14 Şubat


Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Sahi Neydi Sevgili?

Çok sevdiğim, sevgi duyduğum ya da yanım boş kalmasın diye yanında durduğum. İnsan yanı boş kalsın istemiyor sahiden. İstediği zamanlar da oluyor ama bir an geliyor ve "yeter artık bu yalnızlık!" diyorsun. Sanırım bu da öyle bir an oldu...

Halbuki tanıştığımız gün bambaşka şeyler düşünmüştüm. Çünkü daha önceden kurduğum hayaller vardı. O resme yakışacak birini arıyordu gözlerim. Tam anlamıyla "bu o" demesem de, sağından solundan kırparsam  ona benzer diye düşünüyordum. O yüzden batmıyordu yapıp ettikleri gözüme. Batar gibi olduğunda üzerini örtüyordum. Çünkü sevmek, sevilmek istiyordum. Dürüst olmam gerekirse sevdiğimden daha çok sevilmek istiyordum galiba.. Hatta beni çok sevmediğini içten içe hissetsem de sürdürmeye devam ediyordum. Peki neydi şimdi bana bu satırları yazdıran? Bir yıldır bilinç vermekten kaçtığım ilişkiyi derinlemesine sorgulatan, takvimde 14 Şubatı görmek oldu sanırım. Takvimde ve her yerde..

İşte Sevgililer Günü ve geçen sene hayal ettiğim gibi yalnız değilim. Hediyeleşecek ve akşam romantik bir yemeğe çıkacak birisi var hayatımda. Yakışıklı ve popüler. Tüm kızların birlikte olmak isteyeceği cinsten birisi var. Bir yılı  geride bıraktık, bugün bizim günümüz...

Bu akşam yapacaklarımı düşünürken birden huzursuz bir duygu kapladı içimi. Gerçekten mutlu muydum bu adamın yanında? Dedim ya, içten içe biliyordum bir şeylerin tam olmadığını. Tamlık da değil derdim, bir miktar eksik olacağını biliyorum, sadece ilk zamanlar bu kadar rahatsız eden bir huzursuzluk yoktu içimde. Zaman geçtikçe daha rahatsız ve karamsar hissetmeye başladım. Sebebini bilmiyorum. Oldum olası yazarken gelir aklıma hepsi. Şimdi de  bir umut  yazıyorum ama kelimeler bile kaçıyor benden, düşüncelerim gerçekleri somutlaştırmak istemiyor. İnsan gerçeği bilir, bile bile zihninin derinliklerine iter. Çünkü kaçmak ister gerçeğin acı tarafından. Kendi iç dünyasında tasarladığı ilüzyon, hayaller ve masalsı sahtelikler gerçeklerden daha tatlı gelir insana. Ta ki o rüyadan uyanana kadar...

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Peki şimdi ne oldu? Dönüp dolaşıp yine gerçekleri arar zihin, bunu biliyorum. Şimdi de o arayış içerisinde. Bir şeyler rahatsız ediyor ve sebebini bulamıyorum.

Sadece bir sevgililer günü mesajı, gözümün takvimde 14 şubata ilişmesi ve telefonda ikimizin resmini görmemle tetiklendi her şey. Kutlanmaya değer bir gündü, her yıl yalnız geçirdiğimde eksik hissettiğim bir gün. Peki şimdi tam mıydım? Sevgisinden bile emin olamadığım bir adamla, dışardan dünyanın en mutlu insanı gibi gözükme rolünü ne zamana kadar oynayabilecektim? İnstagram fotoğraflarımıza bakıyorum da her şey bedenden ibaret olsa ne kadar da yakışıyoruz. Ne kadar uyumlu ve mutlu gözüküyoruz. Yanındayken hissettiğim şey fotoğrafa aktarılamıyor neyse ki. Hissettiklerime ve fark ettiklerime gözlerimi kapadığımda ben bile inanıyorum örnek, mutlu, aşık bir çift olduğumuza. Aşk demişken ne yorucu bir duygu. Hep aynı heyecanı beklemek ve asla öyle olmaması. Hayat öyle değil ki. Hiçbir şey aynı gitmezken, aldığım her şeye, her gün aynı hevesle bakamıyorken bir ilişkiden bunu beklemek ne kadar doğru?  Neyse ki beklediğim aşk değil, güven dolu bir sevgi, eminlik hissi.. Onu da bu ilişkide hissedemiyorum.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Hissettiğim şey ne bilmiyorum ama çoğunlukla içim sıkılıyor. Bu tabloyu yıkmak istemiyor zihnim. Yalnız değilim, bana değer veren biri var, en azından dışardan öyle gözüküyor. En azından mı? Yazdığım cümlelere kendim de inanamıyorum. Dışarıdan öyle gözüküyor olması yeterli hale geldiyse hakikaten durum vahim demektir. Göz yumduğum şeylerin içinde yalanlar, güvensizlikler, samimiyetsizlikler de var. "Her ilişkide olur, her erkek biraz böyledir .diye diye götürüyorum maçı ama artık yoğunlaştı hissettiklerim. Verdiği rahatsızlık şiddetini arttırmaya başladı. Bu akşam kutlamak istediğim bir ilişkim yok. Masada sürekli gözümün telefona kaydığı, kaçırdığı bakışlarından huzursuz olduğum, gergin bir akşam yemeği istemiyorum. O anın fotoğrafı zihnimde ve telefonumda olsun istiyorum evet, ama artık kendime yalan söylemek istemiyorum. "En kötü yalnızlık, yalan ve sahte bir ilişkiden iyidir." diyorum kendime ve bir cesaretle o mesajı gönderiyorum; "Bu akşam ve sonraki akşamlar pek müsait değilim, içsel bir yolculuğa çıkıyorum..."

Şimdi çok daha hafif hissediyorum, çünkü  insan acı da olsa gerçeği bilmek, gerçeği yaşamak ister çünkü gerçek sahteden üstündür. Bu gerçeği sahte birlikteliklere, kalabalıklara tercih ettim sonunda. Meğer yanında birisi olmadığında değil, biri varken yalnız hissetmekteymiş problem. Ve aslında daha yeni başlıyordu hikayem...

Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.

“Kim Kimdir”,” İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir. 

"Hayatta hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…"

Yahya Hamurcu


Yorumlar

Adsız dedi ki…
Neyi neye değişeceğini bilmek...
Adsız dedi ki…
Ne kadar içten bir yazı olmuş..
Adsız dedi ki…
Kaleminize sağlık. Gerçek ve mutlu ilişkilerden oluşan evlilikler dilerim herkese.
Rahşan dedi ki…
Çokça insanın yaşadığı duygu ızdırabını/ikilemini anlatmışsınız..
Ayşe Doğan dedi ki…
“Meğer yanında birisi olmadığında değil, biri varken yalnız hissetmekteymiş problem.“ öyle doğru ki bu cümle. Emeğinize sağlık.
Hatice dedi ki…
Gerçeği yaşamak hem keyif verir hem cesaret ister...
Kaleminize sağlık...
SB dedi ki…
Kaleminize sağlık 🪷