Aklım Nerelerdeydi?
Koskoca fil kırıp dökmeden nasıl çıkacak? Narin, süslü, güzel, kullanışlı o kadar vazonun, bardağın olduğu dükkandan. İleri gitse hortumu değer, geri gelse kuyruğu, kütük gibi bacakları ne kadar küçülebilir ki? Ya bu koca gövde, onu nasıl hareket ettireceğiz?
İyi de amacım ne idi, aklım nerelerdeydi? Bu
dükkana sokarken koca fili, bu narin camların olduğu dükkana bakmadım mı hiç? Hiç mi düşünmedim bir filin etrafına kırılacak eşya konulmaz diye? Ya
da kırılacak eşyaların içinde bir fil büyütülmez diye?
Her
şey böyle başlamadı aslında. Şimdi görünen sadece sonrası. Öncesini
bilmiyorsunuz, ama sonu da henüz belli değil. Belki bir yolu bulunur, sonu
güzel biter. Olur ya belki camlar da kurtuluşa erer, filler de.
Bir
zamanlar bu dükkanda her şey bu kadar çok ve kırılgan değildi. Bir iki rafta,
bir iki cam bardak vardı, hem zaten fil de bu kadar büyük değildi minicik bir
yavrucuktu. E sonra ne oldu? “Bir şey olmaz az büyüsün burada, çıkaracağım sonra" dedim, dedim ama yıllar su gibi akıp gitti. Çok tatlıydı onu sevmek, beslemek.
Sonra küçükken hep yanımda olmak istiyordu. Bende ona her istediğini
veriyordum. Sandım ki aramızda müthiş bir sevgi bağı oluştu. Hiç kıyamadım. Bir
dediğini iki etmedim. Fil yavaş yavaş büyüdü, bende yedirdikçe yedirdim. Her gün
yavaş yavaş daha çok bağlandım ona. Ama o büyüdükçe benim korkum da büyüdü.
Birbirimize bağlıyız diye düşündüm, bağımlı olduğumu fark etmedim. Onu
kaybetmekten korktum, beni terk ederse diye endişelendim. Bu dükkandan
çıkarınca fil özgürlüğü fark eder, ormanlara geri dönmek isterse onu kontrol
edemezsem diye korktum.
Bir taraftan da çocuk, eş, iş, ev, araba, unvan, bilgi, arkadaşlar dizdim cam vitrinlere. İncecik camlardan yapılmış rengarenk bağımlılıklarım oldu. Kiminin imkanına, kiminin ilgisine, kiminin sevgisine, kiminin tadına tuzuna bağlandım. Ben bağlandım ama onlar hep daha kırılgan oldu. Ben onlara gözüm gibi bakıp üzerlerine titredikçe onlar bana fil kadar hoyrat oldu.
Şimdi
bakınca karşımdaki dükkana, kocaman şişmiş bir filim ve filimin ayaklarında
ezilecek kırılgan camlarım var. Hadi bakalım uğraş dur fil gitmesin ama camları
da kırmasın diye.
Büyüttüm
gururumu, kibrimi her gün biraz daha yedirerek bol bol filime. Yetti mi? Tabii
yetmedi, ot yetmez bu file biraz da şeker vereyim. Büyüdükçe daha istemeye
başladı bende daha çoğu için daha çok çabalamaya. Daha fazla daha fazla anlık hazlar
peşinde koşarak çabaladım. "Asla yapmam" dediğim yerlere bedel ödedim, sürekli
hazlarımı yavaş yavaş tükettim. Artık ne filim olmadan ne de camlarım
olmadan gülemez oldum.
Sürekli
haz da nedir öyle?
Heyecanlar da olmalı bu hayatta... Mahallenin en güzeli ya da yakışıklısı benim olmalı. İnsanın
kendisini, kendisi olmayan birine benzetmeye çalışmalarla biraz daha besledi. Sahtelikle geri dönülmez bir yola doğru
koştum. Gerçeğe gözümü kulağımı tıkadığım gibi vicdanımın sesini duymayayım
diye müziğin sesini de açtıkça açtım.
Şimdi
kaybedecek çok raf dolu camdan yapılmış. Filimde büyüdü maşallah. Sadece filim
değil, öyküm de büyüdükçe büyüdü oyuna döndü.
Fil
dükkana sığmayıp, içindeki camlarda sıkışınca, gerçeği görmek mümkün
oldu. Ne zaman oldu ne ara bu hale geldim diye düşünürken, elimde artık dev bir
problem vardı. Kolaysa gel de çıkar bu fili bu dükkandan. Yakından görünmeyen
gerçeği, geri çekilip uzaktan bakınca görmek ne kadar acı.
Ağzımızın
tadı bozulmasın diye zalim ettiğim insanlar, elimi ovuşturarak edindiğim
dostlar arkadaşlar.
Nasıl
döneceğim buradan?
Fili olması gerektiği gibi nasıl beslerim? Camcı dükkanını olması
gerektiği gibi nasıl işletirim? Nereden başlayabilirim?
Haydi
bakalım ayıkla şimdi taşı pirinçten. Ama bir
başlangıcı mutlaka vardı.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki, “Hayat bedel ve karşılığı üzerinedir.”
Nasıl
ilerlediysem oradan bedel ödeyerek geri döneceğim, adım adım. Önce kapının ağzındaki camları
dışarı alacağım, sonra yavaş yavaş en dibe ulaşacağım. Fili de dışarı çıkarınca
hakikaten mutlu olacağım.
Deneyimsel
Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi
tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
“Kim Kimdir”,”
İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle
mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve
hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
"Hayatta
hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…"
Yahya Hamurcu
Yorumlar
Ellerinize sağlık
hem faydalı, düşündürücü keyifli yazınız için teşekkürler