İnsan Neyi Arar, Neyden Kaçar?
Şok içerisinde kalmıştı “Olayların buraya varacağı hiç aklıma gelmezdi.” dedi Leyla. Aldatılan annesinin gerçekleri gördüğünde ona teşekkür edeceğini ve hatta onu destekleyeceğini düşünürdü. Ama öyle olmamıştı.
Anne babası severek evlenmişti ama babası çalışmayı pek sevmezken annesi yerinde bir türlü duramazdı.
Annesini kendi kendine kaldığında hep “Keşke bir durabilseydim” derken bulurdu.
Para
kazanamayınca duramayan oydu,
Birisi işi
yapmayınca duramayan yine oydu.
Etrafından
kimin yerine getirmediği ne sorumluluk varsa,
Bir yandan
yapmadan duramayandı bir yandan da artık durmak isteyendi Durkadın.
İnsanlar başkalarından beklentisi arttığında söylenmeleri ve konuşma miktarları artar Durkadın’daki gibi.
Babası Levent’in de muzdarip olduğu konu buydu.
Bu
muzdariplikten muzip muzip konuşmalar yapıyordu.
“Günde 72 sayfa konuşuyorsun a be kadın”
“Kadın 5 çocuk
doğurdu ama yine de sırf çene”
“Çocuklar annenizden boşanmak istemiyorum ama
çenesinden boşanmak istiyorum”
Bu şakanın
şaka olmasını çok istiyordu çocuklar…
Leyla, sahil kasabasında babasının yeni açtığı dükkânda o yaz babasıyla çalışmaya karar vermişti.
Bir taraftan çalışacak, bir taraftan arada denize girecek ve bir taraftan da babasını tanımaya çalışacaktı. Babası zordu ama bu kadar da zor muydu? O gün dükkânda yemekleri hazırlarken babasının telefonu çaldı ve bir kadın sesini duydu. Aradan çok vakit geçmeden bir kadın müşteri olarak dükkanına gelmişti.
Kadın masadan mesaj atıyor ve aynı anda babasının telefonu çalıyordu orada şüphelenmişti Leyla. Sonrasında babasının yanına gidip “Babacığım bu kadınla aranızda bir şey mi var?” dediğinde “O benim tanıdığım birisi değil” cevabını almıştı.
Sonrasında gel zaman git zaman bu kadının davranışlarından şüphelenen Leyla bu sefer kadına sordu :
“Babamla aranızda bir şey var mı?”
“Babanız
mı? Kendisini tanımam bile”
Tabi bu durumdan Leyla tatmin olmamıştı ve bir gün bu konuya öyle bilinç vermiş olsa gerek ki babasının telefonunda bir şey gösterirken kadın ile olan fotoğrafları görmüştü. Bu durumu artık annesine uygun bir şekilde söylemeliydi.
Annesinin de kızıydı, babasının da kızıydı Leyla…
“Nasıl
söylerim, bu durum nasıl açık edilir ki” diye kaygılarla anlattığında.
Gerçekleri söylediğinde ne annesi ondan yana olmuştu ne de babası hatasını kabullenmişti.
Hadi
babasını tahmin ediyordu da, annesinin bu kadar duyarsız kalacağını hiç
beklemiyordu.
Peki neydi bunun sebebi?
İnsan, bir olayda işine gelmeyen şeyleri gördüğünde gerçeği aramak yerine; daha çok, işine gelen şeyleri arar. İşine gelmeyen gerçeği, işine gelen sahteye satar.
Yani neyi
istiyorsa onu arar,
Neyi
istemiyorsa ondan da kaçar,
Defalarca
aldatılan bir kadın, aldatılma hikayesini duymaktan kaçar,
Eşinin
parasıyla geçinen bir adam, para kazanmamak için eşinin bitmek bilmeyen
konuşmalarına tahammül eder.
Yani istekleridir yöneten insanı,
Oysa gerçekler olmalıydı insanı yöneten...
Gerçekleri söyleyen masum bugün gerçeğe bir adım daha yaklaşmıştı ve yeni bir şey daha öğrenmişti; “İnsanların gerçeğe değil, sahteye tepki vereceği gerçeğini”...
Deneyimsel
Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi
tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
“Kim Kimdir”,”
İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle
mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve
hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
"Hayatta
hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…"
Yahya Hamurcu
Yorumlar