Sınırlar

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

 SINIRLAR

Mesafeler uzadıkça özlem daha da artıyordu. Gurbet elde bir başına yaşamak, zordu Melek için. Ama bugün mesafelerin aşılacağı, kavuşma günüydü. Melek, ablası geleceği için çok mutluydu. Güler, genç yaşta eşini kaybetmişti. Hayatın tüm zorluklarıyla mücadele etmiş ve iki erkek çocuk büyütmüştü. İnsan, zamanla her şeye alışıyor, her probleme bir çözüm buluyordu. Ama her iki aile de kol kanat germişti Güler’e de çocuklara da. Eşinin yokluğunu hissettirmemişlerdi. Hele çocuklar, hiçbir eksiklikleri olmadan büyümüşlerdi. İkisi de çalışmaya başlayınca, sıra gezmeye gelmişti. Nerede ise hiç evde durmuyordu, en son sıra kız kardeşine gelmişti.

Melek, ailesine uzak kalmanın burukluğunu yaşıyordu hep. Çok sık ziyarete geleni olmuyordu. Bunun sebebi biraz gözlerden uzak, soğuğu fazla bir yer olması, biraz da evinin küçük olmasıydı. Ama güzel bir çevre edinmişti, samimi arkadaşlıkları vardır. Eşinin işi, çocukların okulu yolundaydı.

Günlerdir onun gelişine hazırlık yapıyordu. Ama aile başka bir şeydi. En çok onları özlüyordu. Nerede ise 2 yıl olmuştu ablasına sarılmayalı, yüz yüze dertleşmeyeli. Gelince sarıldılar, öpüştüler, ablası çay severdi, birlikte kahvaltı yaptılar. Ablası biraz dinlendikten sonra alışverişe çıkmak istediğini söyledi. Biraz duraksadı Melek, “Daha buradasın. Çok vaktimiz olacak alışverişe, dinlen öyle çıkarız dolaşmaya.” dedi.

Ablası ise sanki uzun yoldan gelmemiş dinçti. Israr edince Melek “hayır” diyemedi. Evden çıkarken ablasının elindeki kocaman fotoğraf makinesini gördü. Ablası okurken fotoğraf çekmeyi çok severdi. Koca makinayla sokak sokak gezerken, Melek çoğu zaman onunla giderdi.

“Güler abla, çok sevindim tekrar fotoğraf çekmeye başlamana.” dedi.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Dışarısı soğuktu, hava bulutluydu, sokaklar tenhaydı. Hiç fotoğraf için uygun bir gün değildi aslında. Ama ablasının huyunu biliyordu,  kimsenin dediğini dinlemezdi. “Dediğim dedik” denir ya hah işte onu açıklayan kelimelerdi. İlk günden ters düşmek istemedi Melek. Beraber ara sokaklara girdiler, ne gördüyse fotoğrafını çekmek için durdular. Gördükleri dükkânların da hemen hepsine girdiler. Bir süre sonra yorulup söylenmeye başladı.

“Ay valla kolum ağrıdı, bu makine beni çok yordu. Senin sırtındaki çantaya koysam olur mu?” diye sordu. “Abla, senin elinde bir tek makinan var, tüm poşetleri ben taşıyorum.” dedi Melek.

Ama bir yandan da ablasını reddettiği için kendini kötü hissetti. Birisine hayır dediğinde, kendini hep çok kötü hissederdi.

Bir çay içmek içip dinlenmek için bir yere girdiler. Oturur oturmaz, Güler Melek’ten izin bile almadan çantasını aldı. Gayet rahat açtı, makinayı koyuverdi.

Melek’in canı çok sıkılmıştı. “Ben de kocaman kadın oldum, o küçük kardeşin değilim ki” dedi içinden. İçini bir hüzün kapladı. Aslında ablasının yıllardır yaptığı ve yapa yapa artık ustalaştırdığı bir şeydi bu. O kadar normalleştirmişti ki bu tavrını. Etrafındaki insanları tabiri caiz ise kullanmakta çok marifetliydi. Bunu bilinçsizce ve çok normal bir şeymiş gibi yapıyordu.  Söylesen, “Aman canım ne var?” diye üste çıkardı.

 Melek’in bir şey demesine fırsat vermeden,

“Kolum ağrıdı, taşıyıversen ne olur sanki?” dedi. Oysa Melek’in belinde fıtık olduğunu biliyordu.

İnsanoğlu bazen ne kadar bencil oluyordu. Maalesef insan en çok kendi yakınlarından görüyordu bu davranışları.

Melek, sessizce makinayı çıkarıp ablasına uzattı. Hiç konuşmadan evin yolunu tuttular.

Niyeti onu kırmak veya tatsızlık çıkartmak değildi. Ama bu onların çokça yaşadığı bir sorundu. Eğer şimdi ona “evet” derse Melek, ablasının isteklerinin önünü alamayacağını biliyordu.

Birlikte yaşadıkları yıllarda da, en çok ona hayır demekte zorlanırdı. Çünkü düşkündü ablasına, bir de tabii kimseyle ters düşmek istemezdi. Ama yıllar ona sınır koymanın ne kadar önemli olduğunu öğretmişti.

İnsan davranışa tepki verir.  O nedenle, etrafımızdakilerin bize karşı tepkilerini bizim davranışlarımız belirler. İnsan iletişim kurarken sınır çizmediğinde, karşısındaki insan sınırlarını bilemiyor. Çoğu zaman bu sınırsızlık onun haddi aşmasına bile sebep olabiliyor. Çünkü insan hep kendi çıkarını düşünen bir canlı. Çıkarları söz konusu olduğunda bir başkasının duygusu, düşüncesi, öncelikleri, özel hayatı önemsiz olabiliyor.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; “Bir ilişkinin kalitesinin arttırılması için, sınır belirleme marifetine ihtiyaç vardır.”

Sınırlar, hem sınır koyan hem sınır koyulan için konfor sağlar. Her ilişki, evleri koruyan duvarlar ve bahçeleri koruyan çitler gibi, sınırlara ihtiyaç duyar. O duvarların yüksekliği ve kalınlığı bize bağlı. Mesele etrafımızdakilerle aramıza duvar örmek değil, fakat iki taraf için de güvenli bir alan oluşturabilmektir.


Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.

“Kim Kimdir”,” İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir. 

"Hayatta hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…"

Yahya Hamurcu





 

 


Yorumlar

Adsız dedi ki…
Sınır koymak zor, ama gerekli yoksa ilişkileri yönetmek zorlaşır

İnsan sınır koymadiginda, her yapılanı sineye çektiğinde sonrasında bir gün öyle bir patlıyor ki, bu ilişkinin sonu olabiliyor. O nedenle ilişkilerimiz bitmesin diye de sınır koymak önemli aksi taktirde iki taraf da uzulebiliyor.
Adsız dedi ki…
Yük alan yük olandan daha kötü hissediyor kırmayayım üzmeyeyim diye düşündükçe kendi kırgın hale geliyor... Sık karşılaştığımız bir öyküyü ne de güzel açıkça dile getirmişsiniz.. Kaleminize kalbinize sağlık💐
Sibel dedi ki…
Kaleminize sağlık
Gamze dedi ki…
Ah sınırlar.. Daha çocukken evinde başlıyor.. Sonrası daha zor.. Elinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş..
Burcu dedi ki…
Sınırlar, hem sınır koyan hem sınır koyulan için konfor sağlar. Basite disipline olup küçük ama anlamı büyük olan kelimeyi “hayır” diyebilmek… Kaleminize sağlık…
Leyla dedi ki…
Sınırlar ..İnsanın en fazla ihlal ettiği ve problemlerin neredeyse çoğunun ondan olduğunu fakedemediği çok önemli bir konuya değinmişsiniz.Kaleminize sağlık...
A. Ü dedi ki…
İlişkide sınırların önemini düşündüren bir yazı olmuş. Teşekkürler
Fatma Okumuş dedi ki…
İnsan sınırlarla güçlü insan sınırlarla mutludur. Sınırlar içindeki şeyi korumakla kalmaz onu daha kıymetli yapar. Ah ah bir de ilişkilerimizde dikkat edebilsek çok güzel olacak...
Okuyucu dedi ki…
Kimi sınırı çok kimi de hiç koymuyor :)
HK dedi ki…
“Sınırlar, hem sınır koyan hem sınır koyulan için konfor sağlar.“ Evet çok doğru. Özellikle ‘hayır’ diyemeyenlerin okumaları gereken bir yazı… İnsanlar her şeye ‘evet’ dediklerinde hem kendilerine hem de karşı tarafa zarar veriyorlar, farkında değiller. Teşekkürler Sevgili Yazar, emeklerinize sağlık. ��
Büşra Ç dedi ki…
Kaleminize sağlık :)
Zerrin dedi ki…
Sınır koyamadığımızda, ilişkilerimiz altüst oluyor. Taviz vermeye başlıyoruz, sonrasında toparlamakta zorlaşıyor. Sınır koymak iyidir :)
Necla dedi ki…
Sınır koyup bunun kıvamını iyi ayarlamak bir çok insanın zorlandığı önemli bir konu.. Teşekkürler bu güzel yazı için..