Kazanmaya Giden Yol Sakınmaktan Geçer
Uzun zamandır bu
kadar yoğun olduğunu hatırlamıyordu. Sanki bütün süreçler kuluçkaya yatmış,
hepsi şu son iki haftada yumurtadan çıkıvermişti. Neye, nasıl yetişeceğini
bilemez bir halde kendini köşeye sıkışmış hissediyordu.
Kadir, çalıştığı
birimde vekâleten müdürlüğe atanmıştı. Aslında işe gireli iki yıl bile
olmamıştı. İyi seviyede yabancı dil bilgisi, eğitimi ve birimdeki diğer
çalışanlarla uyumu bir anda işten ayrılan müdürün yerine geçmesi için yeterli
görülmüştü. Ancak bir problem vardı: Kadir bu duruma hiç hazır değildi.
Kendi halinde
yaşamayı seven, iş yerinde sadece işiyle ilgilenip, mesai dışında kendine vakit
ayıran biriydi. Hafta içi bir akşam mutlaka arkadaşlarıyla buluşup geç saatlere
kadar oyun oynar, hafta sonları da mutlaka dışarıda vakit geçirirdi. Boş
kaldığı zamanlarda da telefon elinden düşmez; sosyal medyada gezinerek, internetten
dizi-film izleyerek zaman geçirirdi.
İşinde
yükselmekle ilgili beklentisi pek yoktu. En azından bu kadar erken olacağını pek
düşünmemişti. Yıl sonu raporlarının hazırlanmasına iki ay kala gelen bu terfi onu
çok tedirgin etmişti. Birimdeki arkadaşları onun atanmasına mutlu olmuş,
dışarıdan birinin gelip sıfırdan yeni bir süreç başlatmayacağına sevinmişlerdi.
Ancak Kadir için bu durum daha zordu. Çünkü yetkisinin getirdiği sorumluluklar,
her zaman çalıştığı gibi bir performansla üstesinden geleceği türden değildi.
İlk hafta eski
müdürden kalan işleri devralma ve öğrenmekle geçti. İkinci haftada ise eksikliklerin
ve düzeltilmesi gereken işlerin neler olduğunu anlamaya başlamıştı. Ancak hayat
onun süreci anlamasını bekleyecek kadar bonkör değildi. Aynı süreçte yapılması
gereken işler, verilmesi gereken kararlar ve sunulması gereken ara raporlar da
onu bekliyordu. Kadir bir yandan işlerle ilgilenirken bir yandan da iş
dışındaki hayatını devam ettirmekten geri kalmak istemiyordu. Çünkü kendini bu
şekilde önemsediğini ve ödüllendirdiğini düşünüyordu. Yetkisinin artmış olması
hayat tarzını değiştirmesine neden olmamalıydı. Üçüncü haftada da aynı hayat
tarzını yürütmekte ısrar etti ama hem işindeki çıraklığının hem de zamanın
yetmeyişinin sonucu olarak önemli işler elinde patlamaya başladı. Üstündeki
yöneticileri, Kadir’e tatlı sert bir uyarıda bulundular. Kurumdaki deneyiminin
bu pozisyon için yetersiz olduğunu, diğer özellikleri nedeniyle vekâleten
atandığını söylediler. Aslında kendini ispatlarsa asaleten atama niyetlerinin
olduğunu ancak bu performansından dolayı kaygı duyduklarını belirttiler. Kadir
bu görüşmeden sonra hem mahcup hem de mutluydu. Yeni bir müdür gelene kadar bu
göreve bakacağını sonra devredeceğini düşünmüştü.
Akşam eve gittiğinde ne TV karşısına geçti ne de eline telefonunu aldı. Oturduğu koltukta arkasına yaslanıp uzun uzun düşündü. Daha önce böyle bir yoğunluk yaşamış mıydı? Evet, aslında üniversite sınavına çalıştığı dönemde de çok zorlanmıştı. Rehberlik hocasından aldığı tavsiyeler çok işine yaramıştı. Hocası ona; “Maksimum üretim yapılması gereken zamanlarda ihtiyacımız olan tek şey, tüketimlerle ilgili maksimum sakınmalardır. Üretim taarruzsa sakınmalar savunmadır. Bir savaşta savunma yoksa istediği kadar taarruza geçilsin, kazanmak mümkün değildir. Şu an üniversite sınavı senin için büyük bir gündem. Bu gündemi normal yaşam tarzındaki tüketimlerinle geçemezsin, savunmanı güçlendirmen gerek. Anormal durumlara normal tepkiler vererek yol alınamaz. Bu yüzden sakınmalarını artırmalısın.” demişti.
Kadir, o dönem ne televizyon izlemiş ne arkadaşlarıyla gezip eğlenmiş ne de internet kafelere gitmişti. Sadece ve sadece günlük çözmesi gereken sorulara odaklanmış, eksiklerini tamamlamakla ilgilenmişti. Benzer problemler, benzer yöntemlerle çözülebilir diye düşündü. Hayatındaki tüketimlerini gözden geçirdi. Cep telefonuyla geçirdiği süreye baktığında gününün neredeyse üçte biriydi. Nasıl olur? Günlük 8 saatlik mesaisi vardı ve telefonda geçirdiği saate tekabül ediyordu. Haftada birkaç akşam izlediği dizilerden vazgeçmeliydi. Arkadaşlarıyla geç saatlere kadar oynadığı oyundan da… Elbette, hayatının tamamı böyle geçmeyecekti ancak hocasının dediği gibi: “Anormal durumlara normal tepkiler vererek yol alınamazdı.”
Tüketimlerini,
daha doğrusu boşa harcadığı zamanları tekrar değerlendirdiğinde Kadir’in hayat
kalitesi de artmaya başladı. Eve iş getirdiği zamanlar ara ara oldu ancak
işleri hızlıca bitirip kendisine yine zaman ayırabildi. TV, sosyal medya ve
internet dizileri hayatından çıkınca akşamları daha erken uyumaya başladı. Geç
saatlere kadar ayakta kalmadığı için akşamları yediği abur cuburlar da
hayatından çıktı. Bunun sonucunda kilo vermeye bile başladı. Sabahları daha
zinde ve erken uyanınca mesaisine 9 yerine 8 de gitti. Daha erken yola çıktığı
için trafik stresi yaşamadı. Ekip arkadaşları onun erkenden gelip birçok işi
hazır ettiğini görünce ufak bir tedirginlik yaşadılar. Müdürden sonra gelmek
kötü hissettirdiği için onlar da daha erken gelmeye başladılar. Böylece işleri
daha erken tamamlayıp kontrol etmeye ve yeni fikirler üretmeye daha çok
zamanları oldu. Yıl sonu gelmeden birçok rapor ve yeni yılla ilgili hedefler
neredeyse hazırdı. Bu süreçte normal rutinde akması gereken işler de aksamadan
devam etti.
Yıl sonu
toplantısı gelip çatmıştı. Ekip olarak tüm raporlarını yönetime sundular.
Çalıştıkları süreçte kurumun birçok yöntem hatalarını da deşifre etme imkânları
olmuştu. Bu konularla ilgili önerilerini de dile getirdiler. Yönetim; Kadir ve
ekibinin yaptığı çalışmalardan çok etkilenmiş, onları ayakta alkışlamıştı. Hiç
uzatmadan Kadir’in bu birimin başında müdür olarak çalışmaya devam edeceğini
açıkladılar. Ekibi bu karara çok sevinmişti. Kadir ise onlara göre daha sakindi.
Çünkü o, sadece kazanmaya odaklanmamış, nelerden vazgeçmesi gerektiğini de
belirlemişti.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki: “Sakınma; doğru yerde, doğru mesafede
konumlanmaktır.”
İnsan üretimle
ilgili dönemlerde, özellikle yanlış tüketimlerine karşı doğru mesafede
konumlanmalıdır ki yol alabilsin. Sakınmak, insanın yaşam sevincini almaz.
Bilakis, üretimi de tüketimi de doğru yerde konumlandırdığı için gerçek bir
yaşam sevinci verir. Hayattan gerçekten tat alan insan, gerçek bir başarı
ortaya koymakta zorlanmaz. Çünkü her sakınma insanı bilinçlendirir,
olgunlaştırır ve güçlendirir.
Yanlışlarımızdan
doğru bir şekilde sakınabilmek dileğiyle…
Deneyimsel
Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi
tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
“Kim Kimdir”,”
İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle
mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve
hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
"Hayatta
hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…"
Yahya Hamurcu
Yorumlar
Yolda ayaz vuranlardan değil
Yolda çiçek acandandan olmak ümidiyle
Emeğinize sağlık çok güzel bir paylaşım olmuş