Selam 40 Yaşım

Sana doğru gelirken biraz daha temkinliyim 40 yaşım...

Şu an neler yapıyorsun, nasıl hissediyorsun bilmiyorum.
Umarım hakkımda iyi şeyler düşünüyorsundur. 
Günler geçtikçe, insanları tanımak, verdikleri tepkileri anlamlandırmak zor olmaya başladı.
Bu yüzden sana doğru gelirken biraz daha temkinliyim 40 yaşım... 

Bütün bunları önceden de bilmek isterdim ama "zararın neresinden dönersem kârdır" diye düşünüyorum. O yüzden de canımı sıkmak istemiyorum. 

Sen de oradan bakınca, bugün canımı sıktığım çoğu şeye kızıyorsundur. Yine de, mutlu olmak için elimden geleni yaptığımı bilmeni isterim. Sinir olduğun bir çok şeyi unutturur diye düşünüyorum.

Sana ulaşmama uzun yıllar var. Uzak gibi duruyor belki de..." Bundan önce zaman, nasıl ışık hızında geçtiyse, bundan sonra da öyle olacak" diye düşünüyorum. Işık hızında dediysem, çocukluktan sonraki dönemi kastediyorum. 

Zaman yavaştı çocukken...

Çocukken zaman yavaş yavaş akardı. Annem, yemeğin pişmesine bir saat kaldığını söylediğinde, üzerime bir ağırlık çökerdi. Senelerce beklemem gerekiyormuş gibi hüzünlenirdim. Yelkovanın her adımını takip ederdim ama yine de zaman hızlanmazdı. 

Erteleme hastalığı ne zaman başladı? Ergenlik yaşları...

Ergenlikten sonra zaman, bir nebze de olsa hızlanmaya başlamıştı. Hızlıca uçup gitmiyor ama bir saati bir ömür gibi hissetmiyordum. Bu yanılgı, henüz birçok şey için, çok vaktimin olduğunu düşünmeme sebep oluyordu. 

O nedenle beni iyiye götürecek bütün önemli hedeflerimi ertelemeye başladım. 

Erteleme hastalığı, daha bu yaşlarda tohumlarını ekmeye başlamıştı. 

Hayat çok güzeldi. İçinde bulunduğum anın tadını çıkarmak, her zaman daha cazip gelirdi. Bunun getirisinin, seneler sonra, çatık kaşlı bir öğretmen gibi karşıma çıkacağını bilmiyordum. Halbuki annem hep söylerdi; dersten kaçıyor olmam ileride ayağıma dolanacaktı. Hatta etrafımdaki bütün büyükler aynı tavsiyeleri verirdi. 

Dinlemezdim ya da anlamak istemezdim, bilmiyorum. Onların hayatı başka, benimki başka diye düşünürdüm. Nereden bilebilirdim hepimizin  özünde ortak paydaların olduğunu?


Gerçek zaman neydi? Yirmili yaşlar...

Gerçekte zaman kavramı,  beni derinden sarsmaya yirmili yaşlarımda başladı. Her şey öylesine hızlanmıştı ki hiçbir şeye yetişemiyordum. 

Ektiğini biçme dönemiydi ve benim hali hazırda, sadece ekmediğim tohumlarım vardı. Hem hıza ayak uydurmaya çalışıyor hem de eksiklerimin peşinden koşuyordum. Kendimi zorlandığım da, arkama bakmadan kaçtığım günlerle yüzleşme zamanı gelmişti. 

Saf pişmanlığın kendi başına fayda vermeyeceğini biliyordum. Onu iyi dinlemem, sesine tüm dikkatimle kulak vermem gerektiğinin farkındaydım. 

Bu yüzden içimde yanan alev topunu dinlemeye başladım. İçimdeki pişmanlık büyüktü... Çok acı şeyler söylüyordu. Dinledikçe kendime kızıyor, sesi bastırıyor ve koşturmaya devam ediyordum. Bu bir süre devam etti. Sonra, bununla bir ömür yaşamayacağıma karar verdim. 

O günden sonra hiç durmadan çalıştım. 

Ertelediğim, 

Zor anlarda geri çekildiğim, 

Koltuğun altına ittiğim ne varsa,

Karşıma aldım. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi diyordu ki: Ertelenen her şey büyür. 

Aynısını yaşadım. Ertelediklerim büyümüştü. Hepsiyle yüzleşmek başta ağır geldi. İlmeği söktükçe tarifsiz bir rahatlama, yoğun bir huzur kapladı yüreğimi. İçimde yanan ateş, önce köz, sonra kül oldu. 

Pişmanlıktan sonra, dönüşüm...

Zaman içerinde su damlacıkları oluşmaya başladı. Nasıl olduğunu ben de anlamadım. 

İlk önce minik bir damla, sonra bir tane daha derken, ufak bir gölet oldu. 

Ateşin yakıcılığından sonra suyun serinliği, göz bebeklerime kadar yansımış olmalıydı. Her gören; “Sende bir değişiklik var.” demeye başladı.

Seçenek çok, yollar aldatıcıydı. Güçlü bir irade için, sürekli emek gerekiyordu.

Gerçekleştiremediğim hedeflerim, varoluş sebebim ve bana yüklenen marifetler vardı.

Her birini yeniden düzenlediğim de, daha doğrusu hakkını verdiğimde, bir damla daha eklendi. 


Şimdi sana gelene kadar 40 yaşım, 

Tüm damlaların birleşip, 

Sakin, derin, turkuaz bir okyanusa dönüşmesini diliyorum. 

Bunun için gecemi gündüzüme kattım. 

O pişmanlığın çığlıklarını tekrar duymak, 

Suyu kaybetmek, 

Ateşin tekrar beni kavurmasını,

Seyretmek istemiyorum. 

Sana ulaştığımda; “Aferin, güzel iş çıkarmışsın” diyebilmen için, bugün biraz emek vermem gerektiğinin farkındayım. 

Gözün arkada kalmasın,

Sana selam olsun...

Başarı Psikolojisi hakkında

Yorumlar

Mk dedi ki…
Ne de önemli fark edebilmek durmamak pes etmemek...
Adsız dedi ki…
Ne kadar gerçekçi ve ümit verici bir yazı
Adsız dedi ki…
Herkesin gelecek yaşlarına selam olsun:) Ne hoş bir yazı.
Umarım her yaşımız bir öncekinden güzel dersler çıkararak, pişmanlıklarımız azalarak, huzurla geçer.
GNS dedi ki…
Seçenek çok, yollar aldatıcıydı. Güçlü bir irade için, sürekli emek gerekiyordu.

Çok samimi bir yazı
Ellerinize sağlık
Betül dedi ki…
Sıcacık bir yazıydı. Ve gerçekten şunu düşündürttü: 40'a geldiğimde ne söylemek isterim geçmişimle ilgili?
Çok güzeldi. Elinize sağlık 🌼
Sevgi dedi ki…
Çok güzel bir yazı kaleminize saglik
Adsız dedi ki…
Ne iyi olmuş yüreğinize sağlık ertelediğimiz şeyleri yapabilmek dileğiyle 🥰
Adsız dedi ki…
Yaşlanmaktan korkanlara inat... Selam yeni yaşlarım diyebilmek ne güzel :)
S. dedi ki…
41.yas gunumde şu yaziyi okumak ayrica anlamli oldu.
Hayatın kaçıncı duraginda olursa olsun insan, kaldigi yerden, daha da erteleyip biyutmeden devam edebilmeli👏
Adsız dedi ki…
Elinize sağlık 🫠
Adsız dedi ki…
Çok güzel yazmisan,çok sevdim. Emeğine eline sağlik.
Kübra dedi ki…
Günümüzde Kaç kişi 40lı yaşlarını düşünüp kendine mektup yazmıştır? İnsanın kendine yaptığı ne büyük incelik ve yüzleşme! Teşekkürler bu güzel yazı için…
Adsız dedi ki…
Güzel