Benim Adım Üzüm
Benim
adım üzüm…
Toprağın
bereketi, güneşin hediyesiyim.
Gökten
inen suyla üzüm bağlarım oluştu. Köklerim toprağa sıkı sıkı sarılırken dallarım
gökyüzüne uzandı. Birbirine benzeyenlerin ve benzemeyenlerin bir âlemiydi
burası…
Her biri farklı,
her biri eşsiz.
Renklerimle
hayat bulurum; Yeşilim, sarıyım, siyahım, kırmızıyım. Kimi zaman açık sarının
naifliğinde, kimi zaman koyu morun asaletindeyim. Her rengimle farklı bir tat
ve aroma sunarım. Her türüm, farklı bir tarifin ya da sofranın vazgeçilmezi
olur.
Suyumla
serinlik, şekerimle tat, özümle sağlık getiririm.
Benim
dışım güçlüdür;
kabuğum doğanın bana verdiği koruyucu kalkanımdır. Güneşin yakıcı ışıklarına,
rüzgârın sert dokunuşlarına karşı beni korur.
Ama
gerçek lezzetim içimde gizlidir. Yumuşak ve sulu iç kısmım, tatlılığı ve
ferahlığı bir arada sunar. O tatlı özüme ulaşabilmek için dışımı geçmek
gerekir. Tıpkı zorlukların ardından
gelen güzellikler gibi…
Bir
de çekirdeğim vardır; küçücük ama içinde büyük bir güç barındırır.
O minik çekirdekler, sağlık için şifa kaynağıdır. Güçlü antioksidanlarıyla bedeni
korur, enerjiyi artırır. Her bir parçam, hayatı daha güzel kılmak için vardır.
Salkımım,
bir bütünün parçalarıyım. Birbirine sıkıca tutunan, tek tek ayrıldığında bile
değerini kaybetmeyen tanelerim var. Salkımımda birlik
vardır, bolluk vardır. İnsanlar beni hep
böyle sever; tanelerimin birbirine bağlılığında
huzuru bulur.
Hassasım…
İlgiyi, özeni isterim. Ama bir o kadar da bereketliyim.
Yaz
mevsiminde sofraları renklendiririm. Kış geldiğinde ise kurutulmuş halimle
kavanozlarda, tariflerde yerimi alırım.
Keklere,
pastalara lezzet katarım. Ama en güzeli, tazeyken bir salkımın serinliğiyle
ferahlamaktır. Bağlarımın gölgesi altında dinlenmek, doğanın huzuruna
karışmaktır.
Benden
nice ürünler doğar: Tazesiyle, kurusuyla, sirkesiyle, pekmeziyle, pestiliyle…
Her biri farklı bir hikâye, her biri farklı bir tat ve lezzet sunar. Ancak
hepsi de aynı kaynaktan beslenir.
Sadece
meyvem değil, yaprağım da değerlidir. Baharın taptaze yeşil yaprakları, ellerde
özenle sarılıp zeytinyağlı sarmalara dönüşür. Sofraları şenlendiren o sarmalar,
aslında bağlarımın bir başka ikramıdır.
Benim
adım üzüm…
Çoğu
insanın sevileniyim. Sofraların neşesi, sağlığın dostuyum.
Ben
zeytinin, hurmanın ve incirin kardeşiyim; aynı bereketli topraktan geliyoruz.
Aynı güneşin altında olgunlaşıp, insanlara umut ve şifa taşıyanlarız.
Benim
adım üzüm…
Sonsuz
bereketin ve emeğin simgesiyim.
Bir
üzüm tanesi, bir insan, bir derya, bir âlem…
Düşününce insan, daha neler çıkar bu âlemden
payına…
Deneyimsel
Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi
tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
“Kim Kimdir”,”
İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle
mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve
hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
"Hayatta
hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…"
Yahya Hamurcu
Yorumlar
Anlayabilenlerden olmak ümidiyle
İnsanlara umut ve şifa taşıyan,
Sonsuz bereket ve emeğin simgesi üzüm…
Daha güzel anlatılamazdı…
Teşekkürler Sevgili Yazar, emeklerinize sağlık. 🌷
Göz görür ama algılayan zihindir. Bir üzüme bir zeytine baktığında meyveden çok daha fazlası . Yaratılmış ve insana sunulmuş her şey göründüğünden çok daha anlamlı .