Hayatın Tercih Dönemi
Tercih dönemi
yaklaşıyordu.
Adeta uzun maraton koşan bir atlet gibi, kendini bitiş çizgisine atmış gibi hissediyordu.
Adeta uzun maraton koşan bir atlet gibi, kendini bitiş çizgisine atmış gibi hissediyordu.
Nihayet sınav geçmiş,
puanlar açıklanmıştı.
Çok istediği bir sonuç gelmese de, çalıştığına yakın bir karşılık almıştı ve tercih dönemine hazırlanıyordu.
Her kararından evvel "neden?" diye sorması gerekir.
Çünkü "neden?" sorusu, insanı motive eden, anlık acı duyduğu zamanlarda dahi onu ayağa kaldıran bir güçtür.
O gün sormadığı soruları
mezun olduktan sonra kendine soracaktı ancak geciken her bedel gibi bu da daha
acı verici olacaktı.
İnsanoğlu dış dünyaya
karşı bir o kadar meraklı iken, kendi geleceği ile ilgili hedef belirlemekte
ne kadar az düşünüyordu.
Sonunda üniversite seçimlerini yaptı. Mantığı ve fayda odaklı düşünceleri ağır basmış, arkadaşlarını değil başarısını düşünmüştü.
Peki ya şimdi ne olacaktı?
Nasıl bir üniversite hayatı geçirmek istiyordu?
Bu yıllarını ne ile geçirecekti?
Bunları düşünmüyordu.
İnsanoğlu hedefi
olmadığında savrulmaya, anlık haz duyduğu kişilerin ya da eylemlerin peşinden
gitmeye meyilli olur.
Onun için de bu durum farklı olmamıştı.
Çok istediği bir sonuç gelmese de, çalıştığına yakın bir karşılık almıştı ve tercih dönemine hazırlanıyordu.
- Acaba hangi bölümü seçmeliydi?
- Hangi okulu ilk sıralara yazmalıydı?
- Popüler olan ve çoğu arkadaşının da ilk sıralarında yer alan bir özel üniversite mi?
- Yoksa akademik anlamda daha çok gelişeceği bir okulu mu seçmeliydi?
- Ya arkadaşları ile aynı üniversiteye gitmezse, bugüne kadar getirdiği popülerliği devam eder miydi?
- Kendisine yeni bir yol çizip, alacağı faydayı mı düşünmeliydi?
Seçimlerimizin Nedenleri Nelerdir?
Hangi seçeneği seçerse seçsin, insanoğlunun neyi neden yapması gerektiğini bilmesi gerekir.Her kararından evvel "neden?" diye sorması gerekir.
Çünkü "neden?" sorusu, insanı motive eden, anlık acı duyduğu zamanlarda dahi onu ayağa kaldıran bir güçtür.
- Neden mühendislik fakültesini okumalıyım?
- Neden bu üniversiteye gitmeliyim?
- 5 yıl sonrası için planı neydi?
- Nasıl bir fayda vermek, bu hayata nasıl bir katkı sağlamak istiyordu?
Hedefi az düşünüyoruz...
İnsanoğlu dış dünyaya
karşı bir o kadar meraklı iken, kendi geleceği ile ilgili hedef belirlemekte
ne kadar az düşünüyordu.Sonunda üniversite seçimlerini yaptı. Mantığı ve fayda odaklı düşünceleri ağır basmış, arkadaşlarını değil başarısını düşünmüştü.
Peki ya şimdi ne olacaktı?
Nasıl bir üniversite hayatı geçirmek istiyordu?
Bu yıllarını ne ile geçirecekti?
Bunları düşünmüyordu.
Onun için de bu durum farklı olmamıştı.
Üniversite de herkesle iletişim kurulur muydu?
Nur, aktif bir insandı, iletişim
kurmayı, yeni insanlarla tanışmayı severdi.
Girdiği bir ortamda hızla eşleşir, benzer oldukları ile konuşmak için pek de vakit kaybetmezdi.
Yine ondan beklendiği gibi, üniversiteye girdiği ilk gün arkadaş edinmeyi başarmıştı.
Bunu bir başarı zannedebiliyordu, ne güzel sorunsuz iletişim kurabiliyordu.
Ama herkesle iletişim kurulur muydu? Her iletişim kurduğuyla yakın bir ilişkisi olmalı mıydı?
Oysa ki kimi insanlar ile
sadece selamlaşırken, kimileri danıştığımız insanlar olur.
Kimi insanlar bizi belli bir saatten sonra arayamazken, kimileri ihtiyacımız olduğunda çekinmeden aradıklarımız olur.
Herkesle aynı oranda ilişki kurmak mıdır ilişkide ustalık, yoksa kişiden kişiye göre değişen dengeleri yönetebilmek midir mesele?
Bunu geç de olsa anlayacaktı ancak şu anda öngöremiyordu göreceği zararı.
Belki de beğenilme isteği, gerçekleri analiz etme yetisinin önüne geçiyordu.
Aradan birkaç ay geçmişti. Bu süre zarfında iki yakın
arkadaşı olmuştu. Kendisini onların yanında iyi hissetmiyordu ancak bu gidişata
da dur demeye gücü yoktu.
Buluştuklarında insanlar hakkında yorum yaparak, varsayımlarda bulunarak keyifli vakit geçirdiklerini düşünüyor ancak gün sonunda bir arpa boyu yol alamıyorlardı.
Nur yanlarında çoğu zaman bir yabancı gibi hissetse de, yanlarından ayrılmaya gücü yetmiyordu.
Beğenilme isteği, tek kalmaya dair kaygısı, ya beni yanlış anlarlarsa düşüncesi onun önüne durmadan ket vuruyordu.
Aslında tam da bu okula
başlarken yapamadığı şey karşısına çıkmıştı.
Girdiği bir ortamda hızla eşleşir, benzer oldukları ile konuşmak için pek de vakit kaybetmezdi.
Yine ondan beklendiği gibi, üniversiteye girdiği ilk gün arkadaş edinmeyi başarmıştı.
Bunu bir başarı zannedebiliyordu, ne güzel sorunsuz iletişim kurabiliyordu.
Ama herkesle iletişim kurulur muydu? Her iletişim kurduğuyla yakın bir ilişkisi olmalı mıydı?
Kimi insanlar bizi belli bir saatten sonra arayamazken, kimileri ihtiyacımız olduğunda çekinmeden aradıklarımız olur.
Herkesle aynı oranda ilişki kurmak mıdır ilişkide ustalık, yoksa kişiden kişiye göre değişen dengeleri yönetebilmek midir mesele?
Bunu geç de olsa anlayacaktı ancak şu anda öngöremiyordu göreceği zararı.
Belki de beğenilme isteği, gerçekleri analiz etme yetisinin önüne geçiyordu.
Buluştuklarında insanlar hakkında yorum yaparak, varsayımlarda bulunarak keyifli vakit geçirdiklerini düşünüyor ancak gün sonunda bir arpa boyu yol alamıyorlardı.
Nur yanlarında çoğu zaman bir yabancı gibi hissetse de, yanlarından ayrılmaya gücü yetmiyordu.
Beğenilme isteği, tek kalmaya dair kaygısı, ya beni yanlış anlarlarsa düşüncesi onun önüne durmadan ket vuruyordu.
"Neden?" sorusuna cevap verememek.
- Neden bu insanlarla arkadaş olmalıyım ki?
- Neden burada bulunmalıyım?
- Neden istemediğim bir ortamdan uzaklaşmak bu kadar zor?
- Ve en önemlisi neden kendimi güçlendirmiyorum?
Bu gücü kazanmanın yolu ise kişisel hedeflerine odaklanması ve bu hedeflerin de kişinin dününe göre ona fayda vermesidir.
Daha çok gerçeği merak eden, daha çok etrafına fayda veren, daha çok kendi gelişimine yatırım yapan biri olmak için insanın etrafındaki oyalayıcılardan uzaklaşması gerekir.
Nur eski zamanları hatırlarken yeni yeni anlıyordu.
Yaşadıkları onda şimdi bir şeyler ifade ediyordu.
Aslında o zaman kendisine zarar vermişti.
Bu zararın sebebi, kendi gelişimine engel olan ilişkileri ve arkadaşlıkları tercih etmesiydi.
İnsanoğlu bir şey ona fayda vermiyorsa, zarar gördüğünün farkına varmakta zorlanır.
Başarılı olmak için sonuç değerlendirmesi yapmak...
Deneyimsel Tasarım Öğretisi
der ki; "Bir şey insana ya fayda verir ya zarar verir."
Nur’un kurduğu ilişkiler ona fayda vermemişti evet, bunun farkındaydı.
Ama zarar gördüğünün farkında değildi.
Nasıl bir zarar görmüştü peki?
En güzel, en verimli yıllarını boş geçirmişti.
Arkadaşlıkları uğruna derslerini aksatmıştı, hatta arkadaşları için daha iyi bir okula yatay geçiş şansını bile değerlendirememişti.
Aslında kendine birçok yatırım yapabilecekken, o dününe göre çok az yol alabilmişti.
Şimdi düşünüyordu olan
biteni, üniversite bitmişti, tercih yaptığı o köşede, kahvesini yudumlarken,
geçmiş beş yılını değerlendiriyordu.
Artık bir sonuç
değerlendirmesi yapmıştı.
Acı da olsa farkındalığı artmıştı.
Şimdi hayatının yeni sahnesi için yapacağı kaliteli tercihlere odaklanıyordu…
İki tercih dönemi arasında ne kadar da büyük bir fark vardı…
Nur’un kurduğu ilişkiler ona fayda vermemişti evet, bunun farkındaydı.
Ama zarar gördüğünün farkında değildi.
Nasıl bir zarar görmüştü peki?
En güzel, en verimli yıllarını boş geçirmişti.
Arkadaşlıkları uğruna derslerini aksatmıştı, hatta arkadaşları için daha iyi bir okula yatay geçiş şansını bile değerlendirememişti.
Aslında kendine birçok yatırım yapabilecekken, o dününe göre çok az yol alabilmişti.
Acı da olsa farkındalığı artmıştı.
Şimdi hayatının yeni sahnesi için yapacağı kaliteli tercihlere odaklanıyordu…
İki tercih dönemi arasında ne kadar da büyük bir fark vardı…
Yorumlar
Çünkü bu hayatta herşey zıttı ile yaratılmıştır.
İnsan zihni soru-cevap şeklinde çalışıyorsa,
sorularımızı doğru ve faydalı olarak sormak dileğiyle...
Ne güzel bir öğüt
"Ne kadar az düşünürsünüz"
Kaleminize saglik:)
Çok guzel bir yazı olmuş elinize sağlık