Bir Seçim Yapmam Lazım
Yol ayrımındayım. Ne tarafa yönelmem gerekiyor, hangi yoldan sapmam
gerekiyor. Navigasyona baktım o da karışmış gibiydi, anlamadım. Düşünmek için
yol ayrımında duracaktım. Bir yandan da tabelaları
okumaya çalışıyordum. Sağ mı sol mu? Karar veremedim. Yavaşlıyorken arkamdan
bir korna sesi duydum. Sanki onların kafası hiç karışmıyor, nereye
gideceklerini hep biliyor gibi anlayışsızca tepki gösteriyorlardı. Yol
ayrımında durup navigasyonu kontrol ediyor bir yandan da etrafıma bakıp nereden
gitmeliyim diye düşünüyordum.
Bu olaydan sonra biraz
düşündüm. Daha önce aracımla yolculuk yapmama rağmen ne tarafa gideceğimi
bilemeyince gerilmiştim. Bu hissi ne
zaman bir şey seçemesem yaşıyordum.
Karar verememek kötü bir his olarak kaldı aklımda.
Peki ne zaman kararsız
kalıyorum? Seçim yapmamı zorlaştıran bir şey mi var? Diğer insanlar da benim
gibi kararsızlık yaşıyorlar mıdır acaba?
Evlilik teklifi gelse,
evet mi hayır mı?
İş yerinde bir
sorumluluk verilse, yapsam mı yapmasam mı?
Bir seminer daveti
geldi, gitsem mi gitmesem mi?
Akşam bulaşıkları
yıkasam mı, sabaha mı kalsa?
Çok uykum var biraz daha uyusam mı yoksa işlerimi mi yapsam?
Maça mı gitsem, ödevleri
mi yapsam?
Dizi mi, bulaşıklar
mı?
Kahve mi, çay mı?
Aslında günlük akışta karar verdiğimiz birçok soru varmış böyle düşününce... Ama ben hangi olaylarda kararsız kaldığımı hissediyorum? Yani bazen bir karar veriyormuş gibi hissetmeden seçim yapabiliyorken bazen de hakikaten %50 joker hakkını kullanmış ve iki şık arasında seçim yapamamanın gerginliğini yaşıyorum.
Bu bilgiyi duyunca
aklıma okul zamanlarım geldi. Ben okulu önemseyen derslerine çalışan bir
öğrenciydim. Ama bazen çoğu insan gibi ders çalışmayı erteleyen, televizyonun
başından ayrılmayan, arkadaşlarla muhabbeti uzun tutan biri olabiliyordum.
Bunlar güzeldi ama sonrasında hatırladığım birikmiş ödevler, son dakika
çalışılan sınavlar, sözlüler, sunumlar oluyordu. Aslında yine önümde iki
seçenek varmış: Şu an ders mi çalışmalıyım yoksa biraz daha telefona mı
bakmalıyım? Hayır aslında soruyu zihnimde şöyle çeviriyorum: Faydalı olan mı,
haz veren mi?
Deneyimsel Tasarım
Öğretisi der ki: Bir şey o anda keyif veriyorsa toplamda zarar verir.
Yani beni toplamda iyi yapacak olan neyse, faydası
olacak olan neyse o seçilmelidir. Bu insana anlık olarak acı verse de sadece o
an zor gelen bir seçim olur. Kişi toplamda rahatlar. Tıpkı sınavı olduğu halde
arkadaşlarının teklifini reddedip sınavına odaklanan bir öğrenci gibi. Oysa o
an arkadaşlarından ayrı kalmak ona zor gelir, bir şey kaçırıyormuş gibi
hisseder ya da arkadaşlarının onun hakkında olumsuz düşünceleri olacağını
zanneder. Ama o an haz vereni tercih ederse onun diğer yıllarını da etkileyecek
bir sınavı kaçırmış olur.
O zaman benim için
iyisi ne, kötüsü ne?
Hangisi gerçek, hangisi
sahte?
Hangisi zarar verecek,
hangisi fayda verecek?
Hangisi keyif verecek,
hangisi acı verecek?
Tüm bunlara rağmen, insan hayatıyla ilgili en doğru ve en hazlı seçimi yine kendisi yapabilir. Kendi hayatına fayda verecek, hem de onu keyiflendirecek seçimleri yapmak hep kişinin seçimlerine bırakılmıştır. Çözüm hakkı, kişinin kendindedir. Bir şartla, zihninde yasalar varsa. Kuralını biliyor, kuralına göre karar veriyorsa insan… O insan problemine en iyi gelecek seçimi yapıyordur. Toplamda en keyif verecek seçeneğe yöneliyordur. Dününe göre iyi olacağı tarafa gitmeye dönmüştür yüzünü.
Ve sonrasında iyi bir seçime…
Yorumlar
Ellerinize sağlık
Hayat sevince güzel derler, aslında hayat netleşince daha güzelll... netléştikçe , neyi neden sevdiğini bilmek daha kıymetli
“Bir şey o anda keyif veriyorsa toplamda zarar verir.“
Çok fayda gördüğüm keyifli bir seminerdi ellerinize sağlık yeniden hatırlattınız