- Bir araba,
- Bir ev,
- Son model bir telefon,
- İyi bir bölüm,
- İyi bir okul,
- İyi bir iş,
- İyi bir mevkide çalışıyor olmak,
- İyi ilişkiler,
- Mutlu bir aile,
- Sorumluluk sahibi bir çocuk,
Veya aklımıza gelen ulaşmayı hedeflediğimiz herhangi bir
istek...
Aslında sorunun cevabı hiç de zor değil gayet basittir...
Doğru sebepler, doğru sonuca gider…
İnsan ulaşmak istediği hedefler için doğru sebepleri oluşturduğunda ona ulaşabilme hakkı kazanıyor. Bazen de doğru sebepleri oluştursa da istedikleri verilmiyor ve insan bunu olumsuzluk zannedebiliyor.
Oysa daha iyisi verildiğinden ve daha iyi olan bizim aklımıza gelmemiştir.
Dolayısıyla her şey bizimle ve bizim oluşturduğumuz sebeplerle alakalı. Ne yaparsak
yapalım hak edişimizin ötesini de altını da alamıyoruz. Yeter ki doğru sebepler
oluşsun.
Bunu için de hemen harekete geçip, doğru sebepleri oluşturmalıyız.
Peki, ilk denemede insan, hedeflerine ulaşabiliyor
mu?
Rekor kıran birçok sporcunun hayatına tanıklık etmişizdir.
Ne zorlu bir hayattan sıyrılıp, şampiyon oldular.
- Uykusuz geceler,
- Sağlıklı beslenmek için canının istediklerinden sakınması,
- Uzun antrenmanlar,
- Kişisel keyiflerini yaşayamama.
- Çoğu zamanını hedefine harcıyor olması...
Ve daha bir çok fedakarlık...
Kimler mücadele etmekten hemen vazgeçer?
Ve bu fedakarlıkları yaparken hayat ona her defasında güzel
sonuçlar vermiyor. Defalarca deniyor ve istediği sonucu bulamıyor. Onca zaman
harcamasına rağmen o hareketi belki de uzun süre yapamıyor. Bu onu vazgeçirir
mi?
Kimler vazgeçer?
Vazgeçene ne olur, vazgeçmeyene ne olur?
Olumsuzluklar insanları vazgeçirebilir. Gerçekten
vazgeçmeyen birisi varsa, o da sebeplerine konsantre olandır. Olumsuzluk da
yaşasa motivasyonu düşmez. Çünkü sonuçla ilgilenmez.
Vazgeçenler, sebeple ilgilenmeyenler, sonuçların hazzını yaşamak
isteyenlerdir. Sonuçla ilgileniyorsa da olumsuzluk yaşadığında mutsuz ve umutsuz
olur. Umudunu yitirdiğinde de vazgeçer. Neden? Çünkü biz hayatı hep kazanç
üzerine zannederiz. Aslında hayatın çoğunda kaybeder ve azında kazanç
sağlarız. Kaybetmemiz önemli değildir veya kazanmamız. Bunlar sonucunda
verdiğimiz tepkilerdir önemli olan.
İnsan, hayatının çoğunda, kazanacağını zanneder.
Hayat kazançtan ibaret değilse insan neden hayatının çoğunda
kazanacağını zanneder? Nasıl gerçekliğin dışında böyle bir beklentiye sahip
olabilir?
Çünkü kıyasları değiştiği için...
Bir insan, ödemesi gereken bedelleri ödemediğinde,hayatı nasıl yaşar? İstiyorum ve oluyor. Ödemesi gereken
bedelleri kendi sahiplendiğinde ne olur? Çabalıyorum ve ulaşmaya çalışıyorum.
Dolayısıyla bu iki insanın hayatta olumsuzluk yaşadığında
tepkileri aynı olmuyor.
Birisi, sadece istemeyle her şeyin olacağını düşünüyor. Ona
ulaşırken ki çabadan hiç haberi yok. Başkalarının onun için çabalamasını
istemiş. Başkalarının çabalarının tabiri caizse üzerine konmuş.
- Uykusuz geceler yok,
- İş kurabilmek için başta kaybedilen paralar yok,
- O telefon için öğle yemeklerinden vazgeçip biriktirmek yok,
- Arkadaşları gezerken ders çalışıyor olmak hazlarından vazgeçmek yok,
- Ödenen bu bedellerin hiçbirinden haberi yok.
Neden? Çünkü onun denklemi, istemek ve karşılığını almak
üzerine kurulu da o yüzden. İstemesinin sınırı yok. O yüzden onun için her şey
basit ve çok kolay, hayat hep kazanma üzerine.
İşte kıyaslarının değişiyor olmasının sebebi bu.
Kazanmanın yolu, kaybetmeyi göze almaktan geçer…
Kaybederken öğrenebilir mi insan? Kendi çabasını gösteren kişi kaybediyor gibi gözükür ama kazanmanın yolunu öğrenir. Bir şeyi istemeden önce bedellerini göze alır bu yüzden istemesinde bir sınır vardır. Çok yükseklerde uçmaz. Çok yükseklerde uçmadığı gibi kaybetse de aradaki mesafeyi kapatmak kolay olur. Kendini tekrar motive eder ve tekrar işine koyulur.
Kimler ümitsizliğe kapılmaz?
- Kendi hayatında sorumluluğunu almış,
- Çabası, mücadelesi olan insanlar,
- Olumsuzluklarda pes etmeyenler ümitsizliğe kapılmaz. Çünkü bu hayatta, mücadelesine bakıldığını biliyor. Sonuç onun elinde değil, bunu biliyor.
Onun denkleminde çaba var, sorumluluk almak var. Sonucunda
bazen kazanmak, bazen de kaybederken öğrenmek var.
Çaba göstermeden olumlu sonuca ulaşan insanlar için şunu söyleyebiliriz. En ufak olumsuzlukta travma yaşayabiliyorlar. Çünkü çok yüksek istek var fakat isteğine ulaşmak için ödenmesi gereken bedel yok. Bu insanların çevresinden beklentileri çok yüksek olabiliyor. Beklediğiyle karşılanmadığında tabiri caizse çakılmalar oluyor.
- Babası iflas edince intihara teşebbüs edenler,
- İş yeri batınca bunalıma girenler,
- Mülakatlardan geçemeyince depresyona girenler,
- İş başvurusundan olumsuz sonuç alınca, mesleğinden vazgeçenler...
Bedelin kadar seçme hakkın var…
Oysa her şey bir seçim. Ve seçimimizde ne kadar net
olduğumuz ya da ne kadar çabuk pes ediyor olmamız, çabamızda yatıyor. Ne kadar
bedel varsa o kadar ümitvar oluyor insan. Ümidim varsa her pes etmeyişim nasıl
kazanacağımı öğretir. Ümidim yoksa da her vazgeçişim o konuda daha fazla
kaybedişlerimi dizayn eder.
Başkasının kazancını tüketiyor olmam benim olduğu anlamına
gelmez. O kazanç, o kişinin hak
edişidir. Dolayısıyla çabasını göstermediğim hiçbir şey de benim değildir.
Hayat dediğimiz, çoğunda kaybediş ve bu kaybedişlerle nasıl
kazanacağını öğrenmeyle geçer. Bu yolda olumsuzluklara karşı sabredenler
ümidini kaybetmez. Sadece kazanmayı düşleyenler ise ümidini bir çırpıda
kaybedebilir.
Bu hayatta bedel öderiz ve hak edişimiz neyse onu alırız. Beklentimiz gerçekten
yanaysa umudumuzu yitirmeyiz. Çünkü geç de olsa güç de olsa, o hak edişin bizi bulacağından eminiz. O zaman:
- Gerçek Başarı nedir?
- Bu hayatta hak ediş nasıl arttırılır?
- Başarılı insanlar nasıl davranır?
- Hayatın zorluklarına karşı hangi yasaları bilmeliyim?
- Sürekli hazlarımız nasıl artar?
- Mutlu ve başarılı insan nasıl olunur?
Tüm bu soruların cevabını Deneyimsel Tasarım Öğretisi "Başarı Psikolojisi Semineri" nde bulmak mümkün.
Yorumlar
Hayatta bedelimizden ve sebeplerinden mutlu olabilmek dileğiyle...
Güzeldi.... Çok güzel...
Günümüz dünyasındaki örneklerlemeler, açıklamalar ve betimlemeler ile beraber çok güzel bir yazı olmuş, çok teşekkür ederiz:)
Kişinin nelere sebep oluşturduğunu düşündüren bir makale, emeklerinize sağlık 🕊
Sonra da ne çok kaybettik..
Umarım kaybettiklerimizin kazandığımızı zannettiklerimizden olduğunu idrak etmişizdir.
Teşekkürler 🙏🏼