BALIK HAFIZALI
Balık hafızalı, bir şeyleri çok çabuk unutan insanlar için söylendiğini duymuştu Sude. İşte yine insan olumsuz bir özelliği yakıştıracak kendinden başka bir canlı bulmuştu. Unutan insan, kendi sıfatını balığa vermişti. Oysa balıkların da tüm hayvanlar gibi kendilerine yetecek kadar hafızaları vardı. Ilık bir yaz sabahının erken saatleriydi. Sude çoktan uyanmış sahildeki eski iskeleye kadar yürümüştü. Günün bu vakitlerindeki doğadaki dinginlik oldum olası içine huzur verirdi ona. Bakım zamanı gelmiş emektar iskelenin üzerine yüzükoyun uzandı. Çocukken nasıl da koşuşturup dururlardı burada. Denize düştüğü için az azar işitmemişti annesinden. Dün fırçayı yiyen o değilmiş, başka oyun oynayacak yer yokmuş gibi ertesi gün gelir yine koşuştururlardı. Kafasında çocukluk anıları, bir yandan elini suya daldırıp çıkarıyordu. Öylece dalıp gitmişken suyun içindeki bir balık kenara fırladı. Kuyruğunu başını yere sağa sola vura vura çırpınıyordu. Belli ki tekrar suya dönmekti isteği. Oysa çırpındıkça da sudan uzaklaşıyordu. Belki de suyun içindeyken hiç bu kadar arzulamamış ve fark etmemişti içinde bulunduğu nimeti…
Balığa bakarken düşüncelere daldı. Onun bu durumunu insanların durumuna benzetti. Deryanın içinde olup deryanın kıymetini bilemeyen şu balık nasıl da oradan çıkınca zor durumda kalıyordu. Oysaki birkaç dakika önce dans edercesine yüzüyor, hoplayıp zıplıyordu suyun içinde. Her şey nasıl da keyifliydi sudayken… Bilemezdi ki denizin de sınırı vardı, öyle ya, her yerde her şey yapılmaz, yapılamazdı.
İnsan da akıp giden bir nehir misali bir zamanın içinde. Gariptir ki balık gibi o da farkında değil, unutur zamanın sınırlı olduğunu ve bilmez yaşarken ona verilen bu zamanın kıymetini. Oysaki her şeyin olduğu gibi ömrün de bir sınırı vardı. Akıp giderken azalan bir ömür, yani bir sınırı ve bir sonu olan ömür… Ne yazık ki o süreyi unutunca günü birlik yaşar insan, rastgele, öylesine… Kırmada, üzmede, eğlenmede, tüketmede her şey ama her şeyde nasıl da bonkör davranır
İçinde olduğu o anın dışına çıkınca geçmişten korkar, gelecekten de kaygılanır hale gelir. Bunları düşünürken de içinde olduğu anın hakkını veremez. Geçmiş ve gelecekte bir gider bir gelir düşünceleri… Balığın kendini bir oraya bir buraya atması gibi günlerini korku ve kaygıyla geçirir. Hâlbuki o anda yapması gerekeni yapma fırsatı ve iradesine sahipken ‘’ahla vahla’’ harcar vaktini. Zamanın hakkını veremez yani. Oysa karar ve seçimler andadır, yani tam da içinde olduğun o dakika o saniyede. Şu anda mutlu ve başarılı olmak, şu anda doğru olanı seçmek varken göremez. Görse de algılayamaz. Dertlendikçe dertlenir. Geçmişe takılıp şunları yaşadım, bana haksızlık yaptılar, daha iyisi olabilirdim, keşke der ve o keşkeler hiç bitmez. Her keşkenin arkasından başka keşkeler gelir... Ya da geleceğe takılıp ne olacak ki şimdi, nasıl olacak, nasıl yapacağız, her şey için zaman geç mi, ya şöyle olursa diye düşünüp yine kaçırır anı. Geçmiş ve gelecek arasında sarkaç gibi bir oraya bir buraya savrulur düşünceleri. Ama aslında anda seçtiklerinin sonucunu yaşar insan, geçmiş ve geleceğe dertlenirken tam da kaçırdığı budur.
Geçmiş ve geleceği düşünmek ders çıkarana iyidir, şikâyet edene değil. Çünkü insan süreyi unutup geçmişteki korkuya takılıp gelecekten de çok kaygılanınca o beğenmediği balıktan daha kısa süreli bir hafızaya sahip olur… Ve ona verilen o kıymetli şeyin, ömrün hakkını veremez.
Sınırın dışında ne olduğunu bilmek ister insan.
- Çık o suyun dışına ama tekrar gelebileceksen…
- Git geçmişe deneyim çıkaracaksan…
- Düşün geleceği hedef oluşturacaksan…
Yani dem bu demdir. Yani seçimler, tercihler, kararlar, hamleler ve sakınmalar andadır...
O zaman sudan çıkınca çırpınan bir balık gibi sağa sola çarpma, anda kal, anda kal…
Anda tüm cesaretini toplayıp geçmişine bir daha bak. Neleri doğru yapmışsın, neleri yanlış? İyikilerin neler ya da pişmanlıkların..? Hatalarınla yüzleş, yüzleş ki tekrar etme onları. Bir daha ayağına çelme takmasınlar. Bu gün miladın olsun, geçmişe bakmak canını bugün acıtıyorsa da dert etme. Çünkü hata ve yanlışlarıyla yüzleşebilenler için bu o konuda yaşayacağı son acı.
Geçmiş bitti, gelecek gelmedi daha, o zaman, anda yaşa, anda yaşa.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
“Kim Kimdir”,” İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
"Hayatta hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…"
Yahya Hamurcu
Yorumlar
Ellerinize sağlık...
Çok güzel anlatılmış, teşekkürler
HY
Ne kadarda önemli.. teşekkürler.. 🌸