Sınırımız Nereye Kadar?

Her şeyin bir sınırı mı var?

Biraz yakından bakınca… Ya da en iyisi uzaktan bakınca. 

Çok da içinde kaybolmadan. Duygusallığa vurmadan, dışarıdan bakınca, insan şunu görür: Yeryüzünde her şeyin bir çerçevesi, bir sınırının olduğunu…

Sınırlar çizili...

Nehir, sonsuz değildir. 

Savruk değildir,  sınırları çizili. 

Köstebek sınırsız patates yemez. Bir süre sonra dinlenmeye geçer. 

Piknik alanı sınırsız değildir. Bir süre sonra orman ya da şehir başlar. 

Şehirlerin sınırları, o sınırlar içinde yer alan kuralları vardır. 

Daha da uzaklaşınca ülkeler, ülkelerin sınırlarını görebilir olur insan. Her biri kendi ekseninde, kendi bayramında, kendi üzüntüsündedir. Böylece birleşirler esasında. 

Her sınır, insanların arasına duvarlar sokmanın aksine, duvarlar içindekileri birbirine yaklaştırır der Deneyimsel Tasarım Öğretisi. Nereden anlaşılır?

Sınır insanları birbirine yaklaştırır...

Uzaktan bakmak yeterli olacaktır:

-        Türkiye’nin dolma biber mevsimi vardır. Taze dolma biberin çıktığı dönem. Birçok evde biber dolması yapılır. Bu bizi birleştirir,  ortak koku verir sokaklara.

-        Bayramlarımız vardır. Bazıları sadece tatil olduğu için anlamlı bulsa da, içinde barındırdığı nice soyut anlamla insanları birleştirir.

-        Ortak günlerimiz vardır, kıymetli. O günler geldiğinde, benzer şeyler için üzülür, tövbe eder, dua ederiz. 

-        Bir ülke ve o ülkede yaşananlar,

      O ülkede biriktirilenler, 

      O ülkede ödenmiş bedeller, 

      Gerçek uğruna verilmiş mücadeleler... 

      Neticede özüyle, 

  •       Ortak çaba, 
  •       Ortak acı, 
  •       Ortak mutluluk, o sınırlar içindeki insanların kalplerini birbirine ısındırıverir. 

zz 

     Şu anda da ısınık mı kalpler? 

      Ülke aynı ülke, sınırlar aynı sınırlar? Var mı birbirlerine merhametle bakan insanlar? Kalmış mı? Kalmadıysa ne olmuş onlara?  

Her şeyin kendi içinde var olan bu sınırı, onların güvende olmasını sağlar -en azından sağlardı eskiden-. 

  • Bozulan ilişkilerin, insanların birbirlerine güvenmemelerinin, 
  • Birbirlerinin yanında artık huzurlu hissetmemesinin,
  • Kimsenin diğerine sırtını dönememesinin sebebi ne olabilir?

Çünkü yakından bakmışlar olaylara. Bu da onları, olayların bizzat içine sokmuş. Olayları konuşur olmuşlar:

“Var ya en yenisinden otomobil almışlar. Ev aldıkları da söyleniyor da, onu daha görmedik.”

Daha kötüsü, iyice yaklaşıp kişileri konuşur olmuşlar:

“Bunlar da hep böyle gizli iş yaparlar. Ne var sanki söyleseler? Yiyecek miyiz biz bunların aldığını canım!”

  • İnsanoğlu yaklaştıkça, önce duyguları aktifleşti, 
  • İçinde boğuluverdi "o oldu bu oldu"nun... 
  • Sonra bilinci daraldı,
  • Gerçeği göremedi, 
  • Sonra da ilişkilerinde olması gereken süreçleri koruyamaz oldu. 

Kaybedilenler arasındaydı sınırlar da... Dengeli sınırları, ihtiyaç gören sınırları da kaybetti insanoğlu.

Bunca zamana kadar, çok sınırlar gördü insanoğlu...

  • Denizlerin, 
  • Yolların, 
  • Kuş yuvalarının, 
  • Kabilelerin sınırlarını gördü. 

Faydasını da gördü. Sağladığı konforu da gördü. Dışarıda diğerleriyle kurulamayan ilişkilerin, içerideki ilişkileri sağlamlaştırdığını da gördü.

Bulunduğu yer şehre uzak olan bir köyse,

İhtiyaçları olan, olduğunda hemen ulaşamayan bir köy...

Komşusuyla sıkı ilişkisi olmasa, nazı geçmese, nasıl yaşardı oralarda? 

Ne kadar zorlanırdı değil mi?

Peki şimdi kaldırın o köyden sınırları. 

Çok zor olmayacak, şehre bakıverin yeter. 

Köylerde ve şehirlerde sınırlar nasıl?

Her şeye ulaşabilen şehirler, etrafında ki sınırları çok zayıflamış semtler… 

Bu insanların komşuluk ilişkileri nasıl? 

Birisi hata yaptığında diğerinin tahammülü, alttan alması nasıl? 

Diğerinin çocuğunun önlüğüne yakalığı yoktu, ertesi gün okula gidecekti. Komşu onun o derdini çözüvermese... Koca köy. Nasıl gidip alırdı?

İnsanoğlu yüzyıllarca faydasını gördü sınırların. Buna rağmen ilişkilerinde; ailesinde, arkadaşlarında, iş yerinde sınırların önemini kavrayamadı aynı insanoğlu.

Neden öyle yaptı? 

Her şeyde sınır olduğu apaçık belirginken, niçin ilişkilerinde apaçık olmayı seçti insan?

İnsan sınır koyamadı ilişkilerinde. Çünkü beğenilmeyeceğini onaylanmayacağını düşündü. 

Bu yüzden de herkese mesafesini eşit tutmaya çalıştı. Ya da yanlış sınırlar koymakta buldu çözümü.

Sahi nedir bunun orta yolu? Hayır diyememek mi?

  • "Hayır" deme problemleri, 
  • Sorulan her soruya cevap vermek zorunda hissetmek, 
  • İnsanların beğenisine göre hareket etmek… Tümü sınırlarla ilgilidir. 

İnsan yanlış yerde, yanlış insanları, olmaması gereken yerlere dahil ede ede; 

Olması gereken insanları, olması gereken yerlere koyamaz oldu. 

Kime hakkını teslim etmiyorsa insan, orada adaletsizlik tuzağına düşmüş olur esasında. Algıda adaletinde sorun yaşayan insan, ilişkilerinde kararsız, kime ne tepki vereceğini bilemez duruma düşer. 

Oysa herkes kendi hakkını belli eder. 

Kimilerinin hakkı çok yakınlıktır. 

Ki onlar ihtiyaç gideren, fayda veren insanlardır. 

Kimilerinin de hakkı uzaklıktır. 

Ki onlar da sadece kendi ihtiyaçlarına odaklanmış, zarar veren insanlardır.

İnsan, ah! bilse insan… 

Ne kadar önemli değil mi, hayatının her yerinde sınırlar?

Ve yine bilse aynı insan, 

Sınırlarda aşırılaşınca da toparlayamaz ilişkilerini.

Toparlayamayınca da ilişkiler yeniden iletişime geri döner.

Hep bir orta yoluna ihtiyaç var hayatın her alanında. 

Orta yola da insanı "öğrenmek" getirir. Gerçeği öğrenmek… 

Doğru davranışı "neden?" sergilemesi gerektiğini bilmeli. Ve de "nasıl?" sergileyeceğini bilmeli.

-        Gereksiz "evet" dediği için; gereksiz "hayır" demeye başlar insan. 

      O zaman optimum tepki nedir?

-        Gereksiz yakınıma girmesine müsaade ettiğim her süreçten dolayı, 

      Yakınıma gelmesi gerekenlere yakın olamadım. Optimum tepki nedir?

Uzaktan bir bakabilse insan;

  • Ne yaşadığının, 
  • Neden yaşadığının, 
  • Önceden bunu yaşamayanların neler yaptığını bir görse insan… 

Görmek yerine, bazen güneş gözlüğü takmayı seçer insan.

Görmezden gelmeyi tercih eder,

Bazen de uzaktan bakmayı...

Daha yapması gerekene odaklanmak yerine, 

Gördüğünü zannettikleriyle oyalanır insan.




İlişkilerde Ustalık Hakkında

Yorumlar

GNS dedi ki…
Ellerinize sağlık
Ayşe Temelci dedi ki…
Sınır o kadar önemli ki ilişkilerimizde, o sınırı çizemediğimizde doğru bağ kuramıyoruz.


Tekrar hatırlatıcı, düşündüren bu makale için teşekkür ederim.
Kaleminize kuvvet olsun 🕊
Işıl dedi ki…
Her şey daha iyi olsun isterken nasıl da bozduğunu anlamayan insan... sınırlar yakınlastırıyor oysa... bilmeyince bozuk ilişkiler... keşke anlayabilsek... cok güzel bir yazı, tesekkürler...
EÇ dedi ki…
“Gereksiz "evet" dediği için; gereksiz "hayır" demeye başlar insan.”
Ne güzel bir ifade. Doğru kişiye doğru sınırı koyamadığında insan yanlış kişiye yanlış sınırlar koyuyor. Gereksiz yaptığımız her şey gerekli bir şeyi yapma hakkımızdan götürüyor. Deneyimsel Tasarım Öğretisinin bana kattığı en önemli konulardandır İlişkilerde Sınırlar. Taviz veren, Sınır koymakta zorlanan kişilere bu seminerleri tavsiye ederim.
Adsız dedi ki…
Hep beğenilmek, sevilmek isteğiyle sınır koyamamak…
Maalesef hepimizin çoğu zaman hissedebileceği bir duygu,
Halbuki insan bilse ne kadar önemli olduğu, çok güzel anlatılmış, kaleminize sağlık…
HY
Adsız dedi ki…
Sınırlar çok güzel anlatılmış :)