Acıktım

Deneyimsel Tasarım Öğretisi


 ACIKTIM

Acıktım” dedi Ceyda. “Dışarda mı yesem?” diye düşündü. İşten eve yürüyordu. Köşedeki köfteci, üst caddedeki dönerci, mantıcılar, hamburgerciler, şu yeni açılan ve şu nefis pizzaları yapan yer... Hepsi aklından geçiyordu. Daha da acıkmıştı, tükürük bezlerinin tükürük salgıladığını fark etti. Oysa evde yemeği vardı.

“Çok zor bir gün geçirdim, güzel bir yemeği hak ettim” dedi kendi kendine. Aslında stres işinin doğasında vardı. Nakliye işi hep böyleydi. Mallar ha çıktı ha çıkacak! Yok gemi limana geç geldi, yok erken vardı. Mallar yüklemeye yetişti, yetişmedi... Yok gemiye malları götüren kamyon gecikti, yok arıza yaptı. Yükleme evrakları yetişti yetişmedi. Bunlar bitmezdi ki...

Bu işi kendi seçmişti, sıkıcı bir iş yapamam ben demişti. Hep aynı rutin beni sıkıyor demişti ve uluslararası ticareti seçmişti.

Hamburgerciye girdi, kendine şöyle ağzına layık bir menü söyledi. Burada çok güzel yapıyorlardı hamburgeri. Çoğu zaman eve de buradan söylüyordu. Patatesi çıtır çıtırdı, özel bir sosu vardı. Yemek daha gelmemişti ama iştahı daha da kabardı.

Ceyda, yemek için yaşayanlardandı aslında. Her şeyi yemek yemek için bahane edenlerden. Her duygu durumundaki değişiklik onda yemek yeme isteği uyandırıyordu.

O yüzden sadece stresli iken değil, mutlu olduğunda da aklına ya çikolata ya da tatlı geliyordu. “Bir kutlamayı hak ettim!”

Aslında her şey yemek yemeğe bahaneydi. Arkadaşları ile buluşunca programın en keyifli saatleri birlikte bir masa etrafında oturdukları zamandı onun için. Zaten ne zaman bir yere gidecek olsalar “nerede oturalım?” sorusuna Ceyda cevap veridi. Çünkü nerede ne yenir, neresi yeni açılmış o bilirdi.

Tek başına kaldığında da ona mutlaka eşlik eden bir tabak vardı. Çünkü “yalnızlığı yemekle doyurmak, çoğu insanının fark etmeden yaptığı bir kaçıştı!”

Ders çalışırken, yolculukta, alışverişe çıktığında hep yanında bir atıştırmalığı olurdu.

Ceyda’nın hep bir kilo problemi olmuştu. O yüzden kendini bildi bileli ya diyetisyene gider, ya spora yazılır ya bir yerde bulduğu zayıflama reçetelerini uygulamaya çalışırdı. Şu bir haftada üç kilo reçeteleri var ya onları... Verirdi de kilo ama yine alırdı. Hareketli olması ve güzelliğine düşkün olması onun hepten ipin ucunu kaçırmasına engel oluyordu.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Ertesi sabah, aynaya baktı “Yaşına göre fena değilsin.” dedi kendine. Ama bu söylediğine kendi de pek inanmıştı. Son bir yıldır hiç de iyi değildi. Düzenli ilaç kullanmaya başlamıştı. Azar azar aldığı kilolar onu çok rahatsız ediyordu.

Yer çekimine karşı güçsüzlüğünü fark etti. Konu sadece bedenini taşımak değildi, ruhunu da taşımalıydı. Gözleri dolu dolu oldu, “Makyajın akacak.” dedi aynadaki kendine. Ama daha büyük dertleri vardı aslında. O gün ilk defa gerçekten durması gerektiğini, yaşlanmaya başladığını ve böyle giderse hayatı yüklenmenin zorlaşacağını anlamıştı. Ya şimdi bir dur diyecekti ya da hep pişmanlık yaşayacaktı.

Bir korktu... Bunca yılın alışkanlıkları, keyif diye kodladıkları, mutfak keyfi, tatlı düşkünlüğü... Öyle gözünde büyüdü ki bunları bir kibrit kutusu peynirle başlayan menülerle değiştirmek.

Bunları defalarca denemişti işe yaramıyordu. Başka bir yolu olmalıydı ve cevabını nerede bulacağını bilemiyordu. Her seferinde tekrar tekrar başa dönmek Ceyda’yı çok yıpratmıştı. Aynaya çaresizce baktı, “Ameliyat mı olsam?” diye geçirdi içinden. Oysa çok korkardı bıçak altına yatmaktan üstelik de hiç içine sinmiyordu midesinin bir kısmını aldırmak. Öyle söylendiği gibi de işe yarayacağına inanmıyordu.

Kendini güçsüz hissetti, bir çocuk masumiyeti ve samimiyeti ile mırıldandı, “Bir yolu olmalı...”

Kalıcı ve sağlıklı kilo vermek bu hayatta çoğu insanın yapmakta zorlandığı en zorlandığı şeylerden biri. Özellikle de hayattaki her şeyi yemek ile eşleştirenler için.

O kadar çok yöntem varken ve çoğu birbirinin zıddını söylerken “Bu işin yöntemi nedir?” sorusunun yanıtı çok karmaşık görünüyor.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki: “İnsan bağımlılıklarından ancak sakınarak kurtulabilir.”

Eve ekmek almamak, pastanenin olduğu yerden geçmemek, yemek tarifli videolarından uzak durmak gibi sakınmaların buna katkısı sandığımızdan daha fazla aslında. Biz alışkanlıklarımızdan vazgeçmedikçe, o bağımlılığı besleyen kanalları kesmedikçe ve hayatımızı ona göre düzenlemedikçe o bağımlılığı hayatımızdan kalıcı olarak çıkaramıyoruz.

Bunun ilk adımı “Karar vermek!”

İnsanın ne kadar geçerli ve tüm zamanları kapsayan nedeni olur ise o kadar kararlarında net olur.

İnsanın hayatındaki kararlılığının ölçüsü nedenleri kadardır.

O yüzden de insanın nedeni az olduğunda ilk zorlanmada vazgeçebiliyor. Çünkü mesele başladıktan sonraki süreç. Hiç kolay olmayacak bir yolcukta kişiyi yolda tutacak tek bir nedeni varsa o neden ortadan kalktığında kararlılığı da gidiyor.

O zaman insanın kararlılığı nedenlerinin çokluğuna ve önemine bağlı. Neden yapacağım? Neden kendimi bunca eziyete sokacağım? Neden aç gezeceğim? Neden aç yatacağım? Neden tatlıdan uzak kalacağım? Neden ekmek arası yemeyi hayatımdan çıkaracağım? Neden şekerli içecekler içmeyeceğim? Neden?..

Çünkü belki de o bir tek karar insanın tüm hayatındaki tıkanıklıkları açmasına sebep olacak bir hamledir. Belki de o sadece yemek yemek değil bir bağımlılıktan kurtulmak ve özgürleşmektir.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.

“Kim Kimdir”,” İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir. 

"Hayatta hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…"

Yahya Hamurcu




 


Yorumlar