Ne Çok Söylenir;
“Allah
bereket versin.”
“Günün
bereketli olsun.”
“Hareket berekettir.”
Birçok farklı dilde bereket kelimesinin tam karşılığı bulunamayabilir. Birçok kelime kendi dillerinde uzun uzun anlatılabilirken iş bereketi açıklamaya gelince olduğu gibi söyleniyor. Sahi nedir bereket? Miktarların bol bol olması mıdır? Bolluğun sebebi miktarda mıdır?
Bereket miktarla alakalı bir şey değildir, yapılan her somut hareketin insana soyutta da hissettirdikleri vardır. Bazen bir gün yaşarız hızlıca biter, ‘Sanki bir anda sabah oldu, bir anda bir akşam, ortası yokmuş gibi hissettim’ deriz. Bazı günler tahmin bile edemeyeceğimiz zor işler su gibi akar gider. Tüm işleri arka arkaya hallettiğimiz yetmezmiş gibi bir de fazladan zamanımız kalır. İşte o an, içimizde bir rahatlama, yüzümüzde tebessümle, arda kalan zamanın tadını çıkarır ve günün sonunda şöyle deriz; “Bugün çok bereketliydi!”
Durup düşündüğümüzde bereketin kelime anlamını bilmeyiz belki. Kulaktan kulağa gelmiş, miktarın fazlalığı ile ilgili bir durum zannederiz. Ama gün aynı gündür, saat aynı saat, yalnız bize hissettirdikleri farklıdır. Günün içindeki zaman adeta somutlaşmış gibi her saniyesiyle iç dünyamıza temas eder. Her an, her duygu, kanlı canlı karşımızda duruyormuş gibi bize kendini hissettirmeye başlar. Güneşin güzelliğinden, havadaki deniz kokusuna kadar birçok detayı hissettiğimiz anlardır. Saate bakarız hâlâ çok erkendir. Ya da her zaman yaptığımız yemeği yaparız, aynı miktar, aynı kıvamdır. Ani bir misafir gelir, yemeğin yetmeyeceğini düşünürken arttığını, tadının da bir başka olduğunu görürüz. Bu her zaman olmaz ama olduğu zamanlar kendini derinden hissettirir. Yemeğin tadını, içimizdeki huzuru, ortamdaki bereketi havada katılaşmışçasına hissederiz. Bazılarımız fark eder adlandırır, bazılarımız olumlu bir his olduğunu hisseder ama adını koyamaz. İşte o berekettir. Bir huzur, sükûnet hissi verir. Olan her neyse tadı iliklerimize kadar işler. Bu bir alışveriş, sohbet ya da bir an olabilir. Sadece birken iki olmasıyla alakalı bir durum değildir. Belki o hâlâ birdir ama verdiği his ikiden de fazla gibidir.
Sahi Nedir Bereket?
Bizler
bunları unuttuğumuzda ticaretimizde, aile hayatımızda ya da sosyal yaşantımızda
kaygılanabiliyoruz. İşlerin azalması, ailemizle fazla görüşemiyor olmak,
zamanın yetmiyor olması bizleri kaygılandırabiliyor. Bu noktada miktardan çok
geçirdiğimiz kaliteli zamanın, az da olsa elimize geçen paranın temasına
odaklanırsak, endişelerimizin de azalmaya başladığını görürüz. Bunun için biraz
yavaşlamak ve istekleri kontrol altına almak gerekir. Bereket havada asılı,
soyut bir şekilde dururken, onu somut halde hissetmenin en önemli yollarından
biri budur. İnsan telaşın ve aşırı isteklerin içindeyken bereket de hayatından
çok uzaklara doğru yol alır. İstekler gün geçtikçe artar, imkânlar artmasına
rağmen yetersizlik duygusunun da arttığını fark ederiz. Aslında kimsenin içinde
olmak istemeyeceği ama fark etmeden sıkça yaşadığı bir durumdur. Bereketin
tadını aldıktan sonra bir daha asla kaybetmek istemeyiz. Ondaki sırrın, keyfin
ve olumlu hissin lezzeti ruhumuzun damaklarına işler. Böylece bereketsiz geçen
her gün bize tatsız tuzsuz gelir. Ne mutlu onu yakalayabilene, ne mutlu
kaybetmeyene…
Yorumlar
Ne güzel anlatmissiniz bereketin kıymetini