Sadeleş ve Hafif Yaşa

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Sadeleş ve Hafif Yaşa

“Sadeleş ve Hafif Yaşa” yazıyordu elindeki dergide. Sıcak, nemli bir yaz sabahıydı. Hale yine kendini dolabın karşısında kara kara düşünürken bulmuştu. Dolap ona, o dolaba bakıyordu. Servisi de bu yüzden kaçırmıştı. Onca kıyafet arasından ne giyeceğine bir türlü karar veremiyordu. Sanırım biraz alışveriş yapmam gerekiyor, diye geçirdi içinden. Dolabındakiler de o yüzden bu kadar birikmemiş miydi zaten? Her seferinde çözümü alışveriş yapmakta buluyordu.

Problem sadece giysiyle kalsa iyiydi. Üzerine giyeceklerini uydursa hangi ayakkabıyı giyeceği sorun oluyordu. Ayakkabı ve giysiler tamam olunca sıra küpeye geliyordu. Sonra da ona uygun bir kolye bulma işi vardı. Akşamdan da hazırlamamışsa eğer bu sabahki gibi karaları bağlardı. Ne giyeceği konusu artık kısır döngü halini almıştı. Hayatındaki en büyük problem neredeyse bu olmuştu. Ne zaman mutsuz olsa gidip alışveriş yapıyordu. Yaptığının daha fazlasını yaparak çözmeye çalışıyor, her seferinde mutsuzluğu daha da artıyordu. İşin garip tarafı ise probleminin farkında olmamasıydı.

Dolabın karşısında oturmaya devam ederken bir taraftan bunları düşünüyordu. Alışveriş yaptıkça yapası geliyor, mutlu olacağını zannettikçe mutsuzluğu artıyordu. Üstelik tüm aldıklarının yıkanması, ütülenmesi de dert olmaya başlamıştı. Sırf bu yüzden de gidip yeni şeyler aldığı oluyordu. Üstelik artık dolaba da sığmaz olmuştu. Yeni bir dolap almayı bile düşünmüştü. Kendince çözümler üretmeye çalışıyor ama hiçbiri gerçek anlamda problemini çözmüyordu. İçinde bulunduğu durum giderek daha fazla rahatsız etmeye başlamıştı. Kimi giysilerinin etiketini bile çıkartmamıştı daha. Özel bir günde giyerim, diye aldıkları vardı. Özel günler şöyle dursun, aldığı kilolardan dolayı giymek de hayal olmuştu. Üstelik kimseye vermeye de kıyamıyordu.

Bu durumdan şikayetçi biri daha vardı. “Senin dağınıklığını toplamaktan yoruldum artık!” diyordu annesi. Artık bu duruma el atması gerektiğini düşünüyordu. “Daha üstünde hiç görmediğim giysiler var. Onlar varken gidip bir benzerini alıyorsun. Ya alışveriş yapma ya da giymediklerini ver!” demişti.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Bir iki parça kenara ayırdı. Annesinin konuşması mı etkili oldu yoksa kendisi de rahatsız olduğu için miydi bilmiyordu. Bir arkadaşı doğum gününde giymek için ondan bir kıyafetini istemişti. Bu onun için önemli bir adımdı. Çünkü çivinin ucu girmeye başladı mı arkası gelebilirdi. Ona kıyafeti hazırlarken diğer eşyalarını da ayıklamaya başladı. Bir iki parça derken Hale bir poşeti dolduruvermişti. Birden, zihnen de rahatladığını hissetti. ‘’Daha önce neden yapmadım acaba?’’ diye pişmanlık da duydu. Dolabından bir şeyleri azalttıkça omzundaki yükler kalkmış gibi oldu.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki: ‘’Kullanmadığı her şey insan için bir yüktür.’’

Bazen bir kenarda dursun lazım olur düşüncesiyle alırız bazen de ihtiyacımız olmadığı halde çok istediğimiz için alışveriş yaparız.  Parça parça olunca önemsiz gibi gelir. Bir de bakmışız varlığını bile unuttuğumuz bir yığınla karşı karşıyayız.

Oysa, doğada hiçbir fazlalık yoktur. İnsan dışında her canlı kendi ihtiyacı ölçüsünde beslenir ve bulunduğu yere fayda verir. Dışarıya verdiği atık bile ihtiyaç karşılar. Bir çiçeğe baktığımızda hem çok sadedir hem de güzeldir. Gökyüzü, deniz çok sadedir ve bakana da huzur verir. Sade bir şey gözü de insanı da yormaz. Biraz detaylı bakınca kendi içinde pek çok özelliğini görürüz. Çiçeğin yapraklarının şekli, tomurcuğu, gövdesi, toprak altındaki kökleri. Her biri kendine has bir yapıdadır. İnsan da sadeleştikçe hem kendisi yorulmaz hem de karşısındakini yormaz. Hem görünüşte hem de davranışlarında bir tutarlılık olmaya başlar.

İşte, insanın da ihtiyacından fazla her şey yük olur. Faydaya dönüştürmedikleri, zarar vermeye başlar. Fakat sadeleştikçe gereksiz yüklerinden kurtulur, görüntüsünden çok davranışlarıyla var olmaya başlar.

Hayatta bizi tıkayan yüklerimizden kurtulmak dileğiyle…

 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.

“Kim Kimdir”,” İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir. 

"Hayatta hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…"

Yahya Hamurcu





Yorumlar

Adsız dedi ki…
Çok güzel, kaleminize sağlık🌺
Dilek dedi ki…
Üretmek için tüketebilmek…. Niyette başlıyor ilk adım ve zaman içinde sadeleşip haşfliyoruz.
Somuttada soyuttada…🌿
Adsız dedi ki…
Kaleminize sağlık 🌹

İnsana temas etmeyen her şey yük olur…
Ncy Bşl dedi ki…
Fayda vermeyen yüklerimizden sakınabilenlerden olmak ümidiyle
Hayatımızda bize faydası yok ama zararı da yok ZANNETTİGİMİZ fazlaliklarimizdam kurtulup ferahlamak dileğiyle...
Ayşe dedi ki…
Tükettikçe tüketesimiz geliyor malesef. O zaman zıttında da ürettikçe üretesimiz gelir. Hayatta herşey zıttıyla veriliyor. Çözüm o kadar yakınımızda. Yüklerimizden kurtulmak temennisiyle...💐
Adsız dedi ki…
Sadelesmenin keyfini aldıkça mutluluğun arttığını bilsek evlerimizi doldurmaktan vazgeceriz
Zerrin dedi ki…
‘’Kullanmadığı her şey insan için bir yüktür.’’
qkhn_khrmn dedi ki…
Hayatta boşluk yoktur. Bir şey fayda vermiyorsa mutlaka zarar veriyordur.
Sibel dedi ki…
Hem yükünden kurtuluyorsun hemde birilerinin ihtiyacını görüyorsun. Doğadaki diğer canlılar gibi hep faydaya yönelik adım atabilmek ümidiyle. Yazara teşekkürler kaleminize sağlık 👏
Figen Ekame dedi ki…
Sadelik zihinde de sadeleşmeye yardım eder.