Sınav Sahasında Geçer Not Almak

Sınav Sahasında Geçer Not Almak

Bugün benim için önemli bir gündü.  Hazırlandım, bir şeyler atıştırdım, yanıma alacaklarımı kontrol ettim. Derin bir nefes alıp yola çıktım.  Nasıl bir yol oldu, bu yol nereye çıkıyordu? Sormadan etmeden…

Ve daha öncekiler gibi her basamakta, her süreçte atlamam gereken bir yer, bir eşik vardı.

Yarım saat kadar sonra kendimi sınava giriş yapacağım okulun önünde buldum. Biraz evvel ev halkı duaları ve beklentileriyle buraya doğru uğurladılar beni ve benim gibi milyonlarcasını… 

Kalabalık bir ortamdı, büyük çoğunluk telaşlı, kaygılı, stresliydi. Bir kısmı da onu neyin beklediğini bilmediği için olabildiğince rahattı.  Saat 9.30'u gösterdiğinde sırayla içeri alındık. Bir takım kontrollerden geçtik. Sınav salonu ile karşı karşıya geldim. O kapıdan geçince başlayacaktı her şey ya da bir yıl daha devam edecek bir döngüye doğru sürüklenecektim.  Ya da kim bilir hayat başka ne tercihler çıkaracaktı önüme…

Gözetmen uzun süre ayakta dikildiğimi fark ederek yanıma geldi. Kimliğimi, evraklarımı kontrol etti ve sıramı gösterdi. Geçtim oturdum.  Sıra çok rahatsızdı ya da stresten öyle hissediyordum.

İnsana o yük teklif edilmemişti oysa...

İnsan nasıl kendi kendine engeller koyuyormuş meğer nasıl da yükleniyor kendine... 

Oysa ona o yük teklif edilmedi bile.  

Sırtına mı çok güveniyor dersiniz?  

Neden merhametsiz olur ki kendine? 

Hep başkaları zalimdi ona göre. 

Kendine ettiği zulmü hiç düşünmedi bile...

Sırada sadece bir kalem, bir silgi vardı. "Bu mu yani?" dedim. 

  • Bütün ders çalışmalarım, 
  • Bedelim,
  • Alın terim, 
  • Ağlamam, 
  • Sevinçlerim bir kaleme mi sığacaktı?

Ah insan...

Hala daha fazlasını istiyordu insan, daha azı ile başaramadığını daha fazlasıyla zorluyordu. Oysa bir kalem yetmez miydi o soruyu çözmeye? Bir silgi yetmez miydi yanlışı silmeye? Sorunu anlamak çözümünü bulmaya yeterdi belki de…

Silgi ve kalem düşmüştü benim payıma.  Biri yazar, biri siler...

Nasıl silecektim ki yaptığım hataları? Daha önce milyonlarca kez yanlış cevap vermişken… Nasıl doğru cevabı verecektim ki hayatta bu kadar çeldirici varken?  Her şık birbirinden zordu tıpkı hayat gibi…  

O mu bu mu? 

Onu mu seçsem bunu mu?

Ya diğeri ise? Ama bu da olabilir. 

Peki, şimdi nasıl eleyeceğim?

İnsan göremez gerçeği çeldiriciler varken. İnsan göremez gerçeği önünde;

  • Egosu, 
  • Zanları,
  • Beklentileri,
  • Hazları varken.  

Oysa bilen nasıl da yapıyor o soruyu saniyede? Tabi bir de süre var işin içinde. 

Pirincin içinden taşları ayıklamak gerek ama verilen sürede yapabilmek gerek.  

Yolun karşısına geçmek gerek ancak verilen sürede geçmek gerek.  

  • İş yerine yetişmem, 
  • Eve yetişmem, 
  • Çocuklara yetişmem, 
  • Düğüne yetişmem, 
  • Pazara yetişmem, 
  • Sınava yetişmem gerek.  
  • Aslında hayata yetişmem gerek. 

Peki nasıl olacak tüm bunlar, zaman benim aleyhimde mi işliyor yoksa?

İnsana bu hayatta bir süre verilmiştir. O süre zarfında bir seçim yapar. Ya doğruyu seçer ya da yanlışı. Sınava girmeden kazanmanın hayalini kurar. Oyuna başlamadan bitirdiğini düşler. Belki de kazananı olamayacağı bir öyküde debelenir durur. İlerlediğini sandığı yerde geriye düştüğünü fark edemez, süreyi lehine kullanamaz. Kestirme yollara başvurur.  

Gözetmene; "ben zaten çok çalışmıştım" diyerek, "yırtar mıyım acaba?" diye düşünür. Kendince yollar arar.  Kazanamayacağı oyunların içine düşer "kazandım" zannederek.  

Sebeplerine odaklanmadan sonucu ister. Kendini üniversitenin kapısının önünde hayal eder. Ders çalışmak aklının ucundan teğet bile geçmezken atanma hayalleri kurar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; İnsan sonuçları odaklanırsa sonuç ondan o kadar uzaklaşır.

Sahi, bir şeyi çok isteyip hırs yaptığımızda, o sonuca ulaşanı gördünüz mü?  Veya o sonuçtan tatmin olanı? 

Süre aleyhine doğru ilerlerken; “Dur ya iki haftalık hızlandırılmış kursa gideyim” der.  Bütün bir yılı 2 haftaya sığdırmaya çalışır.  Hayatı da böyle yaşar. Zaten hızlı olan dünyada hayatı da sıkıştırılmış paket programla yaşar. 

"Selam" dediğinin yüzüne bakmaz. En yakınının derdini bilmez. 

İnsan treni denizde götürmeye; gemiyi de tren rayına sokmaya çalışır. 

Ancak kısa yol bulmakla kestirme yolu, sahte yolu birbirine karıştırır. Buna akıl yorduğu kadar, deftere kitaba akıl yormaz belki de. Sahtenin kucağında akıl almaz çılgınlıklar yapar. Kestirme yolların bedelini hiç düşünmez. Hayatı sil baştan yaşar.

Deneyimsel Öğreti der ki ; Hayat sil baştan kabul etmez. Çünkü süre hep ileri doğru ilerler. Deneyip yanılarak yaşadığımız hayat sadece bizi yorar.  

Soruyu çözerken şıklardan gider. 

A şıkkı değilse B, 

B yi dener, B değilse C,  

C yi dener, oda değilse D…

Ancak süre ilerler bazen doğruyu bulsan da vapur çoktan kalkmıştır. Doğruyu görsen de çok geç olmuştur. 

Peki her şeyin bir formülü yok mu hayatta?

Bir stratejiye sahip olamaz mıyız? Mesele sorunu iyi anlamak değil mi çözüme giden yolda? Nasıl ki sınav anında 15 dakikada bir başımızı kaldırıp süreye bakıyorsak, hayatta da bunu yapamaz mıyız?  

Deneyimsel Öğreti der ki; İnsanoğluna sınırlı verilen süreyi en konforlu yaşamanın yolu; süreyi unutmadan sorulan sorulara doğru cevap verebilmek. Doğru tepkiyi ortaya koyabilmek. Hayattaki işaretleri okuyabilmek tıpkı sınavdaki ipuçları gibi...  

Belli bir yolla, ilimle ilerleyebilmek, sınavın içeriğini bilmek gibi. Denemeden yanılmadan ilerleyebilmek ve her şeyin geçici olduğunu bilmek...

Doğru tepkiyi ver ve geç!

Hayat da bir sınav...Soruları ve cevapları olan... Süre verenin olduğu… "Doğru tepkiyi ver ve geç!" der sana hayat. Takılmadan insanların yapıp ettiklerine…

Ve en önemlisi de sınav anını bekleme, sınavdan geçmek için.  Sonuçlar senin elinde olamaz hiçbir zaman. Sen kuyudan suyu çek, kovanın dolmasına takılma.  

Hiçbir uçurtma tek başına uçamaz rüzgâr olmasa. 

Ona yön veren, havalandıran, şahlandıran, yere düşüren, canlandıran, büklüm büklüm eden olmasa…

Bu yüzden uçurtmanın hatırı yoksa da rüzgârı unutma,

Yön vereni unutma,

Yönlendireni unutma…




Deneyimsel Tasarım Öğretisi Hakkında




Yorumlar

Adsız dedi ki…
Ne kadar güzel anlatmışsınız hayatı ve sınavı.. süreyi unutmadan sınavda olduğumuzu unutmadan hayatta yol almamız gerektiğini.. Kaleminize sağlık..
Adsız dedi ki…
Doğru cevabı verip geçmek... Yön vereni ve yönlendireni unutmamak... emeğinize sağlık 💞
AKK dedi ki…
Kaleminize sağlık. Çok içten bir yazı. Umarım sınavın farkında oluruz. Umarım soruyu doğru anlarız. Ve umarım doğru cevabı verenlerden oluruz. Doğru cevabı verecek bilin açıklığı umuduyla...
GNS dedi ki…
Kaleminize sağlık
meryem dedi ki…
Vaktimiz bitmeden sorularımıza dogru cevap verebiliriz İnşAllah🤲🏻
Adsız dedi ki…
İnsan treni denizde götürmeye; gemiyi de tren rayına sokmaya çalışır…