Gerçek Neden Acıdır?

 Doğru Yoldan Gitmek

Gerçekler acıdır” diyor deyimlerimiz,

Ya da “Dost acı söyler”

Dost, fayda veren değil midir?


Dost fayda veriyorsa neden bana acı şeyler söylüyor?

Yanlış yoldasın dikkat et”

“Sen nerden bileceksin, ben yanlış yolda mıyım, sen asıl kendi yoluna bak.” dediğimde karşımdakinin dostum olduğunu, benim iyiliğimi isteyebileceğini unutmuş gibiyim.

“Aklımı seveyim, benim aklım hem kendime hem de çevremdekilere yeter.”

“Neymiş, o adam bana göre değilmiş”

“Tamam şimdiye kadar yaptığım tüm birikimlerimi, evimi sattı ama ne yapsın çok borcu vardı. Ne yapayım ben onsuz evi o yanımda olsun da”

Sonra dostlar yine uyarır. “Birikimlerin bitince pek uğramaz oldu sana”

Ama deli gönül ferman dinlemez, bahaneler bulur aklınca. Her soruya verilecek mantıklı bir cevabı vardır. En deha olduğu konudur insanın, sahte olana mantık uydurmak. Hemen bir kılıf geçirip süsleyiverir. “Çalışıyor gece gündüz, o da mahcup biliyorum, aldığı paraları geri vermek için çabalıyor.”

Ve sonunda gelen uyarılara iyice kulak tıkar olur. Karşı tarafı suçlar. Dostu düşmana, düşmanı dosta benzetir. “Artık biz seninle görüşmeyelim ne zaman görüşsek beni sevdiğim adama karşı dolduruyorsun.” Su bidonuna, tüpe, ya da klozete fistolu elbise giydirdiği gibi yanlış olanı da allayıp pullar kendini kandırmak için. İnsan yanlışı savunurken, yanlış yere yanlış bedeller öder. 

İşte böyle diyaloglar geçiyor zaman zaman, birlikte olan birbirini seven insanlar arasında, anne kızlar, baba oğullar. Ve bir süre sonra gerçeği görmek istemeyenler tarafından taş duvarlar örülür, iyiliğini isteyen, iyiliği için öğüt veren insanlarla arasına.

Uzaktan bakınca gayet açıkça görünür olan durumlar biz içinde yaşarken neden bize görünmez olur ve bir şeylerin bizi köleleştirmesine izin veririz. Burnumuzun ucunda ama sanki çok gizliymiş gibi göremeyiz.

Olay bitip de olayın içinden çıkınca ancak pişman oluruz. O da kolay olmaz şanslıysak önce bir duvara çarparız. Bilincimiz o çarpmanın etkisiyle açılırsa ancak dile dökebiliriz. ‘’Keşke annemi dinleseydim’’ diyebiliriz.



Oya, yirmi yaşındaki kızı evlenmek istediğinde var gücüyle karşı çıkmıştı. Türlü yollar denedi daha okulunu bitirmeden evlenmek isteyen kızını ikna etmek için. Dengi değildi kızının, evlenmek istediği kişi, yaşı büyüktü, yetiştiği aile yapıları farklı idi. Kısaca fakir adam zengin kız masalı idi. Ya da ne fark eder zengin adam fakir kız masalı.

Masal sadece masaldır, gerçekte yok hiçbir payı.  

Son ana kadar çok ısrar etmişti hatta nikah günü arkadaşı ile kızına haber göndermişti gelin odasına “evlenmek zorunda değil dışarıda bekliyorum.” diye.

Kızı evlenmişti yine de. Sonrasında bir de kızı oldu. Yıllar sonra boşandı kocasından ağlayarak, yapacak bir şey yoktu adam iflah olmuyordu. Ne geçim derdi ne iş güç.

Kız ağlaya ağlaya annesine “neden daha çok ısrar etmedin evlenmeyeyim diye neden engel olmadın” diye sitem etti, acıları geçinceye kadar. Sonra tekrar bir başka bir adamla tanıştı ve bu sefer annesine söylemeden evlendi ya gerçekten engel olursa diye. O da biliyordu için için ilki gibi bunun da kendisi için doğru olmadığını. Ama çözemediği problemden uzaklaşınca kurtulduğunu sanmıştı.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; "Problem sana çözmen için verilir. Çözemezsen artı bir fazlası ile tekrar gelir."

İnsanoğlunun nerede yanılır?

Dış dünyaya bağlıyor problemin kaynağını kendinden olabileceğini fark etmeden.

Sahte problemine, sahte çözüm bulmaya çalışıyor.

Bu eş olmadı değiştir, anne baba olmadı uzaklaş, çık o işten sana iş mi yok?

Gerçekten hiç kendime sordum mu ne oluyor böyle? Benden kaynaklanıyor olabilir mi bu yaşadıklarım?

Başkası yapsa asla izin vermeyeceği şeyleri nasıl oluyor da insan kendi kendine yapabiliyor?

Ego bu kadar mı aktif?

İnsan nefsi bu kadar çok mu kapatıyor bilincini?

Hangi duygu insanın kendisine ettiği zulmü göstermiyor kendisine?

Gerçeği bilmek neden zor geliyor ki insana.

Düşkünleştiği zaman birine ya da bir şeye, dostunu düşmanını karıştırıyor.

Dostunun söylediği gerçek acı geliyor.

Burnumuzun dibinde olan ama bizim göremediğimiz zıddını,

Ya da kime dost kime düşman dediğimizi öğrenmek insanın hayatına konfor katar.

Doğru yoldan gitmek yolumuzu kısaltır, yolculuğumuzu kaliteli ve keyifli hale getirir.

Hayat yolculuğunuzda keyifli yolculuklar dileriz...


İlişkilerde Ustalık Hakkında

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Gerçek acıdır ama insanı uyumlandıkça güçlendirir 🌸
Ellerinize sağlık
Ayşe Doğan dedi ki…
Kaleminize yüreğinize sağlık