DİLE BENDEN NE DİLERSEN…
“Dile benden, ne dilersen!” dedi lambadan çıkan küçük cin. Balıkçı bir an şaşkına döndü.
-Nasıl yani, her şeyi mi isteyebilirim? dedi ihtiyar balıkçı.
-Evet, evet doğru duydun. Dile benden, ne dilersen… Yalnız üç dilek hakkın var.
Balıkçı düşünmeye başladı isteyeceklerini. Topu topu üç dilek hakkı
vardı. Çok dikkatli kullanmalıydı bir daha ele geçemeyecek olan bu fırsatı. Acaba
gidip karıma mı sorsam, diye içinden geçirdi. Ama karısına sorarsa işin içinden
çıkamayabilirlerdi. Sonra kendi;
-Sağlık, dedi. Sağlık istiyorum.
Peki, sonra ne istemeliydi acaba?
-İkincisi; rahat bir yaşam, bunun için de tabi
dünyevi zenginlik. İkinci de zenginlik olsun. Ama zengin ve sağlıklı olsam da
ya mutlu olamazsam… O zaman üçüncü dileğim de mutluluk, dedi
masal kahramanı balıkçı.
Gerçekten de en mantıklı dileklerini dilemişti fakat bu bir masaldı.
Gerçek hayatta sınırsız istekleri vardı insanoğlunun. İstekler
sınırsız olup, üç tane ile sınırlandırılmayınca absürtleşmeye başlıyordu. Hem
de ne saçma istekler dönüp duruyordu kafasında insanın. “Çok yiyeyim ama kilo
almayayım, çamura gireyim ama beyaz pantolonum kirlenmesin, yağmurda yürüyeyim
ama ıslanmayayım. Hep ben konuşayım ve herkes beni dinlesin. Herkes beni
beğensin, en güzel araba benim olsun. Çalışmayayım ama başarayım ve zengin
olayım. En güzel hatunu ben alayım, en zengin erkekle ben evleneyim ve bla bla
bla…’’
Sonu gelmiyordu bir türlü isteklerin. Hatta insan, ellinci ayakkabıyı ya da otuzuncu pantolonu alırken de bulabiliyordu kendini. “Neden bu kadar çok aldın?” denildiğinde de “Ama bak bu o pantolonun birkaç ton koyusu, bu da o elbisenin açık rengi, ton farkı var aralarında. Yani almaya mecburdum. Şekerim, her şeyle giyemiyorum o rengi.” diyebiliyordu. Karşısındaki ise sadece “Ya demek öyle…” deyince de “Evet, evet bak bunlar farklı renkler.” diye her rengini almaya başlıyordu o kıyafetlerin, pabuçların, pantolonların, saatlerin, çantaların ve daha neler de nelerin... Daha fazlasını almak için kendine kargaların bile güleceği bir sebep uyduruyordu kafasında insan, yeter ki istemeye görsün. Yeter ki bir coşsun isteme konusunda.
Ahh insanoğlu! Bununla duruyor muydu peki? Keşke dursa ama
nerdeeeeeee… Daha da durmuyor başkası adına ister, başkası adına karar verir hale
bile gelebiliyordu çığırından çıkınca. Çünkü insanda bir istek sistemi vardı
ki, besledikçe daha çok daha çok istemeye devam ediyor, bir türlü doymuyordu. Oysa,
insan ihtiyacı olmayan şeyleri isterken ihtiyacı olan ne çok şeyi kaçırıyordu
aslında. Ya kendisi durmalı ya da biri onu durdurmalıydı. Peki neden?
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki: “İnsan istekleri doğrultusunda
iletişim kurar.”
Neyi istiyorsa o tarafa yönünü döner, meyleder. Yani, bu istekler
iletişimine yön veren kilit noktalar olur. İstekler kimi zaman insanı kontrol
altına alıp çılgın bir at gibi koşar koşar koşar, nereye gittiğini bilmeden. Sonunda
insan hiç olmadık yerlerde bulabilir kendini; bir istek, bir arzu, bir hayal peşinde
koşarken. Bazen bir karakolun en alt katındaki hücrede, bazen bir hastanede
baygın bir halde, bazen terk edildiği için iki gözü iki çeşme ağlarken, bazen
de bir barın tuvaletinde kendine zehir verirken… O istekler aşırılaşınca
nerelere, nerelere götürür insanı… Nasıl dağılıyor insan, toparla ki
toparlayabilirsen. İsteklerin esiri olunca ne yazık ki sonu hep hüsran, hep
uçurum oluyor. Düşerken boşlukta yankılanan o pişmanlık ve acı dolu sesi de işe
yaramıyor.
Yaaa işte, masal kahramanı üç isteğiyle sınırlandırılmıştı. O zaman daha
gerçekçi daha işe yarar şeyler istemişti masal bile olsa... Demek ki sınırlandırınca
daha kaliteli oluyor bir şeyler. Sınırlarını belirlemediğimiz her şey ise
aşırılaşıp bizi ele geçiriyor.
‘’Dile benden ne dilersen!’’ değil de doğru ve güzel olanı, istemekse mesele ‘’Ne
yapmalıydı?’’
Şu kısacık ömürde mutlu ve başarılı olmak, güzel ilişkiler kurmak için
nasıl sınırlandırmak gerekir istekleri? Çocuğumuzun, eşimizin, elaman ve yakın
çevremizin yaşamını daha kaliteli hale getirmek için nasıl yönetmeli? Nihayetinde
bir hedef doğrultusunda nasıl yön vermeli isteklerine?
Deneyimsel
Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi
tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
“Kim Kimdir”,”
İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle
mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve
hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
"Hayatta
hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…"
Yahya Hamurcu
Yorumlar
İnsan isteklerini kontrol etmeye başladığında aslında hayatına bir yön verebiliyor. Kontrol edilmeyen tüm istekler denize öylesine atılmış taşlar gibi başı boş amaçsız …
Masaldan bir kıssadan hisse çıkarmak mesele...
O zaman güzel ve doğru olanı iste ve dile...