Deneyimsel Tasarım Öğretisi İlişkiler Yasası

Deneyimsel Tasarım Öğretisi'nin İlişkilere Katkısı Nedir?

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, kurduğumuz ilişkilerin dünümüze göre daha iyi olması için yol gösterir, stratejiler verir. İnsan bazen yanılır, istekleriyle ihtiyacını, gerçekle sahteyi karıştırır. En çok sevdiği şey en çok canını yakan şey olur. Ya da dünyaları verip almak istediği o şeyden, o kişiden, dünyaları verip kurtulmak ister bazen.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, ilişkilerde neyin nasıl yürüdüğünü anlatır. İnsan hep beğenilmek saygı duyulmak ister. Ama nedense saçını süpürge edenler, karşı taraftan takdir sevgi yerine zalimlik görür. “İyi niyetimden alttan aldım.” “Elime mi yapışır, ne var onun yerine ben yapıverdim” gibi bahanelerle tavizlerini jest zanneder, oysa ki yanılmaktadır.

Zaman gerçekten yanadır. Gün gelir herkes emek verdiklerinin karşılığını görür. İlişkilerde de bu böyledir, kim ne için çabaladıysa neyden vazgeçemez hale geldiyse onunla ilgili sınanır.
Bu hayatta her ilişkide neyi çok istiyorsak problemimiz ordadır. O beni sevsin, o beni beğensin, o beni takdir etsin dedikçe hep onunla ilgili problemler yaşarız.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, ilişkilerde aşırılıklar nasıl oluyor, dengeler nasıl değişiyor, ne yaparsak ne yaşıyoruz ya da ne yapmayınca neyden sakınınca ne kazanıyoruz bize anlatıyor.
İlişkilerde iticilikler, çekicilikler, albeniler nelerdir? Huzur, sevgi, özgür olmak ya da bağımlı olmak nedir sorularına verdiği cevaplarla ilişkilerin gerçeğini açığa çıkarıyor.
İlişkilerin aşısını nasıl oluruz? Bunu öğrendiğimizde iletişimlerimizin bir anlamı bir hedefi olmaya başlıyor.

Deneyimsel Öğreti günlük hayatımızda uygulayabileceğimiz, anlaşılır, tutarlı, faydalı stratejiler vererek ilişkilerimizde dünümüze göre daha mutlu olmanın, problemleri çözmenin yollarını anlatıyor.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi'nin Ailede Huzura Katkısı Nedir?

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, hayatımızın her alanında bizi biz yapan, yaşamımıza anlam katan, değer verdiğimiz, anlamlar yüklediğimiz, kafa yorduğumuz tüm konularda aydınlanmamızı, gerçek ve sahteyi ayırt etmemizi sağlıyor, tıpkı ailede huzur seminerlerinde olduğu gibi... Neden çocuk da yaparım kariyer de diyen kadınlarımız, eve-işe-eşe-çocuğa yetişemeyen, tükenmişlik sendromu yaşayan annelere dönüşüyor?

Neden babaların evleriyle bağları günden güne kopuyor, yükler, dengeler değişiyor?
Neden çocuklar gerçek hayatta sanal âlemdeki kadar marifetli değiller?
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; “problemi çözmenin ilk yolu doğru soruyu sormaktır.” “Neden ailemde huzur yok?” demek yerine; “Ailemde huzuru nasıl sağlarım?” dediğinde insan zaten yol almaya başlıyor.
“Nasıl evde sözü geçen, gücü elinde tutan anne/baba olurum?

Nasıl tüm yükü sırtlayan kişi değil de evdeki dengeleri sağlayan, ihtiyaç gören, yüzü gülen, eşine-işine, çocuğuna adaletli, vakit ayırabilen, kıymet bilen, sözden anlayan, halden anlayan, hayata karşı güçlü marifetli özgüvenli bireyler olarak yetiştirebilirim?” dediğinde, çözümler karşısına çıkmaya başlıyor.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, bir sofra başında toplanan ailelerin, camda yolu gözlenen babaların, gözünün içine bakılan annelerin, ailenin sevincine derdine ortak olan evlatların geçmişte kalmadığını söylüyor. Çünkü gerçek bilgi tüm zamanlarda geçerli. İnsan gerçeğe ulaştığında gerçek problemlerine gerçek çözümlerin nasıl sağlanacağının yollarını öğrenmeye başlıyor. Tıpkı ailede huzur gibi…

İnsan Hayatta Nasıl Mutlu Olur?

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, hayatta mutlu güçlü olmanın stratejilerini anlatıyor. Neden bazı insanların elinden her iş gelirken bazıları hep birilerine muhtaç? Neden hayal kırıklıkları yaşıyoruz, neden mutluluğu aradığımız yerlerde bulamıyoruz?

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, bu hayatta güçlü ve marifetli olmanın yollarını anlatıyor. Bir çocuğu anne-babasına muhtaç olmadan, kendi ayakları üzerinde duran, özgüvenli yetiştirmenin yollarını anlatıyor. İnsan ne uğruna emek verirse o konuda güçlü marifetli oluyor, peki bizler gerçekten marifetli olmak istediğimiz konuları seçip ona göre mi emek sarf ediyoruz yoksa hayatı gelişigüzel mi yaşıyoruz?

Neden bazı insanlar hep kendi yapıp ettiği ile ilgilenirken, bazıları da oturduğu yerden annem, babam, kardeşim, arkadaşım, komşum benim için bir şeyler yapsın, ben elimi taşın altına koymayayım diye bekliyor? Yapması gereken her şeyi başkalarının yapmasına rağmen neden mutsuz olabiliyor? Aslında onun her dediğini yaparak kendinden beklentisini düşürüp dış dünyadan beklentisini mi yükseltiyorum? Peki, o zaman onu mutlu etmem için ne yapmam gerek? Elimi biraz üzerinden çekip yapması gerekenleri onun yapmasına müsaade mi etmeliyim? Evet, ama bu çok kolay olmayacak. İşte,  nasıl mutlu oluruz ve karşımızdakini nasıl mutlu ederiz? Deneyimsel Tasarım Öğretisi bunlarla ilgili tüm stratejileri bize anlatıyor.

Bu hayat bizim oluşturduğumuz sebeplerin sonuçlarını yaşadığımız yer. Bir ailede bir çocuk, anne babasına saygılı, her ihtiyacını gideren, ailesine yük olmayıp yük alan iken bir diğer çocuk her şeyi ailesinden bekleyen, evin problem üreteni olabiliyor. Hatta ihtiyaç gören çocuk yine de en tebessümlü, en şükürlü çocuk iken ailesine yük olan hep şikâyet eden olabiliyor.
Peki, aile kime düşkün dersiniz?




Yorumlar

Adsız dedi ki…
Kaç kişi alsın bu eğitimi dilerim?
Dünyada kaç kişi varsa o kadar.
Sekiz milyar insan mı?
Evet evet dilerim sekiz milyar alsın ...
Ama sadece dileyebilirim...
Adsız dedi ki…
Maalesef aileler yine şikayet edene,yük olana düşkün.Çünkü insan emeğine aşıktır.
Gülşen dedi ki…
Karanlıkta zar zor ilerlemeye çalışırken birinin yoluna ışık tutması gibi.. hayatta karşılaştığımız problemlerin bize sorun olmadığını aslında Sadece cevabı bizden beklenen soru olduğunu dahi bilmek büyük ışık oldu bana çok teşekkür ediyorum. Yoluna ışık arayanlar için çok güzel eğitim tavsiye ederim en azından birini dinlemeye vakit ayırın diyorum..
Adsız dedi ki…
Sorunu çözmek için problemin gerçeğini anlamak gerek...
Adsız dedi ki…
Allah'ım sen bizim ilmimizi artır
Adsız dedi ki…
Ne güzel anlatılmış. :)
Adsız dedi ki…
Olaylar hiçte bizim düşündüğümüz gibi değil malesef.. çok güzel anlatılmış kaleminize sağlık..
Adsız dedi ki…
Kaleminize, ilmine sağlık
Figen Ekame dedi ki…
Maalesef en şükürsüz olana :(