NEYİN PEŞİNDESİN EY İNSAN?
“Neyin
peşindesin abla ya! Sabahtan beri kaçıncı dükkâna girdik, neyin
peşindesin? Al ve çıkalım. İşe yetişeceğim ben daha.” dedi Elif hayıflanarak.
Saatlerdir dükkân dükkân geziyorlardı ve çok yorulmuştu. Ablası ise onu hiç duymuyordu.
Bambaşka bir dünyadaydı o an. Hep böyle olurdu. Alışveriş dedi mi kendini
kaybederdi Asuman.
“Ayy, indirime
girmiş o beğendiğim çanta! Hem de %75 indirimm… İnanamıyorum ya! Hala maaşımın
yarısı kadar ama olsun almalıyım. Benim olmalı, bir daha nerden alıcam ya? Çok
tarz bir şey bu kızım, beni acayip havalı gösteriyor.” dedi kelimeleri yaya
yaya konuşurken Asuman. Boş boş baktı ablasının suratına Elif. Yorgun düşmüştü
onca dükkân dolaşmaktan. Anlamaya çalışıyordu, çalışıyordu da ama anlayamıyordu.
Sanki farklı dünyada farklı dilleri konuşuyor gibiydiler.
“Havalı mı,
gökyüzündeki hava mı? Hani bulutlar var içinde, hani mavi olan hava mı? Hani
havaya bak, kuşlar var, bulutlar var diyoruz ya; o hava mı?”
Asuman alaylı
bir bakış attı kardeşine. “Ya bir yürü git ya! Sen ne anlarsın havadan, sükseden,
şu tipine bak. Gökyüzündeki havaymış, dalga mı geçiyorsun sen benle kızım? Sükse
sükse, sıtayla diyorum. Stil yani var ya hani, stil stil! Ondan bahsediyorum,
kapiş?”
Elif uzun uzun baktı
ablasının suratına. Sonra, “Yokkk kapiş değil ama ee iyi madem sen havalı ol
yeni çantanla. Ben de işe gideyim bari.” dedi ve düştü yola. Bir yandan da “Annem
tek başına kirayı nasıl halledecek. Faturalar da birikti, nasıl yapsak ki? Doluya
koyuyorum almıyor, boşa koyuyorum dolmuyor?” diye derin derin düşünüyordu. Ablası
havalı çantanın derdindeyken…
“O çanta, yılan derisi kemerimle çok güzel olucak ya… Off süperim ben cicim.” derken yakalanmış olabilir insan ölümün pençesine.
Ya da “Abi bas gaza, bas bas ya uçur bizi! İbre titresin, asfalt ağlasın artık en son hıza varmış olmaktan!” derken de olabilir.
Ya da “Aysun! Beni bırakma, ben sensiz yapamam. Aysun sun suuun sunnnn… unnn… nnnn!!!”diye uçurumun boşluğunda sesi dalga dalga yankılanırken de…
İnsanoğlunun,
sonu gelmez; isteklerinin peşinde koşarken gelir hazin sonu. O istekler bitmezken ama biter öyküsü… İstek ve arzularla sarhoş olmuş dünyasında. Gaflet
gaflet, uyku uyku, derin derin kapalıdır bilinci. Tam da öyle bir anda teslim edebilir ona
verilmiş en değerli emaneti. Yazık ki, onca şeyin peşinde koşarken en büyük
gerçeği unutmuştur. Yaşamın bir sonu ve geçici olduğunu… Üstelik biten onca
yaşama şahit olmasına rağmen. Kendini hiç ölmeyeceğim zannederken gelir
beklenen o son.
O zaman gelmeden, doldurmalı
heybesini insan; gideceği yere götürebilecekleriyle. Götüremedikleri ise zaten
hiç onun olmadı. Tüm bu sahip oldukları bir yanılgı, gerçekten sahip değil ki bir
emanetti. Bir süreliğine kiraladı sadece, hepsi bu. Yazık ki havalı çanta da
onunla gelemeyecek, asfaltı ağlatan araba da. Terk etti diye arkasından
günlerce ağlayıp kendini boşluğa bıraktığı Aysun da… Sadece bir süreliğine,
kullanım hakkı insana aitti. Bu kadardı işte tüm öykü, bu kadar.
O zaman ölüm senin
peşindeyken peki, sen neyin peşindesin?
Soyutun mu somutun mu, geçicinin mi, kalıcının mı, götüremediklerinin mi,
götürebileceklerinin mi…
Düşün bakalım ey insan!
Neyin peşindesin?
Deneyimsel
Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi
tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
“Kim Kimdir”,”
İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle
mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve
hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
"Hayatta
hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…"
Yahya Hamurcu
Yorumlar
İnsanın istekleri aşırılaşmaya başladığında gerçekle arasına bir duvar örülüyor sanki .
Artık sahte yaşamın içinde bumerang gibi gidip geliyor insan
İşte böyleleri de gerçeği o son virajı geçtikten sonra anlıyor ama artık geri dönüş yok.
Ne acı son …
Geçici değil kalıcı olana talip olmalı insan..