Verilen Sözler ve Beklentiler: Hayatın Yükü

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

 

Verilen Sözler ve Beklentiler: Hayatın Yükü

“Beklentilerim çok başkaydı, neler umdum, neler buldum…”

“Senden daha iyisini beklerdim…”

Doğduğumuz anla birlikte, hayat bir yolculuğa başlar ve bu serüven çoğu zaman bizim adımıza verilmiş sözlerle şekillenir. Birilerini beklentiye sokar.  Annemiz “Uslu bir çocuk olacak” der, babamız “Başarılı ve güçlü bir birey olacak” diye düşünür. Daha henüz ilk adımımızı atmadan üzerimize yüklenen bu sözler, farkında olmadığımız bir beklenti zincirine dönüşür. Peki ya bizim verdiğimiz sözler? Bu sözler nasıl olur da zamanla birer görev haline gelir ve başkalarında nankörlüğe yol açar?

Çocukken sözlerimiz saf ve masumdur. Kimseye zarar vermek istemeden, etrafımıza mutluluk saçma niyetiyle dolu oluruz. “Anneciğim, seni asla utandırmayacağım” diye küçük bir gülümseme eşliğinde söz veririz belki de. Ancak bu masum sözler, zamanla karşı tarafı beklentiye sokar ve bizim için bir yükümlülüğe dönüşür. Verilen her söz, diğerinin gözünde bir görev gibi algılanır. Artık sevgiyle yapılan davranışlar, bir zorunluluk haline gelir.

Beş yaşımda çevremdeki herkes, “Bu çocuk çok başarılı olacak” diye düşünüyordu. Oysa benim istediğim sadece hayaller kurmak, oyuncaklarla vakit geçirmekti. Liseye geldiğimde ise işler daha karmaşık hale geldi. Artık başarılı olmak yetmiyordu; en iyi olmak, herkesi memnun etmek bekleniyordu. Verdiğim sözler, çevremdeki insanlarda her zaman daha fazlasını talep etme arzusu oluşturdu. Sanki ne yapsam yeterli olmuyordu. Sürekli daha fazla bekleyen insanlar, yaptıklarımı görmezden gelip hep “Daha iyi olabilirsin” demeye başladılar. Yaptıklarım görünmez oldu, bir görevmiş gibi algılandı.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Babaannem, hayallerini benim üzerime kurmuştu. Bana “Büyüdüğünde doktor olacaksın, hepimize bakacaksın” derdi. Küçük bir çocuk olarak bu sözü yerine getirmek isterdim. Ama büyüdüğümde, hayatın başka yönlere sürüklediğini fark ettim. Onun sağlığına şifa bulamamışken, kendimi bile iyileştiremez hale geldim. Ancak babaannem, vaat ettiği geleceği göremeyince hayal kırıklığına uğradı.

Evlilik konusu ise bu durumun en keskin örneklerinden biri oldu. Ailem ve çevrem, “Evlenince her şey mükemmel olacak, çok mutlu olacaksınız” diyerek hayaller kurdu. Bu vaatler, eşime verdiğim sözlerle birleşince bir beklenti yüküne dönüştü. Karşımdaki insan, benden kendisini mutlu etmemi bekliyordu; ben de aynı şekilde ondan mutluluk vaatlerini gerçekleştirmesini. Ama gerçeklik, iki insanın da bu beklentileri taşıyamayacağını gösterdi. Birbirimize yardım etmek yerine, yaptıklarımızın karşılıklı bir görev olduğu duygusuyla mücadele ettik. Böylece, verdiğimiz sözler her iki tarafı da nankörlüğe sürükledi. Çünkü her şeyden fazlasını beklemek, elimizdekilerin değerini görmeyi imkânsız hale getiriyordu.

En acısı, kendimize verdiğimiz sözlerde aynı nankörlük döngüsünün gerçekleşmesidir. “Daha başarılı olacağım, daha mutlu olacağım” derken, başardığımız çoğu şey hızla sıradanlaştırdık. Kendimizi sürekli daha fazlasını yapma mecburiyetinde hisseder olduk. Kendi içimizde bir doyumsuzluk ve bir nankörlük örgüsü ile devam etti.

Sonunda fark ettim ki insanlara verdiğimiz sözlerin asıl tehlikesi, bu sözlerin onların gözünde bir hakka dönüşmesidir. Her yapılan, karşı tarafı daha fazlasını beklemeye iter. Sevgiyle başlayan eylemler bir görev olarak görülmeye başladığında, nankörlük kaçınılmaz olur. Bunun sonucunda, ne verdiğimiz sözlerin hakkını verebiliriz ne de karşı tarafın beklentilerini karşılayabiliriz.

Gerçeklikten uzak düşündüğümüz her beklenti bizi daha da çıkmaza sokar. Bazen o kadar yüksektir ki olmadığında hayal kırıklığını iliklerimize kadar yaşarız.

Beklenti… İnsanın doğru yere yerleştiremediğinde içinden çıkamadığı bir sarmal gibidir. Mutluluğunun da mutsuzluğunun da giriş kapısı gibidir adeta.

 

 Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.

“Kim Kimdir”,” İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir. 

"Hayatta hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…"

Yahya Hamurcu





Yorumlar

Ncy Bşl dedi ki…
Öyle görüp öyle devam ettirdiğimiz hayat yolculukları
İnsanın çok iyi niyetle yaptığı nasıl bir tuzak
İlişki kurduğu insanı yetersiz hissettirmek ne kadar da acı.
Ne yaparsa yapsın yeterli değil,
Masum bir çocuğa bunu işlemek
Hayat örgüsünde nerelere gidiyor...
Kaleminize sağlık
Adsız dedi ki…
Hayatın sırrı bedel, mutluluğun sırrı beklenti. Beklentimiz kendimizden olmalı kendimizi yönetiriz, dış dünyayı yönetemeyiz.
Ayşe Budak dedi ki…
Beklentimizi doğru yere koyamadığımızda içinden çıkamayacağımız bir sarmala dönüşebiliyor. Her insan kendisi sorumludur hayatından. Mutlu ve başarılı olması da kendi çsbalarına bağlıdır.
Adsız dedi ki…
Kaleminize sağlık 🌹
Beklenti insanın kendisinden olunca mutluluğu da artar .
Adsız dedi ki…
Çok sık yaptığımız ama adını koymadığımiz önemli bir konu beklenti... Herşeyin bir tarifinin olması ne güzel :)
Dln dedi ki…
İnsanın kendinden beklediklerinde bile sınırı aşınca zorlanıyorken. Başkanlarından sınırsız beklemek ne kadar da adaletiz…
Büşra Ç dedi ki…
Giriş kapısı… Mutluluğun sırrı…
Figen Ekame dedi ki…
Beklenti yönetimini bilen mutluluğun anahtarını bulmuştur ☺️
HRK dedi ki…
“Mutluluğunun da mutsuzluğunun da giriş kapısı gibidir adeta beklenti…”
Beklentisi kendinden olanlardan olabilme dileğiyle…
Emeklerinize sağlık Sevgili Yazar, teşekkürler. 🌷
Adsız dedi ki…
Beklentimizi doğru yere koyabilmek dileğiyle...elinize sağlık.
Sibel bslgn dedi ki…
Mutluluğun formülü çok açık. Kimseyi kendinle ilgili beklentiye sokma ve beklentini doğru yönet. Teşekkürler kaleminize sağlık 🌻🪻🌻🪻🌻🪻