İnci Kefali Olabilmek
Van
Gölü’nün biriciği, sodalı suyunda yaşayabilen tek canlısı, ‘İnci Kefali’. Mayıs ayında
gelinciklerin açması, onların üreme dönemleriyle ilgili bir işarettir. Van
Gölü’ne dökülen Deliçay ise yumurtalarını bırakacakları yerdir. İnci kefalleri,
sodalı suda yumurtaları zarar göreceği için göle dökülen bu çaya geçmek zorunda
kalırlar. Bir insanın beş katlı binanın tepesine zıplaması neyse bu balıkların
da gölden Deliçay’a atlaması aynı eforu gerektirir. Yumurtalarını bırakacakları
gün; aç bir şekilde, sürü halinde Deliçay’a doğru yüzerler. Ters akıntıya karşı
büyük bir gayretle zıplayıp hızlı bir şekilde yukarı doğru yüzmeye çalışırlar.
Bu büyük çabanın sonuçlanması her şeyin bittiği anlamına gelmez. Onları
bekleyen leylek, kaplumbağa, yılan ve diğer canlılar vardır. Doğadaki her şey
bir tutarlılık içerisinde yaşandığı için İnci kefalinin geleceğini diğer
canlılar da anlamışlardır.
Ölüm
riskine rağmen inci kefalleri kendilerine verilen emri yerine getirmekte
tereddüt etmezler. Deliçay’a ulaştıktan sonra kendilerine güvenli bir yer bulup
yumurtalarını bırakırlar. Oyalanmadan hemen göle doğru tekrar yola koyulurlar.
Yorgun ve bitkindirler ama bir görevi yerine getirmiş olma hissi her şeye bedeldir.
Her ne kadar İnci kefali de olsa bünyesine, mizacına ters olan ve yapmakta
güçlük çektiği bir şeyi sırf emredildiği için yapmaktan vazgeçmemiştir. Her ne
kadar inci kefali bir balık da olsa kendisine karakter eklemeyi başarmıştır.
Bu
hayatta tüm canlıların bir görevi vardır ve her canlı o görevi yapmaya eğilimli
yaratılmıştır. Görevi her neyse hem ona uygun bir yapısı vardır hem de o görev
ona sevdirilmiştir. Arı, polen toplayabilsin diye ayakları tüylü ve
pütürcüklüdür. Bunun yanında arı, polen toplamayı da bal yapmayı da sever.
İnek, süt verebilsin diye bacakları o kadar yüksektir. O iri cüssesine rağmen
insanların kendisine dokunmasına izin vermektedir. Sağım yapılması da ineğe
sevdirilmiştir; hele bir de birileri onu kaşırsa sağım anında mest olur, sütünü
verdikçe verir. İnsan uyumayı, yemek yemeyi seven bir canlıdır. Aynı zamanda
yaşamını devam ettirebilmesi için bunları yapmaya muhtaçtır. Bu muhtaçlıkları
karşılanması da insanı mutlu eder.
Mizaç,
bir canlıya emredilen şeyin aynı zamanda ona sevdirilmesidir. Doğadaki her şey
mizacına, yani fıtratına uygun hareket eder. Yeri geldiğinde, kendisine zor
gelse de mizacına ters olan bir şeyi yapmaktan çekinmez. Tıpkı inci
kefallerinin sodalı sudan tersine akan bir tatlı suya atlaması gibi. Hayat aslında
insana kolaylıkla yapabileceği şeylerin yanında onu daha ileri taşıyacak,
güçlendirecek şeyler yapmasını ister. Bunlar genelde insanın egosuna ters
gelen, yanlış olmayan ama zor olduğu için yapmaktan çekinilen şeylerdir. Yani
insanın kendisine karakter eklemesidir.
· Çok
şık bir elbiseyi beğenip, parası da varken sırf ihtiyaç olmadığı için almamak
bir karakter eklemektir.
· Herkesin
ortadan yediği bir sofrada karnı çok aç olmasına rağmen başkaları yesin diye az
yiyip kalkmaktır.
· Çok
güzel olsa da evli olduğu için o hatuna bakmamaktır.
· Çok
yakışıklı olsa da ilgisi olmasına rağmen yanlış kişi olduğu için o adamdan uzak
durmaktır.
· Oruç
olduğu için susamasına rağmen su içmemektir.
· Dokunma
hassasiyeti olmasına rağmen epilepsi nöbeti geçiren birinin dilini çıkarıp eline
kusmasına izin vermesidir.
· İğneden
korkmasına rağmen kan bağışı yapabilmektir.
· İnci
kefalinin yaptığından geri kalmamak için kendisine zor gelen ama doğru olan
davranışları arayıp bulmaktır.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki:
“İnsan, mizacıyla ancak çiçek açar. Ama
karakteriyle meyve verir.”
İnsan
bu hayatta sadece kendisine verilenlerle sınavlarını halledemez. Ancak
kendisinde olmayan ama doğru olan şeyleri kendine eklediğinde, yani karakter
kattığında sınavlarını gerçekten vermiş olur.
Karakter
ekleyecek öykülerde var olmak dileğiyle…
Deneyimsel
Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi
tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
“Kim Kimdir”,”
İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle
mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve
hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
"Hayatta
hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…"
Yahya Hamurcu
Yorumlar
Deneyimsel Tasarım Öğretisi iki cümle ile ölçüyü vermiş, şahane:)
Emeklerinize sağlık Sevgili Yazar, teşekkürler. 🌷
Zor gelse de faydaya yönelik seçimler yapabilmek ümidiyle
İnci kefali detaylarını çok sevdim
Hem faydalı hem de güzel yazınız için için teşekkürler
İnsanı bu hayatta güçlendiren olgunlaştıran şey nefsinin zıddına adım atmasıdır. Zor gelse de doğru olanı yapmaya devam ettirmesidir.
Teşekkürler bu güzel yazı için kaleminize sağlık 🐟🐟🐟🌹🌷🌹🌷🌹🌷
Kaleminize sağlık 🌸✨
Ölçüyü bilince zihin ne kadar rahatlıyor 🥰