Bayramı Hak Etmek
Bir zamanlar yeryüzünde milyarlarca
karınca sürüsü yaşarmış. Karıncalar kendi hayatları ile çok meşgullermiş ve
başka hayatların olup olmaması onların ihtiyaçlarına göre anlam kazanıyormuş.
Yani tohumlar ve böcek kalıntılarına besinleri olduğu için değer veriyor,
ihtiyaçlarını karşılamayan tüm yaşamları önemsiz görüyorlarmış. Karınca
dünyasını kibir ve gurur sarmış. Başka böcekleri güçleri yettiğinde köle
yapıyorlarmış. Sayılarının çok olması onlara ayrı bir kibir yüklüyormuş. Çok kıymetli eşya ve gıda
biriktirmişler. Yeryüzünün üzerinde kasıla kasıla yürürken yerin altını ambar
ve kasaya cevirmişler. Anahtarlarını bir kervanın taşıyacağı servete
sahiplermiş. Ve bunu hak etmelerinin kaynağının çok çalışmaları olduğunu
savunuyorlarmış. Sonra bu hırs ve zenginlik kendi içlerinde de tartışmalara,
bozgunculuklara neden olmuş. Birbirlerinin biriktirdiklerine göz koymuşlar.
Birbirlerini öldürmeye aileleri parçalamaya başlamışlar. Karıncaların eski
birlik ve beraberlikleri bozulmuş. Gittikçe karınca dünyası kaosa gömülmeye başlamış.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki “Hayatta hiçbir şey aynı kalmaz.” Her şey dengede başlar. Sonra değişir ve aşırılaşır. Değişimden sonra dengeye tekrar gelemeyen her şey aşırılaşıp sonra da yok olmaya mahkûmdur.
Karınca dünyası da o kadar aşırılaşmış ki, sonları gittikçe yaklaşıyormuş. O sırada güneyde yaşayan karıncayiyenler açlıkla mücadele ediyorlarmış. Sonra göçmen kuşlardan kuzeyde çok karınca olduğunu kendilerinin de oraya göçeceğini duymuşlar ve hemen yola çıkmışlar. Güneyden gelen karıncayiyenler bir anda karıncaların etraflarını sarmışlar. Yeryüzünde çalımlı gezen karıncalar kaçışıp yerin altına girmiş. Artık o övündükleri zenginliklerini canları için feda ediyorlarmış. Karınca yiyenlerin kendilerinden önce gelip saldırdıklarını gören kuşlar ayaklarına pişirilmiş taşlar alıp karınca yiyenlere atmışlar.
Karıncayiyenlerin bir kısmı ölmüş, bir kısmı geri kaçmış kendi ülkelerine. Kuşlarda dağılan yuvalardan saçılan tohumları yemiş ve yollarına devam etmiş. Bizim karıncalar bir iki gün etrafı dinledikten sonra ortaya çıkmışlar. Sevdiklerini kaybetmişler. Birikimlerini kaybetmişler. Artık eski günlerden sadece acı izler varmış. Ama geçmişte ki şükreden hallerini hatırlamışlar ve hasretle şükreder olmuşlar. Bir süre böyle güzel yaşamışlar.
O Gelen...
O kitabın geldiği gece Kadrinin
idrak edilemeyeceği kadar büyük bir gece olmuş.
O kitabın geldiği ay, ki tozu
temizleyen bir yağmur ya da demiri ezip döven anlamına gelen bir aymış.
O öyle bir ay ki, indiği geceye
kavuşabilmek için öncesinde bir kıtlık yaşamak şartmış.
O öyle bir ay ki, tüm karıncalar
gündüz yemeyi kesip güneş batınca birbirini ikramlarmış.
O öyle bir ay ki, sonunda güzel bir
bayram varmış. Ama önemli olan o bayramı hak edebilmekmiş.
Çünkü bedel ödeyen bedel ödediğine değer verirmiş. Çünkü
bedelsiz hiçbir şey kalıcı olmazmış. Çünkü hayat bedel ve karşılığı üzerine
kurulu imiş. Doğru yere doğru bedel ödeyenin yaşamı tüm zamanlarda Bayram mış.
Ve esas bayram, insanın ödediği bedellerden sonra bile hikmeti kendinden
bilmemesindeymiş...
Öyle değil midir? Yoksa karıncalar ödemediler mi bedel? Elbette ödediler, çok sıkı gayret gösterdiler. Ama gayret gösterdikleri zaman gayret gösteren onlar mıydı? Yoksa bunu onlara yaptıran mı vardı?
Ne kazanırsa kazansın insan, kazanabilmek için o gönderilen nurun Sahibine ihtiyaç duyar.
Kazandığı ne kadar olursa olsun;
insan o kazandığıyla sapmamak, dosdoğru yolda olabilmek için yolun Sahibine
yine çok ihtiyaç duyar.
Yeryüzü, karıncalar ve herkes
Ama aslında hiç kimse
Kazandığıyla mutlu bir sona erişebilmek için, yine tüm kazançların sahibine ihtiyaç duyar.
İhtiyaçlıdır yeryüzü. Kadrini
bilemediği geceye, kıymetini bilmediği aya, tüm zamanlarının bayram sevincinde
olmasına ihtiyaç duyar.
Ama Bayramı hak etmek için ne kadar
çabalar?
Deneyimsel
Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi
tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
“Kim Kimdir”,”
İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle
mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve
hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
"Hayatta
hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…"
Yahya Hamurcu
Yorumlar
Ellerinize sağlık
Kaleminize sağlık ne güzel içten ve samimi bir yazı olmuş…