İZLER
“İzler; sadece zamanın yüzünde bıraktığı çizgiler ve bedenindeki tahribat mıydı? Hatıralar, eski fotoğraflardaki gülüşler, hüzünler, mutluluklar, çatı katındaki sandığın içindeki mektuplar, fotoğraflar, belgeler, vesikalar, anılar, anılar, anılar… Bunlar da birer iz değil miydi sende kalan?”Kafasında bu düşüncelerle vakti geçip
giden eski bir tabloya bakar gibi baktı seksen beş yıllık hayatına Suat Bey.
Evet dile kolay koskoca seksen beş yılı devirmişti. Nasıl da bir çırpıda geçivermişti
ömür.
Derin düşüncelerle elindeki fotoğrafa
bakıyordu. Fotoğraf siyah beyazdı. Biraz sararmış, biraz yıpranmış, biraz
kırışmış ve çokça hüzün dolu… Bir tuzlu gözyaşı damladı soluk fotoğrafın üstüne.
“Ahhh!” dedi. “Ne yıllardı… Yaşadıkça yaşlandık… Yaşlanarak yaşadık…”
Suat Bey’in lise yıllarına aitti bu fotoğraftı bu. Bir basketbol maçı sonrası
lise fotoğrafıydı. Fotoğraftaki arkadaşlarının çoğu yoktu artık, bu dünyada…
Gülümsemeleri bu kağıt parçasında kalmıştı sadece… Genç ve dinamikti o zamanlar
Suat Bey. Lisenin en iyi oyuncusu, efsane ki ne efsane... O koşarken kimse yetişemezdi
arkasından ve attığı topu da karşılayamazlardı. Oysa, şimdi bastonsuz yürüyemiyordu
bile ya da tutunmadan bir yere.
“Yaaaa işte Suat, fırtına Suat… Ne yıllardı be, pehh!” diye geçirdi içinden. Ama güzel yaşamıştı.
Artık hayallerinde kalan o sönük, renksiz hatıralar ve zamanın ondan götürdükleri
silinse de parça parça unutmadığı şey, çok insana iyiliği dokunmuştu. Elbette ki
gençliği dinamizmi ve yakışıklılığı yoktu. Zamanla alıp gitmişti ondaki tüm somutlukları
ama güzel insandı Suat Bey; dürüst insandı, yardımsever ve alçakgönüllü, yani
iyi insandı. Her zaman, çocukken de gençken de ve şu an seksen beşindeki bir
ihtiyarken de hep fayda vermeye çalışmıştı çevresine. Nasıl cömert, nasıl yardımsever,
danışılan, vefalı, sevecen… Dışardan bakanın göremediği ama tanıyan herkesin
kalbini kazanan ne soyut güzellikleri vardı şimdi bembeyaz saçlı, titrek bu
ihtiyarın… Öyle güzel soyut özelliklerdi ki bunlar, işte zaman bir tek bunları alamamıştı
ondan onca yıla rağmen. Bilakis alamadığı gibi yaşı ilerledikçe daha da
çoğalmıştı bu görünmeyen güzellikleri.
Sonra; “Olsun be, olsun güzel yaşlandık. Kalp kırmadık. Helal rızık peşinde koşarken
sadece kendi doymamızla ilgilenmedik. Yetimler, öksüzler büyüttük, okuttuk. Koştuk
birilerinin derdine, koştuk ki yerimize gelecekler de yetişsin.” diye
geçirdi içinden.
İyi insanlar iyi ki varlar dedirtebildiysek ne mutlu.” dedi. Dedirtmişti de nitekim. Suat Bey deyince herkes tebessümle, duayla hatırlardı onu.
Tekrar fotoğrafa baktı, “Hayata anlam katan bu hatıralar mıydı gerçekten
yoksa geride bıraktığın iyi şeyler miydi? Anılar... anılar… anılar, anılar
güzelse anılırlar. Kötü olanı kim hatırlamak ister ki!” dedi.
Geçmişi anlamlı kılan anılardı
elbette. Ama güzel anılası anılar... Ve o anıları oluşturan seçimler... Yoksa
unutulmak değildi mesele ya da bir şeylerin unutulması da değildi. Güzel anılar
iyi seçimlerle oluyorsa, geride güzel bir yaşam bırakmak, yani iyi bir iz bırakmaksa,
verilene de alınana da şükrederek soyutlukları arttırmaksa;
O zaman işte; “Zaman geçer… Geçerse geçsin.”
O zaman: “Güzel yaşlandık be!” diyebilir insan.
O zaman işte; “Gelsin ölüm her nereden geliyorsa…” diyebilir.
Hayata iyi bir iz bıraktın mı, bir
güne, bir mevsime, bir eve, iz bıraktın mı?
Yüzünde iz var mı, mesela alnında, ellerinde,
yürüdüğün yollarda, gittiğin yerlerde?
Zamana ve mekana bir iz bıraktın mı
sana verilenlerle?
Soyutlaşarak iz bırakmak değil mi
mesele,
Somutlaşarak yok olmaktansa geçicilikte…
Yani senin şöhretin, senin izin ne?
Düşün, cevap hayatının amacını
verecek sana.
Yüzündeki çizgiler zamanın sende bıraktığı bir izse.
O zaman sen de bir iz bırak, zamana
ve mekana.
Sokaklara, okullara, çocuk gülüşlerine, ihtiyaç sahiplerinin
kalplerine, gerçeği arayan zihinlere…
Sen de bir iz bırak.
Zamanın senden alamadığı bir şey olsun.
Kalk, geceye bir iz bırak ya da herkesin uyuduğu o seher vaktine,
Bir çocuğun gülüşüne iz bırak, bir kalbe, bir duaya…
Her yaptığın iyilik bir iz ve unutma her
kötülük de…
Düşün, nasıl izler bırakıyorsun
geride?
Unutulmak ya da güzel izler bırakıp
hatırlanmak mı?
Hangisi senin seçimin?
O zaman soyut, görünmeyen ama zaman
geçtikçe daha çok var olacak izler bırak.
Seni tüm zamanlarda yüceltecek izler
bırak…
Hem de giderken götürebileceğin iz ve izler bırak.
Deneyimsel
Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi
tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
“Kim Kimdir”,”
İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle
mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve
hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
"Hayatta hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…
"Yahya Hamurcu
Yorumlar
Her insan başarılı olmak ister
Her insan iyi bir ebeveyn, eş, arkadaş, yoldaş olmak ister
İyi olmak, iyilerle anılmak ister,
İyi izler için iyi anılara
İyi nılar için de iyi bedelleri ihtiyacı var insanın
Rabbim bizleri iyiye götürecek bedelleri bizlere sevdirsin
Sonrasindandaki izlere bakınca iyiki diyebilelim;)
Hem de giderken götürebileceğin iz ve izler bırak.
Hayatta güzel izler bırak , arkandan gelende o izlemek hayırda yürüyen olsun .
Ahh seher vakti hayırda iz bırakanlardan olabilmek…
İnşaALLAH hayırlı iz bırakanlardan olalım…
Emeklerinize sağlık Sevgili Yazar, teşekkürler. 🌷