yazlıkta tatilleri birleştirelim...”
Bayramda nereye gidiyorsunuz? Ege’ye mi, güneye mi, yoksa yurt dışına mı? Soru soru olmaktan
çıkmış, akıl oyunları olmuş. “Bu sene yurt dışı zor, biz Egeyi düşünüyoruz.”
Tatil de ne yapıyorsunuz? Artık soru yok, çünkü seçenek yok.
Sadece ”istersen anlat” var. Bayram yok artık.
Mesele “ah nerede o eski bayramlar” değil. Her dönemde
sorular aynıydı. Bayramın eskisi yenisi yok ki, hepsi aynı bayramdı.
Mesele, artık ilk sorunun sorulduğu sayının çok azalması.
Bayramın unutturulması. Mesele, artık insanların ağzında sakız olmuş cümleler. “Bayram ne be! İlkel adetler, eskilerin
masalları… “
Belki de hiç farkına varamadık sorunun, seçimlerin. Belki de
hiç anlamadık. Bayram nedir, tatil nedir? Anlamlandıramadık, düşünmedik
üstünde. Neden bayram var? Ya da neden tatil var?
Otuz gün bir kıtlık yaşanıyor, bir zorluk bir açlık oluyor,
sonrası bayrammış gibi görünüyor. Ama hiç düşündük mü? Neyden kaç gün sonrası? Otuz
gün açlık sonrası baklavaya yumulmak mı bayram? Bize ne verildi de, neye
sevindik?
Neye sevindik de birbirimize yemekler tatlılar ikram ettik,
ziyaret ettik, barıştık sarıldık? Bayram yapmak için ne aldık, neyi kutluyoruz
şu anda?
Ya da kınalı koçlar, boyunları boncuklu, alacasız sığırlar
kurban ederiz. Neden? Neden hem kan akıtır, hem bayram yaparız? İkram eder paylaşırız. Kimimiz bakamaz ağlar,
kimimiz elini yüzüne kapar, parmağını aralayıp azıcık arasından bakar… Bize ne
verildi ki bayram yaparız?
Bilsek belki bir damla anlarız kıymetini. Anlasak yaşarız
nimetini.
Tatil değil Bayram…
Çalışma zamanı,
Daha çok, daha çok koşturma zamanı,
Bayram öyle böyle değil, dev bir şükür zamanı,
Yan gelip yatmak değil, boş boş bakmak değil, canını dişine
takmak zamanı,
Anladığımızı ve anlatacağımızı umarak yaşatma zamanı,
Kurban öncesi kurban verme zamanı,
Ayakta tutup çocuklarımıza öğretme zamanı,
Bayram, üzerimize yağan yağmur…
Bayram, topraktan çıkan filiz, kahverengide bir yeşil,
mavide bir beyaz…
Bayram, soruya verilen asıl doğru cevap.
Yorumlar
Herkes anladığı kadarıyla bir anlam yükler. Hiç bilenle bilmeyen anlayanla anlamayan bir olur mu?
🌹
Bu manevi değerleri evlatlara aktarabilselerdi belki daha iyi olabilirdi. Biz en azından bayramı bayram gibi yaşayalım. Kendi evlarlarımıza bu göstermeye çalışalım.Herkese bayram gibi bayram geçirmek nasip olsun.inşaALLAH
Gerçekten
Neyden vazgeçiyor , neyimizi kurban ediyoruz ?
Teşekkürler …
Bayram sevincini hak edenlerden oluruz inşAllah