Netlik mi Sertlik mi?

 Deneyimsel Tasarım Öğretisi

NETLİK Mİ SERTLİK Mİ?

Telefonu kapattığından beri hızını alamamıştı. Telaş yapmıştı yine, akşama birkaç saat kalmıştı. Bir yandan yemek yapıyor, bir yandan söyleniyordu. Koşturarak mutfağa gidip çorbayı karıştırıyor, arada gidip salonda bir şeyler yapmaya çalışıyordu. Tozları alıyor, yemek masasının üzerindeki aksesuarları kaldırıyor, hızla büfedeki misafir yemek takımlarını çıkarıyordu.

-          Eyvahhhh!!!!

 Birden masa örtüsünü de ütülemediği geldi aklına. Yaklaşık birkaç dakika aralıklılarla da;  

-          Yine mi yaaa, yine mi diye tekrarlıyordu.

Aslı’nın misafir ağırlama gününde kayınvalidesi emrivaki yapmıştı yine. Akşam yemeği için haberi olmadan başka birini daha davet etmişti.

Hoş... Bu yeni bir şey değildi. Daha önce eşini arayıp “Oğlum teyzenin kızını, dayının oğlunu da çağır bak ayıp olur.” demeleri de meşhurdu. “Yeni gelinim, ailede tatsızlık çıkmasın, yanlış anlaşılır.” deyip sineye çekmişti Aslı. Şimdi ise artık direk haber vermeden davet ediyordu, bir üst kademeye geçmişti. İlk günden uyumsuzluk olmasın, diye tepki vermediği için mi oluyordu tüm bunlar? “Zamanında bir şeylerin önünü kapatabilseydim, bugün böyle kan ter içinde evde koşturmazdım değil mi? Tabi yüzün bu kadar yumuşak olursa başka ne olacaktı?” dedi kendi kendine.

 Ne var ki bunda, zaten her şeyi yapıyorsun bir kişi fazla olsa ne olur ki?”

“Senin gönlün zengin, misafiri seversin, bir sorun olacağını düşünmemiştir!”

“Çağırdığı kişi yabancı değil, çok da abartma olayı.” diyenler olacaktı anlattığında.

Aslı, yeni evli olmasına rağmen eşinin ailesine hızlı adapte olmuştu. Misafir ağırlamayı da severdi aslında. Bu akşamki sorunu da habersiz misafirdi. “Ben Emine yengene de söyledim, o da gelecek.” deyivermişti telefonda. Oysaki Aslı “Haftaya şehir dışına çıkacağım, evdekileri değerlendireyim.” diyerek kişi sayısına göre menü hazırlamıştı. “Nasıl olsa salona geçmeyeceğiz, temizlikle uğraşmayayım.” diye de plan yapmıştı. Şimdi ise tüm planları bozulmuştu. Mesele, sofraya bir tabak fazla koyma meselesi değildi ki! Asıl rahatsız eden şey, kendi sorumluluğunda olan bir şeye başkasının ona hiç sormadan müdahale etmesiydi. En hoşlanmadığı şey, birilerinin ona emrivaki yapmasıydı. Evlendiğinden beri de hep karşılaştığı şey buydu. “Acaba bende mi sorun var,  derdimi anlatamıyor muyum?” derken buluyordu hep kendini. Birkaç kere eşine söylemişti, “Emrivaki yapmayın, hoşlanmıyorum” diye. Ama gelin görün ki pek de işe yaramamıştı.

Düşüncelerinden sıyrılıp işe koyuldu; yemeklere ilave yapayım, salonu da temizleyeyim diyerek çalışmaya başladı.

Bir yandan da kendi kendine konuşmaya devam ediyordu. İlk zamanlar “Düzelir, bu huyundan zamanla vazgeçer, yanlış anlaşılmayayım, uyumsuzluk olmasın” diyerek birçok şeyi görmezden gelmişti. Acaba yanlış mı yapmıştı?

Bir keresinde de “Ben misafirimi iyi ağırlamak isterim, ona göre de hazırlık yaparım, evimi düzeni mi ben daha iyi bilirim, uygunluğuma göre misafir davet ederim. İnsanları davet etme konusunda da ben zaten gerekeni yapıyorum, dışarıdan müdahale edilmesine gerek yok.” demişti. Ama belli ki yetmemişti tüm bu açıklamalar.

“Ne yani, beni anlaması için illa kalbini mi kırayım? Sert sözler mi söyleyeyim? Sen nasıl karışırsın, ne hakla mı diyeyim? Misafir benim, ev benim, düzen benim… Hazırlıkları ben yapıyorum ve kimi istersem onu çağırırım. Niye illa davetime karışıyorsun, Ne zaman vazgeçeceksin bu huyundan? ” desem anlayacak mıydı?”

Yok, olmazdı öyle, biliyordu. Sonuçta kayınvalidesi idi ve eşiyle evliliği süresince de yüz yüze bakacaklardı. Hem kayınvalidesini severdi, aralarında bu konu haricinde herhangi bir sorun da yoktu. Ama böyle giderse arası açılmaya başlayacaktı. İçten içe ona kızıyor; kendisini sıkıştırdığı, zor duruma soktuğu için de sinir oluyordu. Belli ki ilerleyen süreçlerde bu emrivakiler giderek fazlalaşmaya başlayacaktı. Öyle bir söylemeliydi ki hem bir daha yapmaması gerekeni fark etmeli hem de kırılmamalıydı.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki, “Net olmakla sert olmak aynı şey değildir. “

İnsanlar çoğu zaman net olayım derken sert olabiliyorlar. Karşımızdaki kişiye sesimizi yükselterek ya da kırıcı kelimeler kullanarak ya da sert bakışlarla konuştuğumuzda kendimizi daha iyi ifade ettiğimiz yanılgısına kapılırız. Oysaki düşüncelerimizi ya da aldığımız bir kararı anlatırken kullandığımız ses tonumuz, mimiğimiz, duruşumuz, bakışımız sert olmadan da sınırlarımızı çizebiliriz.

Aslı da bu kıvamı yakalamaya özen gösterip bu olayı çözmeye karar vermişti.

Misafirlerini en güzel şekilde ağırlamaya çalıştı. Akşam yemeği, çayı, sohbeti derken misafirlerini yolcu ettikten sonra baş başa kaldılar eşiyle.

“Emine Hanımın da geleceğini biliyor muydun?

 “Evet, annem arayıp söyledi.”

“Hep aynı şeyler oluyor ve ben hep zor durumda kalıyorum. Bu konuyu çözmek istiyorum artık. Misafir davet etme kısmına başka birinin müdahale etmesini istemiyorum. Ben zaten misafir ağırlamayı seviyorum ama plansız eklemelerden hoşlanmıyorum . Lütfen herkes buna özen göstersin, tadımız kaçmasın hayatım️.

 Birkaç gün sonra kayınvalidesiyle baş başa kaldıklarında,

“Anneciğim seninle bir konuda konuşmak istiyorum. Seni seviyorum ve iyi niyetinden hiç şüphem yok. Ama şunu bilmeni isterim, misafir davetlerime müdahale etmen beni zor durumda bırakıyor. Ben hazırlıklarımı gelecek kişilere göre yapıyorum. Ama bana haber vermeden ekstra misafir çağırman beni son dakikalarda ekstra telaşa sokuyor.  Müdahale etmemeni senden rica ediyorum. Benim zor durumda kalmamı istemezsin, belki farkında değilsindir. Fakat habersiz gelen misafirlere   bir şey yapamayıp  mahçup olmak, eşimi de, gelinin olarak seni de mahçup etmek istemem.”

Ne kadar net olduğu ise ses tonundan, duruşundan, cümlelerinden anlaşılıyordu. Tüm bu netliğin yanısıra olan sesindeki yumuşaklık, yüzündeki gülümseme ve samimiyeti ise kayınvalidesini incitmeden sorunu çözmelerini sağlamıştı. Mutluydu, belki de bu kadar ertelemek yerine bu sorunla ilk karşılaştığında kayınvalidesiyle konuşup çözmeliydi. Böylelikle ne bu kadar zorlanmasına ne de sinirlenmesine gerek kalırdı...


 Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.

“Kim Kimdir”,” İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir. 

"Hayatta hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…"

Yahya Hamurcu



 

 

 

 


Yorumlar

Figen Ekame dedi ki…
Sert olmadan net sınır çekebilenler bu dünyada hedeflerine en kolay ulaşabilen insanlar olmuşlardır...
Fatmanur dedi ki…
Netlik oyunu bozar!
Havva Ağırdil dedi ki…
Çok güzel bir üslupla net olmayı başarmış . Ben de heveslendi öyle olmayı .....
Eda dedi ki…
Sınırları olmayanın imtiyaz hakkı olmuyor. Elinize sağlık.
Adsız dedi ki…
Netlik oyunu bozar ✨
Zerrin dedi ki…
Netlik oyunu bozar :)
qkhn_khrmn dedi ki…
Ertelenen her şey büyür...
Netlik oyunu bozar...
Güzel bir yazı. Elinize sağlık...
Ayşe Budak dedi ki…
Net olduğumuzda kendi öykümüzün başrolünde biz oluyoruz.
Saniye dedi ki…
Taviz vererek bazı şeylerin daha iyi olacağını düşünüyoruz ancak sadece kendimize eziyet ediyoruz.
Büşra S.D dedi ki…
doğru yerde doğru tepkiyi verebildiğinde insan, sürecini başka bir boyuta taşıyor gerçekten. emeğinize sağlık
Ayşe dedi ki…
Net olan süreci yönetir
Firuze Ormen dedi ki…
Netlik... :)