Problem başka, çözümü başka yerde aramıştı hep...
“Oofff yeni bir eve mi geçsek? Eşyalar dolaplardan taşıyor Haluk. Sığamıyoruz artık bu eve. Ayrıca üç numara da yolda, ona da oda yok... Biliyorsun, bir bebeğin eşyalarını, diğer bebeklerde kullanmayı sevmiyorum.
Zaten salon takımı da eskimişti. Yeni eve geçince salon takımıyla birlikte halıları da değiştirelim. Altı yıldır aynı evdeyiz. Kaç defa tadilat yaptırdık. Ama istediğim gibi olmadı işte. Artık tadilatla da uğraşmak istemiyorum. Şu deniz kenarında yeni yapılan sitelerde 5+1 bir daireye çıksak çok hoş olur. Missss olur miss yeni ev...." diye söyleniyordu Leyla.
Haluk da bunları nasıl
halledeceğini düşünüyordu. Oturdukları evi yeni almışlardı. Yeni toparlanıyorlardı.
"Şimdi bunlar da nereden çıktı?"
diye düşündü içinden. Daha arabaların senelik bakımları, sigortaları filan da
vardı. Bebek için de epeyce bir masraf olacaktı anlaşılan.
Leyla konforu yeniliklerde
arıyordu. Evin halılarını iki senede bir değiştiriyordu. Sıkılınca hemen bir
şeyleri değiştirerek yenilenmek isterdi. Bir süreliğine rahatlar gibi olurdu
ama kısa süre sonra tekrar eski moduna geri dönerdi. Konfor insanın zihninde
olur. Alınan yatak ne kadar rahat ve estetik olursa olsun zihni rahat değilse
yatak batar insana.
Çoğu gece uyuyamazdı Leyla.
Hamileliğin verdiği bir sıkıntısı vardı ama gerekli gereksiz her şeyi de kafasına
takardı. Daha geçenlerde aldığı buzdolabının yeni modeli on gün sonra çıkınca
bir gece uyuyamamıştı. "Keşke bekleyip
alsaydım yeni modelini" diye hayıflanıp durmuştu. "Firmalar yeni çıkacak
ürünlerin afişini önceden yapsalar" diye düşünürdü.
Haluk'la laflarken birden kapı
çaldı. Gelen komşusu Belgin Hanım’dı. Belgin hanım emekli öğretmendi. Ara sıra
Leyla ile kahve içerlerdi. Leyla onunla dertleşmeyi çok severdi. Ondan hap
çözümler isterdi ama duyduğu çözümleri hayatıyla ilişkilendirip pek uygulayamazdı.
Çünkü hiç bugüne kadar yaşadığı problemin gerçeğini deşifre edememişti. Problem
başka, çözümü başka yerde aramıştı hep.
Deneyimsel Öğreti der ki; "Gerçek problem ile gerçek çözüm anahtar
ve kilit gibidir."
“Ayy tam zamanında geldin Belgin’ciğim. Ben de şişmiştim. Bir kahve
içesim vardı seninle. Konuşacaklarım da var üstelik.”
Mutfağa geçtiler birlikte. Bir
taraftan kahveyi kahven makinesine koyuyor bir taraftan da anlatıyordu.
"Yaaaa bizim büyük oğlan da bu sene sınava girecek. Ev stresten
geçilmiyor. Dersin başına oturtana kadar canımız çıkıyor. Neymiş efendim
telefonunun yeni modeli çıkmış. Arkadaşları hep almış. Bunun yokmuş. Almazsak
çalışmazmış. Geçenlerde de bana yeni kıyafetler almazsanız etüt merkezine
gitmem diye tutturdu. Her gün bir şey istiyor. Çok endişeleniyorum almazsak
çalışmayacak diye. İnan yetiştiremiyoruz. Öyle bir zaman ki insan bir şeyi
eksik bırakmaya gelmiyor bu zamane gençliğinde. Kazansın diye alacağız mecbur.
Sen nasıl laf geçirdin çocuklarına hepsi de maşallah pırıl pırıl
evlatlarının."
İnsan başkasının sonucuna imrenir. Ancak benzer bir sonuç için benzer
sebepler oluşturmaktan da kaçar.
Belgin Hanım, "Leyla’cığım
çok haklısın ama her istediğini yapmak çözer mi problemini? Bazı şeyleri de
sakınmak gerekmez mi? Çocuklarımın her istediğini yapmadım mesela. Bazı
eğitimler aldım. Oradan öğrendiğim bilgileri çocuk yetiştirirken kullandım. Çok
işime yaradı. İstersen seni de yönlendirebilirim. Ne der……?" lafını
bitirmeden Leyla atladı hemen "Yaa o
eskidendi. Şimdiki çocukların eğitimle filan yetişecekleri yok. Sana bir şey
söyleyeyim mi bunlar ahir zaman çocukları. Bir kediyi eğitmek bile bunları
eğitmekten daha kolay. Bak bizim Minnoş nasıl uysal. Ama çocuklar öyle mi? İstedikleri
olmayınca kavga gürültü evden eksik olmuyor. Senin çocuklar zaten akıllı.
Laftan anlıyor. Ama benimkiler doğduğu günden beri anlamıyorlar. Çok yordular
beni çokkk. Evi değiştirmeyi filan da düşünüyoruz. Bebek de yolda malum. Senin
bahsettiğin eğitimler paralıydı değil mi?" Belgin Hanım laf nereden buraya
geldi diye hayretle Leyla'yi dinlerken ağzından kısık bir “evet” çıktı.
“Şu anda buna ayıracak bütçemiz de yok...” Belgin’ciğim.
"...Ama insan sahte problemlerle uğraşırken daha çok
yorulur..." diyordu ki lafı ağzına tıkıp,
"Ayyy çok hoşsun komşum çanta mı bu, problemin sahtesi de mi
varmış" dedi.
Belgin hanım içinden, "İnsan, evinin tadilatını yaptırır.
Senede iki kere arabasını bakıma sokar. Fakat kendisini, zihnini yenilemek için
format atmaya yarayan bilgilere neden sırtını döner? Sahte problemle uğraşmak
daha maliyetli değil mi? İnsan nelere, nerelere harcamıyor ki" diye
geçirdi içinden. Leyla ise çoktan alacağı yeni evin hayallerini kurup anlatmaya başlamıştı
bile...
Yorumlar
Yanlış yerlerde yanlış çözümler arayınca sahte problemlerle geçen bir hayat oluyor. Bu yazı bunu vurgulayan cok güzel bir yazı olmuş. Bende Deneyimsel Tasarım Öğretisi seminerlerini almış biri olarak herkese tavsiye ederim. Gerçek problemlerle uğraşmak çok konforlu çünkü.
Şikayet ettiği şeyleri yaşamaya hem devam etmek istemiyor hem de şikayet ettiği şeylerin kaynağına gidip onları düzeltmek için bedel ödemek acı maliyetine gitmek istemiyor
Hangisi daha iyi şikayet ettiği şeyleri sürekli yaşayıp süregelen acıları mi yaşamak yoksa değişim için kısa süreli acıyı göze alıp geçici bir sıkıntı yaşayıp feraha etmek mi?