TOPARLANMA ALANI MI? KAÇIŞ ALANI MI?
Melis
uzun zamandır ondan beklenen sunum için kafasını toparlamaya çalışıyordu. Ne
zaman bilgisayarın başına otursa bir türlü başlayamıyordu. Yazdıkları çok parça
parçaydı, kafasını toparlayamıyordu. Hep gözü telefondaydı. Bir anda kendini
sosyal medyada gezinirken buluyordu.
O
gün de saate baktı ve panik oldu bir an, “İki
gün sonra sunumum var ve ben anlatacağımı bilmiyorum.” dedi.
Sonra
daha önce ona yol gösteren hocasını hatırladı. O, “Kağıt kalemle daha iyi yazarsın.” demişti. Bir elinde kalem önünde boş
bir kağıt dakikalar geçmesine rağmen tek kelime yazamamıştı. “Bu kadar zor
olmamalı.” dedi. “Bunu daha önce yaptın. Nasıldı hatırla…” dedi
kendine. Okul hayatında çok sunum
yapmıştı ama bu sefer farklıydı. Orada kendi arkadaşlarına sunacaktı. Bu
sefer hiç tanımadığı insanlar gelecekti.
Kim
bana yardım edebilir, dedi içinden. Belli ki bu işin içinden tek başına çıkamayacaktı.
Bu dünyada tek sunum yapan o değildi ya. Elbet onun gibi zorlanan başkaları da
vardı.
Bu
aslında Melis’in yaptığı en doğru hamleydi.
Çünkü
“İnsanlar deneyim transferi yoluyla öğrenirler. Bu sayede de zaman kaybetmeden, zorlanmadan hayatlarında daha hızlı
ilerlerler.”
Kendi kendine; “Tamam,
işte kendine birini bul! Ona sor!” dedi.
Bir taraftan süre baskısı, bir taraftan ne anlatacağım kaygısı ile kendini
sıkışmış hissetti. Birden aklına halası geldi. Hemen telefona sarıldı.
Halasının
ona sorduğu sorulardan biri, yazmakta zorlandığında ne yaptığı oldu…
Telefonunda geziniyordu. Sonra canı sıkıldığında ne yaptığını sordu. Yine
aynısını yapıyordu Melis. Her canı sıkıldığında, bir şeyleri yapmak
istemediğinde ya da acıyı yaşamamak için eline telefonunu alıyordu... Sosyal
medyada geziniyordu, hatta halasına bunun çok normal olduğunu hatta ihtiyaç olduğunu
anlatmaya çalıştı. Çünkü, Toparlanma alanı.” diyordu sosyal medyaya.
İnsan hayatında kendini rahatlatacak yerler bulmalıydı.
Bunu
böyle söyleyince insana çok mantıklı geliyordu ama asıl yaptığının “Kaçış alanı.” olduğunu söyleyince
halası itiraz etti ona. “Ben neden
kaçayım ki! Bir süreliğine bir yere
park ediyorum hayatın içinde ve güç topluyorum. Biriken enerjimi boşaltıyorum. ”
“Peki“ dedi halası. “Madem güç topluyorsun, elinden bıraktığında daha mı rahat yapıyorsun yapman gerekeni, zorun kolaylaşıyor mu? İçin rahatlıyor ve bir daha telefona bakmaya ihtiyaç duymuyor musun?”
“Yoo! Baya gözüm telefonda.”
dedi kendi kendine. Trafikte, toplantıda, yatmadan, sabah kalkınca hep
elindeydi... Bir de bu yanlışına bir ad
verip süslemişti “Burası benim toparlanma alanım.” diyerek. Afet toplanma alanı gibi bende
yıkık dökükken burada toparlıyorum kafamı…” diye inandırmıştı
yaptığı yanlışın doğruluğuna kendini.
Halası,
“Benim de hayatımda yemek yemek kaçış
noktamdı. Yedikçe sorunlarımı unutuyordum sanki. Hatırlamıyor musun? Ne kadar
kilo almıştım? Sonra insanın kaçarak bir yere varamayacağını çok acı bir
şekilde anladım. Nerede ise şekerden ayağımı kaybediyordum. Sağlığımı
toparlamam, hayatımı toparlamam sekiz yılımı aldı. Şimdi bak sen beni arayıp,
bu işin içinden nasıl çıkacağım diye soruyorsun”.
“Haklısın! Sen benim için değerlisin.
Bana yol gösterebileceğine inanıyorum. Vereceğin tavsiyelere ihtiyacım var.”
“Ben aslında sana tavsiye
vermeyeceğim. Hayatımdan deneyim transferi yapacağım. Yani yaşadıklarımdan elde
ettiğim sonuçları çıkardığım dersleri sana aktaracağım. Bu senin yaptığın
yanlışın ne olduğunu anlamana sebep olacak. Ben sana yanlışını söylemeyeceğim.
İnsan hayatında her zorlandığında
bir şeyler yapıp ortaya koymak yerine, tüketmeyi seçer. Bunu kimi zaman yemek
yiyerek, kimi zaman alışverişe giderek, kimi zaman sosyal medyada gezinerek,
hatta kimi zaman alkol veya daha ileri gittiğinde uyuşturucu kullanarak bile
yapar. Oysa, insanın hayatında denk geldiği tüm zorluklar onu güçlendirir.
Hayatla mücadele etmesi kişiyi marifetlendirir. Aksi takdirde giderek kendini
daha basit şeyleri halledemez bulur. Sen de dün sana kolay gelen şeyleri bugün
daha zor bulmuyor musun?”
Tam
olarak öyle olmuştu. Eskiden her hafta sunum yaparken şimdi en bildiği konuyu
nasıl anlatacağını, nereden başlayacağını bilemiyordu. Kendine yaptığı
kötülüğün derecesini yeni yeni anlamaya başlamıştı.
“Halacım sağol, insanın yaşadıklarını
deneyime çevirmesi kolay olmasa gerek. Ne de olsa insan hatasını kabul etmekte
zorlanan bir canlı ama sen bunu başarabildin ve bana da nasıl yapacağımı
gösterdin. Sana ne kadar teşekkür etsem az...”
Deneyimsel
Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi
tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
“Kim Kimdir”,”
İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle
mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve
hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
"Hayatta
hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…"
Yahya Hamurcu
Yorumlar
Bize faydalı gelen seçimler yapanlardan olmak ümidiyle