Özgür Olmak

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

 

ÖZGÜR OLMAK

Özgür olmak nasıl bir şey diye bir an hissetmek istedi. Gamze, kollarını rüzgâra doğru açıp arabadan başını çıkardı. “Özgür olmak ne güzel, özgürlük işte buu!" diye bağırdı. Dağılan saçlarını eliyle düzeltirken tekrar yerine oturdu. “Kuşlar gibi istediğin yere gitmek, özgür olmak harika!” dedi.

Sonunda hayalleri gerçek olmuştu. Senelerdir çalıştığı kurumsal firmadan istifa etmişti. Mehmet’le birlikte bir karavan alıp İstanbul’dan ayrılmışlardı. Mehmet, bunun uzun bir ayrılık olmadığını düşünüyordu. Eşinin, büyük şehirden sonra karavan hayatına uyum sağlayacağına pek inanamıyordu. Gamze, imkânları oldukça iyi bir aileden gelmişti. El bebek gül bebek büyütülmüştü. Evliliklerinde zaman zaman çatışmalar yaşıyorlardı. Kavga ettikten sonra Gamze hemen annesinin yanına koşardı. Gidemediği zamanlarda saatlerce telefonda konuşurlardı. Annesini görmeden, sesini duymadan yapamazdı.

Mehmet hatırlıyordu, evlendiklerinde oturacakları evi bile buna göre ayarlamışlardı. İstedikleri gibi bir ev bulamıyorlardı. Gamze’nin, buldukları tüm evlere bir bahanesi vardı. Birisine küçük, birisine büyük, birisine eski diyordu. Sonunda bir gün asıl amacını dillendirdi. Masanın üstündeki boş bir kağıdın üstüne bir nokta koydu. Sonra da o noktayı daire içine aldı.

- Canım bu noktayı görüyor musun, diye sordu Mehmet’e.

- Evet, nedir bu?

- Bak Mehmet, bu nokta annemin evi. Bizim evimiz de bu daire içinde olmalı tamam mı?

Mehmet, o zaman ne yapacağını şaşırmıştı.  Ancak karısının mutlu olması için bu isteğini kabul etmişti. Şimdi ise karavanda yaşayacakları bir yaşamları olacaktı. Peki, bu nasıl olacaktı? Annesinden ve yakın çevresinden uzakta olacaktı. Bütün bu gelişmeler Mehmet’te merak konusu olmuştu. Bu mesafede olmak evliliklerini toparlamaları için iyi gelebilirdi.

Karavanda ilk zamanlar her şey çok güzeldi. Deniz, kum, güneş… Günler ilerledikçe yavaş yavaş şikayetleri başladı Gamze’nin. İlk şikâyeti, her sabah içtiği kahve markasını bulamadığı içindi. "Üç gündür kahve içemiyorum farkında mısın?” Sonra telefon her yerde çekmediği için şikâyet etti. “Annemlerden iki gündür haber alamadım.” Daha sonra istediği zaman sıcak su bulamamaktan şikâyet etti. “Saçımın haline bak süpürge gibi oldu.”  Eski düzenini aramaya başlamıştı. Sosyal medya hesabından düzenli yaptığı paylaşımlarına da ara vermek zorunda kalmıştı. “Takipçi kaybediyorum, insanlar benden düzenli paylaşım bekliyor.” Dakikalarca ormanda internet çeken bir yer bulmaya çalışmıştı. Patika yolda bileği burkulunca ağlayarak karavana geri dönmüştü. Dizleri yara bere içindeydi. Tam da istediği gibi özgürdü ama mutsuzdu. Mehmet, şikâyetlerle geçen beş haftanın sonunda eşini karşısına aldı. “Evimize dönmek ister misin?” diye sordu. Gamze, günlerdir bu cümleyi duymak istiyordu. Eşine zorluklarla baş edebileceğini ispatlamak istese de… Annesini, kıyafetlerini, evinin konforunu çok özlemişti. Ağlayarak başını sallayarak “Evet!” dedi. Dönüş yolunda ikisi de sessizdi.  Gamze, yolculuğa başlarken “Kuşlar gibi özgür olacağız…” demişti. Kuşlar gibi özgür olmak mümkün müydü gerçekten?

İnsan, bir gün sahip olduğu her şeyi kaybedebilir. Buna hazır mıydı? Henüz kahveden, telefondan, sosyal medyadan belki de anneden… Vazgeçememişken hala! Nasıl kuşlar gibi özgür olunabilirdi?

İnsanoğlu, bir sürü seçenek varken kendini seçeneksiz bırakır! Sonra da kendini özgür zanneder. Peki, nedir özgürlük? Özgürlük istediğini yapabilmek midir? “Özgürüm işteee!” diye bağırınca gerçekten özgür olabilir mi insan?

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; “İnsan, vazgeçebildikleri kadar özgürdür.”

Bağımlılık dediğimizde aklımıza ne gelir? Yıpranmış kıyafetleri içinde ve köprü altında birileri belki de... Elinde gazeteye sarılı şişesi ile oturan birini düşünebiliriz. Peki ya sevdiklerimize, eşyalarımıza, evimize, arabamıza olan bağımlılıklarımız?..

Tüm bağımlılıklarından kurtulabildiğinde özgürdür insan!

Elindeki tüm imkânlarından vazgeçebilir misin?

Bütün bunlara ‘’evet yapabilirim’’ cevabını verebilir misin?  

Cevabın “evet” ise, işte şimdi gerçekten özgürsün demektir. Evet, hayatın tadını şimdi çıkarabilirsin.


Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.

“Kim Kimdir”,” İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir. 

"Hayatta hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…"

Yahya Hamurcu




 

 

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Hayatın tadı özgürken çıkar...içinde sadece bizim gerekli olduğumuz diğer her somut şeyin gerektiğinde ihtiyaç olduğunda görevlerini yapıp sonra her an hayatımızdan çıkabildikleri olmasada boyutunda olduğumuzda... insanın yaşam sevinci ihtiyacı olan somutluklar değil..mesele güzel insan olmak, soyutluğunu artırmak....
Kader dedi ki…
Kaleminize sağlık, ne güzel bir yazı .
Çok etkileyiciydi , tam da hayatın içinden .