Sayılar

1,2,3,4…..9

Belki daha 1 yaşında başladık saymaya. Önce 3’e kadardı sonra 10 oldu. Yaş aldıkça beşer, onar, binlere kadar sayar olduk.

Ya sonra…

Hayatta sayılar anlam kazanmaya başladı. Büyüdükçe sayılar işe yaramaya başladı.

Kaç tane çikolata alalım?

Ne kadar bayram harçlığı topladın?

Kaç tane oyuncağın var?

Biraz daha büyüdük, çevremiz genişledi.

Ne kadar arkadaşın var?

Sınavda kaç puan aldın?

Daha da ilerisi;

Ne kadar maaş alıyorsun?

Kaç tane evin var?

Kaç tane araban var?

Kaç çocuğun var?...

İnsan bazen sonuca odaklanırken sebepleri gözden kaçırabiliyor. Skor peşinde koşarken bulabiliyor kendini. Berk de bu yanılgıya düşmüştü.


"Bu yıl tam on beş gün tatil yaptım. Peki ne kadar eğlendim, ne kadar dinlendim?" Kendini zihninde bu soruların cevaplarını ararken buldu. Berk, bu sefer hiç izin kullanmadığı için yıllık izninin tamamını tatilde geçirebilecekti. O da bunun için önceden bir sürü plan ve ayarlama yaptı. Tur ile yurt dışına gidecekti. Tur sayesinde on beş günde tam dokuz Avrupa ülkesini gezebilecekti. En çok yeri bu turla gezebileceği için seçmişti zaten. Tur programı çok yoğundu. Ama bu yoğunluğa rağmen fiyatı diğer turlara oranla biraz daha uygundu. 

Çok fazla bavul taşımak istemediği için sırt çantasına sığdırdığı kadar eşya aldı yanına. Ve tatil zamanı geldi çattı. 

Berk, tatil öncesi bir kaç gün işleri teslim etmek için biraz mesaiye kaldı. "Neyse tatilde dinlenirim" diye düşündü. Sabah uçağın kalkış saati 5:30  olduğu için erkenden kalkıp havaalanına gitmesi gerekiyordu. Uyanamazsam diye, biraz da yolculuk heyecanından o gece de pek uyuyamadı. 

Sonunda tatili başlıyordu. Ne kadar zamandır bu anı planlamıştı ve merakla bekliyordu. Uçağa bindi, yerine oturdu ve neredeyse bir haftadır yoğun çalışma ve uykusuzluktan sonra bedenindeki rahatlama hissiyle daha uçak havalanmadan uykuya geçmişti bile...

Hem çalar saat hem de telefonda kurduğu alarm aynı anda çalıyordu ama Berk bir türlü kalkıp onları kapatacak gücü kendinde bulamıyordu. Çok yorgundu. Avrupa turu yapmıştı bitmişti ama ilk günkü heyecan yerini yorgunluğa bırakmıştı.

"Rüya mı gördüm yoksa gerçekten oldu mu bu tatil?" Yok rüya değildi, rüya olmadığını gittiği yerlerden aldığı buzdolabı süslerinden anladı. Bir de telefonuyla çektiği resimler vardı. Gerçekten gitmişti bu tatile. Ama ne tatil... Neden bu kadar uygun fiyatlı olduğunu çok geçmeden anlamıştı Berk. Çünkü doğru düzgün otelde konaklama yapamadılar. Kısa zamana çok yer sığdırmak için geceleri yolda geçti. "Tabi fiyatı ucuz olur, hatta böyle bakınca pahalıya mı geldi acaba?" diye geçirdi içinden. 

Saat 7:05 beş dakikadır çalıyor hem telefon hem de saat ama Berk'in yataktan kalkacak hali yok. "Benim dinlenmiş olmam gerekmiyor muydu?" Berk tatilde dinlenemediği gibi daha da çok yorulmuştu. Tur programı onları yetiştirebilmek için oradan oraya devamlı koşturmuştu. Uykusuz geçen yolculuklar da cabası. Bir orada bir burada yediği yemekler de midesine dokunmuştu. "Acaba 9:00 da işte olabilecek miyim? Uçak rötarlı gelmeseydi biraz daha uyuyup dinlenebilirdim ama..." Berk işe yarım saat geç kalsa da mesai arkadaşlarının sıcak karşılamasıyla kendini biraz daha iyi hissetmişti. Arkadaşlarıysa Berk'i bu şekilde görünce şaşırıp endişe etmişlerdi. "Oğlum bu ne hâl, insan tatilden böyle mi gelir? Çalışırken daha iyi gözüküyordun." deyip kendi aralarında gülüştüler. Hakikaten de öyleydi. Berk'in çok sevdiği bir işi vardı. Herkes ayaklarını sürüyerek işe giderken Berk işinin başına geçmek için acele ederdi. Severek yaptığı için de işini yük gibi görmez, o kadar da yorgunluk hissetmezdi. Hayal meyal hatırladığı tatili iş arkadaşlarına anlatırken fark etti. "Bir sürü yere gittim, tam 9 ülke gezdim ama sanki bir film anlatır gibi anlatıyorum, ne kadar az temas etmiş bana..." diye düşündü. İş arkadaşlarına aldığı küçük hediyelerini de verdikten sonra masasının başına geçti ve derin bir ohh çekti. "Evet, nerede kalmıştık?..." 

Sayı saydık ama faydaya yönelik, tanımlamaya yöneliklikten çıkar oldu bazen iş.

Hayatımızda bazı şeylerin  sayısı arttıkça, artan sayılara güven gelmeye başladı. 

Maaş arttıkça alım gücümüze güvendik, aç kalmayız sandık.

Arkadaş arttıkça kavgada gücümüze güvendik. 

Çok, azdan fazla sandık...

Ev arttıkça rahatladık, sırtımız yere gelmez sandık.

Hep çoğu azdan kârlı saydık, çoğa güvendik.

Güvenilmesi gereken miktarlar mıydı oysa?

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; "Bir şeyin ne kadar miktarı artarsa teması o kadar azalır."

Hiç mi az sayıdaki toplum, savaşta çok sayıdakine yenilmemiş?

Hiç mi az maaşı, malı olan çok olandan daha mutlu, huzurlu olmamış, geçimi daha bereketli olmamış?

Büyüklerimiz "sayma bereketi kaçar" derlerdi. Acaba saydıkça gelen güvenden dolayı mıydı bu sözün çıkış noktası? Bu sözün çıkış noktasından emin olamayız ama emin olunabilecek bir şey varsa o da sayılara, çokluğa değil de aslında asıl mesele gerçek galip olana güvenmekti.

Peki ya bizim hayatta sayılara verdiğimiz önem bizi kibre, sahte şeylere güvenmeye götürüyor olabilir mi?

Sayıları arttırmaya çalışırken teması gözden kaçırıyor olabilir miyiz?

Yoksa sayıları sadece hayatımızda faydaya yönelik mi kullanıyoruz?

Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.

“Kim Kimdir”,” İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir. 

"Hayatta hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…"

Yahya Hamurcu



Yorumlar

Adsız dedi ki…
Ellerinize, emeğinize sağlık çok faydalı bir yazı olmuş. İnsan sayıların çokluğuna ulaşma derdiyle gerçekte azın ne olduğunu kaçırıyor.
Tuğba dedi ki…
Anlayabilse insan, miktara oynamanın kazanç olmadıgını
Elinize saglık 🌺
Adsız dedi ki…
Sayıları bir hedef belirlerken kullanmak ne faydalı olur. O sayıya ulaşınca mutlu ve başarılı hissedebilir insan. Ama zıddında da o sayıya ulaşınca bunu hava atmak, kibirlenmek gibi davranışlara da dökebilir. İşte o zaman sayılar iyiye, faydaya yönelik değil kötüye yönelik kullanılmış olur.
Sayılar yaratıldıysa kullanılmalı elbet. Ama nasıl? sorusunun cevabı kişiye bağlı. Mesela Bilimde mi, hedefte mi? Yoksa Güven kaynağı olarak mı? Kibir kaynağı olarak mı? Hiç daha önce sayılara bu detayda bakmadık belki de. Sadece saydık geçtik. Oysa sayılar çok değerlidir. Umarım bize fayda veren şekilde kullanabiliriz.
Hatice dedi ki…
Az ama etkisi çok :)
Ne güzel bir yazıydı…
Elinize sağlık.
C.M dedi ki…
Ne de güncel bir konu. Programlarınız sayesinde uyanmıştım şimdi makaleleri okuyunca pekişiyor. Çok teşekkürler hayatıma kattiklariniz için
Fatma Okumuş dedi ki…
Hep böyle yapmadık mı. Tatil günlerini saydık evimize geçen parayı saydık. Ama bana ne kadar fayda verdi bana ne kadar haz verdi ben bundan Ne öğrendim bu kısmıni az düşündük. İnsan yanlış şeylere takılıyor ya... Teşekkürler düşündürdü Bu yazı.
tarçınlıcevizli dedi ki…
Ne kadar keyifli bir yaz, ellerinize sağlık. Nitelik mi nicelik mi unuttuk gerçekten, sağolun 🌺
Adsız dedi ki…
Sayılar çok önemli gibi görünürken aslında önemli olanı kaçırıyoruz...
Merve dedi ki…
Çok dediğimiz ne varsa bir gün gelip elimizden gidecek, azalacak…
Ne içten anlatılmış, ne kadar da tanıdık bir yazı…
Teşekkürler 💫
Emel dedi ki…
Somut görünen sayılar aldatıcıdır...
Asıl önemli olan ise nicelik değil niteliktir...