Yağmur Tanesi Gibi Döküldü Peş Peşe...
Bir damla yaş
düştü…
Bir tane daha,
bir tane daha...
Yağmur tanesi gibi döküldü peş peşe damlalar.
Odanın
ortasında, çökmüş, ağlıyordu.
Umut etmeyi kesmek insanın en büyük hatasıdır.
"Mutluluktan da
ağlar mıydı bir gün?" Çok ümit vermedi
bu soru. Aksine daha da canı yandı.
"Ben kim, mutluluk kim? Mutluluk kapımızdan
bile geçmez ki" diye düşündü. İçini koca bir
keder kaplamış, başını ellerinin arasına almıştı.
Her türlü acısına her türlü zorluğuna katlandığı evliliği, Kum taneleri gibi kayıp gidiyordu ellerinden ve hayatından. Nelere katlandı ama yine de olmadı. Nelere göğüs germişti ve ne çok Sabretmişti oysa.
Herkes ağız birliği yapmışçasına söylerdi bu kelimeyi. "Sabret, sonu selamet olur sabret."
"Olmadı işte. Ben
üzerime düşeni yaptım ama olmadı. Peşinde koştuğum, umutlarımı bağladığım,
çabaladığım her şey bitti." diye düşündü.
Yavaş yavaş
kalktı yerinden. “Elimi yüzümü yıkayayım.” dedi. “Böyle olmaz, az sonra
çocuklar gelir.” dedi kendi kendine.
Pişmandı...
Hiç değmeyen bir
adama bu kadar şey feda ettiği için ve çok değer verdiği için. "Başkası olsa el
üstünde taşırdı yaptıkları karşısında" diye düşündü.
Oysa hayatta değişmeyen sebep sonuç ilişkileri vardır…
Deneyimsel Öğreti der ki, "Taviz, tavizi doğurur."
Sabır zannettiği tavizleri değişmediği sürece daha kıymet bilen bir başkası da olsa ne fark eder? İnsan karşısındakini zalimleştirmeye devam ederken sonuçtan nasıl memnun olabilir?
Hepimiz yanılabiliriz bu hayatta. İnsanoğlu doğası gereği yanılır.
- Duygular işin içine girince, çok istediğinden vazgeçemediği için yanılabilir.
- Zıddında davranışa gücü yetmediği için hata yapabilir.
- Karşısındakine zaman vermek, ona ne kadar iyi olduğunu göstermek veya onu kaybetmemek için yanılabilir.
- Hep onun dediği gibi olsun ister. İstediğini verince, ses çıkarmayınca iyi olur diye düşünür.
Sonra aynı şeyi tekrarlar durur.
Ne zamana kadar?
İşler iyice zorlaşana kadar.
Sonra da pişman
olur. Ama yaptığını hata olarak gördüğü için değil.
İstediği sonuç olmadı diye
üzülür.
"Bu kadar emek vermeseydim keşke" der.
Pişmandır...
Neye pişman?
Geri
dönmek istediği şey nedir?
Çoğumuz ilişkilerinde
mutsuz olduğunda ya da mutsuzlukla bittiğinde pişman oluruz. Ona verdiği
şeyleri başkasına yapsa, hayatının ne kadar güzel ve farklı olacağını düşünür.
Öyle midir gerçekten?
Sınav notu düşük
öğrencinin öğretmenini suçlaması gibi. "Ben doğru cevabı bilseydim notlarım
düşük olmazdı." diye düşünmez. Dersleri bilmezken hangi hoca olsa sınav sonucu
böyle olmaz mıydı? Ama bunu kendisine bile diyemez ve yanılır.
Gerçek, hayatı anlamlı ve anlaşılır kılar.
İnsanoğlu kavramların
anlamlarını bilmezken nerede hata yaptığını anlamamışken nasıl pişman olsun nasıl
hayatını düzenlesin?
Sözgelimi mutlu başlayan bir birliktelikte sabır zannettiğinin, aslında taviz olduğunu bilmiyorsa nasıl böyle davranmaktan vazgeçsin? Nasıl hatasını fark edip doğru şeyin pişmanlığını yaşasın? Bir sonrakinde yine aynı şeyi yapmaktan ne alıkoysun onu?
Peki, Sabır Nedir?
Hatasına göz yummak mı?
Hiç yanlışının bedelini ödetmediği halde eskisi
gibi davranmasına göz yummak mı?
"Bu sefer de affettim bir daha olmasın" demek
mi?
Elbette hiçbiri…
Sabır, Karşılaştığım bir zorluğun üstesinden gelmek için lazım olan bir şey. Demek ki bu zorluk hayatımda sürekli kalıyorsa orada başka bir sorun var.
İnsan doğru pişmanlıkları olduğunda işte o zaman hayatına farklı bir yön verebilir. "Davranışlarının doğrusu nedir?" diye merak ettiği sürece gerçek ve sahte olanın farkına varabilir.
Değilse ne
yaptığını nerede hata yaptığını bile bulamadan bir ömür geçer gider.
Gözyaşlarıyla, acıyla, pişmanlıkla…
Ama neye?
İşte mesele
gerçek ile hayatına yön verebilmekte…
Yorumlar
*Oysa hayatta değişmeyen sebep sonuç ilişkileri vardır…*
Bu cümle ayrıca çok kıymetli. Ve anlaşılası.
Selamlar.